ADD Başkanı Çölaşan: Yeni anayasa, yüce divandan kurtulmak için yapılıyor

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, hükümetin yeni anayasa çalışmalarına ilişkin "Cumhurbaşkanı 'Anayasa zaten fiilen değişmiştir, yapılması gereken bunu meşrulaştırmaktır' dedi. Yani şu anda gayri meşruluk var. Suç işleniyor. O suçu örtmek ve Yüce Divan'da yargılanmaktan kurtulmak için yeni anayasa yapılıyor." dedi.

Tansel Çölaşan, Malatya Öğretmenevi'nde ADD şubeleri yöneticiyle gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada, Atatürk'ün Malatya'ya gelişinin yıldönümünde kentte bulunmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirtti. Türkiye'nin siyasetinin kendilerini ilgilendirdiğini ifade eden Çölaşan, ADD'nin Türkiye'nin kurucu değerleri üzerinden siyaset yapan bir dernek olduğunu dile getirdi. Görevlerinin tamamen siyaset olduğunu anlatan Çölaşan, hiçbir siyasi parti ile bağlantılarının olmadığını ancak görüşleriyle kamuoyu ve siyasi partileri etkilediklerini düşündüklerini söyledi.

Devletin yasama, yürütme ve yargı erklerinin kuvvetler ayrılığı prensibine dayalı olarak oluşturulduğunu anımsatan Çölaşan, Anayasa'nın bu erkleri birbirleriyle eşgüdüm ve işbirliği içinde çalışmasını, kuvvetler ayrılığına dayalı parlamenter sistemin doğru işletilmesi ile demokrasinin gerçekleştiğini vurguladı. Anayasa değişikliği tartışmalarına değinen Çölaşan, şöyle konuştu: "Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda emperyalizme karşı verilen bir mücadele, daha sonra kurulan yeni bir devlet, ardından belirlenen kurucu ilkeler konulmuştur. Bu ilkeler değişecekse tekrar yeni bir rejim kurularak değişir. Günümüzde bu diktatörlükle, bir darbeyle olur. 1982 anayasası darbeye dayalıdır. Ama bize göre o bile anayasanın bile değiştirmek istemediği, gücü olmadığı kurucu ilkelere ilişkin tümüyle değişiklik zihniyeti vardır. Yeni bir anayasa yapılmak istenmektedir. Yeni anayasa Türkiye'nin şu anda öncelikli sorunu değildir. Kuvvetleri birleştirirseniz, (ister yasamada, ister yürütmede) bu size demokrasiyi getirmez, uzaklaştırır. Bizde şu anda sunulan bir başkanlık sistemi var. Hazırlanan taslak metin TBMM'de milletvekillerine sunulmuş. Başkanlık sistemine getirmek üzere programlanan yeni anayasa daha önce de önümüze konmuştur. Şimdi başkanlık daha öne çıkıyor. 2011'de de vardı. Onda da sebep ortaya çıktı. Cumhuriyetle sorunluydular. Cumhuriyetin kurucu ilkelerini, Türk milletini, vatandaşlığını ortadan kaldırmayı düşünüyorlardı."

1982 anayasının 17 kez değiştitirildiğini, 117 maddenin değiştirilerek kaldırılarak getirildiğini anımsatan Çölaşan, o dönemde getirilmiş olan hükümlerin yüzde 90'ının değiştirildiğini, kalanların da usul hükümleri üzerine olduğunu savundu. Gerçekçi olmayan 'Darbe anayasasını değiştirmek istiyoruz' şeklindeki propaganda yeni anayasa için dayanak yapıldığını hatırlatan Çölaşan, "Cumhurbaşkanının aşırı yetkilerini yeterli bulmayan bir zihniyet yasamayı, yürütmeyi ve yargıyı tek elden atamak için bir program yapıyor. Yani kişisel. Bir kişinin doymayan arzuları, zaten çok geniş olan yetkilerini daha da genişleterek herşeyin tek hakimi olmak gibi bir psikolojik bir zihniyet var. Zaten o kadar çok anayasa ihlali yapıldı ki, baştan sona Türkiye Cumhuriyeti anayasası fiilen ihlal halinde. Zaten Cumhurbaşkanı 'Anayasa zaten fiilen değişmiştir, yapılması gereken bunu meşrulaştırmaktır' dedi. Yani şu anda gayri meşruluk var. Suç işleniyor. O suçu örtmek ve yüce divanda yargılanmaktan kurtulmak için yeni anayasa yapılıyor. Bununla birlikte emperyalist bir düşünce odaklanarak bakarsak, cumhuriyetin taban ilkesini Türk-İslam sentezine, ardından ılımlı islama, şimdi faşist islamcı yapıya evrilen bir dönüşüm yaşıyor." şeklinde konuştu.

