Af Örgütü'ne göre Türk hükümeti terörizmin finansmanıyla mücadeleyi sivil toplum kuruluşlarını baskı altına almak için istismar ediyor.
Uluslararası Af Örgütü'nün hazırladığı yeni raporda Türk hükümetinin 2020 sonunda kabul ettiği yasa ile sivil toplum kuruluşlarını daha fazla baskı altına aldığı belirtildi.
Rapora göre Türkiye'nin 2020 sonunda kabul ettiği Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun, sivil toplum örgütlerinin çalışmalarını tehdit ediyor. Söz konusu yasanın toplanma ve gösteri özgürlüğü ile düşünce özgürlüğü ve adil yargılanma için uluslararası alanda tanınan güvencelere yönelik yeni önlemleri beraberinde getirdiği belirtildi. Af Örgütü'ne göre söz konusu yasa sivil toplumla mücadele için yıllardır istismar edilen terörle mücadele kanununun yeni bir yapı taşı. Kuruluşun Almanya Temsilcisi Markus Beeko yaptığı açıklamada, insan hakları savunucularının ve sivil toplum kuruluşlarının yeni yasa ile daha fazla baskı altına alınacağı uyarısında bulundu.
"YASA FAFT'IN TAVSİYELERİNİN ÖTESİNE GEÇTİ"
Af Örgütü'e göre, Türkiye bu yasa ile üye olduğu Mali Eylem Gücü (FAFT), terörizmin finansmanıyla mücadele edilmesi için verdiği tavsiyelerin çok daha fazla ötesine geçti. Örgüt FAFT'ın Türkiye'ye terörizmin finansmanının istismar etme tehdidi olan kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşlar için "risk temelli ve orantılı riski azaltmaya dönük" önlemler almasını tavsiye ettiğini belirtti. Türk yetkililerin bunun üzerine hızlı bir biçimde yasal düzenlemeye gittiği ve 31 Aralık 2020'de de sivil toplum kuruluşlarıyla görüşülmeksizin bu yasanın yürürlüğe girdiği kaydedildi.
DW Türkçe’de yer alan habere göre Af Örgütü’nün raporunda, yasada birçok noktanın belirsiz olduğu ve bu durumun sivil toplum kuruluşlarına karşı istismar aracı kullanılabileceğinin altı çizildi. Af Örgütü, yasanın terör finansmanına katılma riski taşımayanlar da dahil bütün sivil toplum kuruluşlarını orantısız biçimde "risk azaltma" önlemlerine tabi tuttuğu görüşünde.
"SİVİL TOPLUM KURULUŞU ÜYELERİ GÖREVDEN ALINABİLECEK"
Yasanın kuruluşların yönetim kurulu üyeleri ve kuruluş üyelerini görevden alma ve kuruluşu kapatmayı mümkün kıldığı hatırlatılarak, "Görevden alma geçici olarak tanımlansa da Türkiye'de terör davalarının genellikle birkaç yıl yıl sürdüğü" belirtildi. Sivil toplum kuruluşu çalışanının uzun süre kuruluştan uzaklaştırılmasının kendisinin bile bir ceza olduğu ifade edilerek, toplumun tamamı üzerinde ürkütücü bir etkiye sahip olacağı uyarısı da yapıldı.
Söz konusu yasanın "Türk makamlarının bağımsız sivil toplum kuruluşlarında çalışan aktivislere devam eden saldırısına hizmet ettiği" bildirildi. Af Örgütü Osman Kavala davası, Af Örgütü Onursal Başkanı Taner Kılıç'ın ceza alması ve sivil toplum kuruluşu ve insan hakları aktivistlerinin yargılandığı Büyükada Davası'nın Türk makamlarının sivil toplumun üzerine nasıl gittiğini gösteren örnekler olduğunu ifade etti.
"ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ KISITLANIYOR"
Sivil toplum kuruluşu çalışanlarının "terörist" damgası yemesi ve meşru çalışmalarının "güvenlik açısından tehdit" olarak nitelendirilmesinin caydırıcı bir etkiye sahip olduğu ve ifade ve örgütlenme özgürlüğünü de kısıtladığı tespiti yapıldı. Türkiye'de 2016-2018 arasında yürürlükte olan OHAL sırasında bin 300'den fazla dernek ve vakfın, 180'den fazla medya kuruluşunun terör bağlantılı oldukları gerekçesiyle kapatıldığı hatırlatıldı.
Türkiye'de 2020 sonunda yürürlüğe giren Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) kitle imha silahlarının yayılmasının finansmanının önlenmesine yönelik yaptırım kararlarının uygulanmasına ilişkin usul ve esasları düzenliyor.
Kanun Türkiye'deki dernek ve vakıfların çalışmalarına da düzenlemeler getirdi. Buna Af Örgütü gibi merkezi yurtdışında olup Türkiye'de faaliyette bulunan vakıf ve dernekler de dahil. Buna göre dernekler içişleri ve hazine bakanlığınca daha sıkı denetlenebilecek. Terör ya da uyuşturucu suçlarından ceza alanların dernekteki görevleri sona erecek. Terör soruşturması halinde sivil toplum kuruluşu çalışanları geçici olarak görevden alınabilecek, içişleri bakanlığının gerekli görmesi halinde dernek ya da kuruluşun faaliyetleri sonlandırılabilecek.