Adem Yavuz Arslan: ABD son yaşananları seçimlere müdahale olarak okuyor

Adem Yavuz Arslan: ABD son yaşananları seçimlere müdahale olarak okuyor
(...)
(...)
Bunlara su bile yok’ deyip kreşteki bebeklere bile musallat olanlardan her şey beklenebilir. 

Kaldı ki kirli iktidarlarını sürdürebilmek için her şeyi yapabileceklerini de 7 Haziran’dan bu yana gördük. 

Peki Washington’dan bu gelişmeler nasıl izleniyor, nasıl değerlendiriliyor?

Öncelikle şu notu düşelim; ABD için öncelik her zaman ulusal çıkarlarıdır. Hele hele iyice köşeye sıkışmış, her türlü tavizi verebilecek iktidarlarla çalışmayı da iyi bilirler.

Washington ile Ankara ilişkilerinde, ABD tarafı her zaman ülke çıkarlarına göre hareket etti. 

İstediklerini aldığı sürece de açıktan sesini yükseltmedi.

Ancak bu durum Obama yönetiminin Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerine duyarsız olduğu anlamına gelmemeli.

Aksine her gelişme yakından takip ediliyor.

Her şey resmi kayıtlara, raporlara giriyor. Kapalı kapılar ardında Türk muhataplarına da iletildiğinden emin olabilirsiniz.

Her ne kadar ABD Kongresi ve medya, Obama yönetimine ‘Türkiye’deki antidemokratik uygulamalara sessiz kalıyorsunuz’ eleştirilerinde bulunsa da Beyaz Saray düşük yoğunluklu kalmayı tercih etti. 

Bu politikayı da şu söyleme dayandırdılar: “Her şeye rağmen Türkiye bir Ortadoğu ya da Orta Asya ülkesi değil. Bazı sorunlar olsa da işleyen bir demokrasi var.”

Bir başka ifadeyle her türlü antidemokratik uygulamalara rağmen Erdoğan’ı ABD nezdinde ‘meşru’ kılan şey sandıktı. 

AKP’nin medya üzerindeki baskıları artırması, muhalif gazetecilerin tutuklanması ve sansüre başlaması üzerine ABD başkentinde hava değişmeye başladı.

Son günlerde yapılan resmi açıklamalara bakarsanız ‘adil ve özgür seçimler’ vurgusunun yapıldığını göreceksiniz.

Çünkü ABD son yaşananları seçimlere müdahale olarak okuyor.

Nitekim Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan resmi açıklamada Digiturk sansürü ve Keneş’in tutuklanmasına tepki gösterdikten sonra ‘Biz özgür, adil ve güvenilir seçimler görmek istiyoruz’ dendi.

Daha öz ve kısa ifadelerle söylemek gerekirse; Erdoğan’ı her şeye rağmen meşru kılan ‘özgür ve adil seçimler’di. 

Erdoğan, gazetecileri tutuklatarak, özgür medyaya sansür uygulayarak, seçim güvenliğine gölge düşürecek icraatlarda bulunarak kendisini tutan son dalı da kesmiş oldu.
12 Ekim 2015 09:25
DİĞER HABERLER