"Türkiye'nin ekonomik kriz, terör gibi bunca sorunu varken, öngörüsüz savaş hesapları ile bataklığa batmışken, şu anda yeni anayasayı asla düşünmememiz gereken bir noktadayız" diyen Çölaşan, şunları söyledi: "ABD emperyalizminin 1980 sonrası dünyaya, 2002'den sonra da BOP projesi ile Ortadoğu'nun sınırlarını yeniden yapılandırmak ve bir Kürt devleti kurmak çerçevesindeki planlarına uygun düşüyor. O planlar çerçevesinde 2002'de bir koalisyon sorunu çıkarılarak, birçok niteliği meclise girmesine engel olan milletvekili imkanı olmayan kişiler yasa değişiklikleriyle siyasete taşındı. Ondan sonra da BOP projesi Türkiye'de hayata geçirildi. Ne oldu? Asker ve Silahlı Kuvvetler için terörle mücadele yolu tamamen kapatıldı. Biz bitmiş terörü canlanlandırdık. Ondan sonra onlarla Oslo ve Dolmabahçe yollarıyla müzakere noktasına geldik. Ta ki 7 Haziran seçimlerinde bu tek parti iktidarının gerçek yüzünü gördü. Türkiye'nin bunca sorunu varken, öngörüsüz savaş hesapları ile bataklığa batmışken, şu anda yeni anayasayı asla düşünmememiz gereken bir noktadayız. Çünkü toplum ayrıştırılmış vaziyette. Oysa anayasa toplumsal sözleşmedir. Anayasanın yapılması için şartlar yok. Eğer rejim değiştiriyorsanız, ancak savaşla yeni bir ülke kurarsınız yeni bir devlet kurulur onun anayası hazırlanır. Ya da darbe yapmışsınızdır, onun anayasasıdır. Şimdi bir sivil darbe var diyoruz. Bu cumhuriyeti karşı bir darbedir. Onun yerine (islami demiyorum) İslamcı faşist bir diktatörlük kurmak, Türkiye'yi ortaçağa kaydırmak, bütün bunların karşılığında da Ortadoğu'yu kana bulayan büyük devletlere de bir Kürdistan hediye etmektir. Amacı budur. Bu anayasa bunun için hazırlanıyor. Bu anayasa için halkın tepkisini sona erdirmek için de öyle bir yetki veriliyor ki Cumhurbaşkanına."

Hükümet yetkililerinin 'Yeni anayasa ve başkanlık sisteminin terör sorununu bitirmek için gerekli olduğu' tezlerinin de gerçekçi olmadığına işaret eden Çölaşan, şöyle devam etti: "'Osmanlı'yı 93 yıl önce hasta adam ilan edip dünyada safdışı bırakan emperyalist güçler, bizim başarımızı gördükten sonra Türkiye'yi de terörle koalisyon yapmaya zorlayarak güçsüzleştirmeye çalışıyorlar' bir gerekçe gösteriyorlar. Terörle mücadeleyi bırakıp müzakereye geçip, Türk askerini mücadeleden uzaklaştırıp, teröristlere hendekler kazdıran, silahlar kazandıran bu iktidar 7 Haziran'da oyları düşünde halkın daha önce gördüğü bu gerçeği görüyor. Ondan sonra terörle mücadele etmek zorundayım diyor. Beni emperyalist güçler terörle güçsüzleştirmeye çalışıyor gibi propaganda yaparak, terörle mücadele için güçlü bir anayasa şart diyorlar. Buldukları gerekçe darul harp zihniyetinin 7 Haziran seçimlerini kaybedip hedeflerini gerçekleştirmede zorlanacaklarını düşündükleri için iki seçim arasında getirdikleri terörle kazandıkları seçimi unutuyorlar. Şimdi bu anayasayı referandumdan geçirmek niyetleri var. Referanduma kadar biz bu terörü göreceğiz. Şehitler vereceğiz. Şehitlere rağmen 'tek adam yönetimiyle ben bu terörün hakkından gelirim' diyerek anayasa için gerekçe yapıyorlar."
CİHAN
13 Şubat 2016 16:48
DİĞER HABERLER