Yaklaşık iki yıldır bir numaralı gündem maddesi olan 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet skandalı ile ilgili iddianame nihayet yazıldı.
Yaklaşık iki yıldır bir numaralı gündem maddesi olan 17/25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet skandalı ile ilgili iddianame nihayet yazıldı.
Yanlış anlaşılmasın, yolsuzluğu yapanların değil skandalı ortaya çıkartan polislerin sanık olduğu iddianame!
Normal şartlarda o iddianameyi analiz etmek, üzerine yazılar yazmak gerekiyordu.
1453 sayfalık iddianameyi okuyunca iki nedenle fikrimi değiştirdim.
Birincisi iddianame hukuki bir metinden çok akla ziyan komplo teorilerini derleyen bir ‘yazı’ olmuş.
Savcı İsmail Uçar, havuz medyasının propaganda bültenlerinden ‘kes yapıştır’ yapmış.
Yüzüklerin Efendisi filminden Mormon Tarikatı’na Habil ile Kabil’den Kurtuluş Savaşı’na her şey var.
Bir tek ‘darbe’ iddiasının delili yok.
İkincisi ise şu; Türkiye’yi de çok yakından ilgilendiren önemli gündemler var.
Mesela Suriye’de dengeler değişti, gelişmeler Türkiye için zaten kötü olan tabloyu daha da zorlaştıracak türden.
Böyle bir gündemde yolsuzluk soruşturmasından darbe çıkartan komplo teorilerine itibar etmenin bir anlamı yok.