Bugün Anneler Günü. Ancak öyle anneler var ki bugünü gözyaşları içinde geçiriyor. Hepsinin hikâyeleri ayrı fakat acıları aynı. Kiminin çocuğu vatan uğrunda şehit oldu, kimi faile meçhule giden yakınlarının mezarını arıyor. Burs ve kurban gibi gerekçelerle hapse atılan anneler ise bugünü evlatlarından ayrı geçiriyor.
Canlarını, ciğerparelerini, vatan uğruna genç yaşında toprağa veren şehit annelerinin acıları hiç dinmiyor. Bir şeyler hep eksik, onların da tabiriyle hayatları yarım. Tek tesellileri haftada bir yaptıkları kabir ziyaretleri. Bugün Anneler Günü. ‘Evlatlarımız bize gelemiyor biz onlara koşuyoruz’ diyen acılı anneler şehitliklere akın etti. Edirnekapı Şehitliği’ndeki oğlunu ziyarete gelen şehit annesi Hafize Kocaman’ın 21 yıllık acısı taptaze. Kocaman, Anneler Günü’ndeki duygularını “Çicekle gelmesin, hatırımı da sormasın, yeter ki sağ olsaydı. Şöyle kapımın önünden geçseydi. Toprağın altında değil de üstünde olsaydı.” ifadeleriyle anlatıyor. Oğlunu 21 yıl önce şehit veren Aysel Mergen ise acısını, “Dayanamam zannediyordum, Allah kuvvetini verdi. Gelip gidiyorum her hafta.” diyerek anlatıyor. Artan terör olaylarının ardından şehit haberlerini gördükçe acısının tazelendiğini söyleyen Mergen,”Bir an evvel son bulsun bu olaylar, başka anneler yanmasın, üzülmesin. Ben onları gördükçe kahroluyorum. Allah sebep olanları kahretsin.” diyor.
Yan yana yatan iki şehit, başlarında bekleyen iki anne
Edirnekapı Şehitliği’ndeki Enver Yorulmaz ve Ayhan Kocaman’ın annesinin ortak özelliği son 21 yıllarını oğulları için ağlayarak geçirmiş olmaları. Acıları aynı, kendilerini en iyi birbirlerinin anlayabileceğini biliyorlar. Ayhan Kocaman’ın annesi Hafize Kocaman ne kardeşinin ne babasının kendisini anlayamacağını söylüyor. “Görünürde iyiyiz ama içi çürük bir ağaç gibiyiz.” diyen şehit annesi, günlerini şöyle anlatıyor: “Bazen otobüsle şehitliğin oraya geliyorum. Şoföre diyorum ki, ‘Dur şoför bey oğlum indi’ diyorum. Ben de iniyorum.”
Şehit Er Enver Yorulmaz’ın annesi Beyhan Yorulmaz da hastalığından fırsat buldukça oğlunu kabri başında ziyaret etmeye çalışıyor. Anneler Günü’nün kendisi için artık çok boş olduğun söyleyen Yorulmaz, “Boş, bir eksiklik var. Zor, çok zor. Allah kimsenin başına vermesin. Yaşamayan bilemez. Bir yanımız eksik.” ifadelerini kullanıyor. Gece uykularında dahi şehitlikte dolaştığını söyleyen Yorulmaz, “Hiç aklımızdan çıkmıyor. Bazen eşim uyandığımda diyor ki, ‘Ne ağlıyorsun böyle hıçkıra hıçkıra, uyandırsam kızarsın oğlumu görüyordun ne uyandırdın diye’” diyor. Allah kimseye evlat acısı göstermesin. Anam da babam da sağdı, nur içinde yatsınlar, onlar da öldü ama bu acı gibi olamaz. Bu acı başkaymış.”
Anneler Günü’nü oğullarım çıkınca yaşayacağım
Aysel Atayün zorluklar içinde büyütüp, emniyet müdürü olmalarına vesile olduğu iki oğlunu cezaevinde ziyaret eden bir anne. 70 yaşındaki annenin yaklaşık iki yıldır yaşadıkları yürek burkuyor. Önce 22 Temmuz sahur operasyonuyla Yurt Atayün’ü uğurladı cezaevine, hiç önünden geçmediği emniyet ve adliye önlerinde sabahladı. Aradan bir yıl geçmişti ki diğer dayanağı, Anadolu Atayün de başka bir operasyon kapsamında tutuklandı. İki oğlu da soyut iddialarla tutuklu bulunan Aysel Atayün oğullarını görebilmek için İzmir, Ankara ve İstanbul arasında mekik dokumaya başladı. Oğullarıyla gurur duyduğunu söyleyen Atayün, “Çocuklarımdan ayrı ikinci Anneler Günü. Onlar benim elimi öpmeye geliyordu fakat artık ben onların ayaklarına gidiyorum. Üzüntüm anlatmakla bitmez ama artık bundan sonra Allah’a dua ediyorum. Hukuktan bir şey beklemiyorum artık. Hayalim Ramazan’da çocuklarımla birlikte aynı sofraya oturabilmek.” diyor. “Üzüntüler birbirine ekliyor. İnsan hangisine üzüleceğine şaşırıyor.” diyen Aysel Atayün diğer bütün özel günler gibi Anneler Günü’nü de oğulları çıktığı zaman yaşayacağını söylüyor.
22 Temmuz sahur operasyonu kapsamında tutuklanan Eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse’nin annesi Menşure Köse bir an önce adaletin tecelli etmesini bekliyor. Gözaltına alınan oğlunu ‘Hırsızlık yapmadın, utanılacak bir şeyin yok’ diyerek evinden uğurlayan Köse de Anneler Günü’nü ikinci kez oğlundan ayrı geçiriyor. “Oğlum ve arkadaşları Türkiye’nin gerçek kahramanları” diyen Köse, duygularını şöyle aktarıyor: “Oğlumun evine dönmesi için adaletin tecelli etmesini bekliyoruz. Kimseden bir beklentimiz yok sadece adalet yerine gelsin.”
Tutuklu Başkomiser Erkan Ünal’ın annesi Dudu Ünal da en büyük dileğinin oğlunun bir an önce cezaevinden çıkması olduğunu söylüyor. Dudu Ünal, Anneler Günü’nü oğluyla birlikte geçireceği günleri özlemle bekliyor. Yaklaşık iki yıldır oğlunu sadece 1 saatlik cezaevi görüşlerinde görebilen Ünal, “Ayrılık uzadıkça uzuyor. Biz mağdur değiliz, onların masum olduğuna inanıyoruz. Şimdi davaları başladı, ‘Savunma hazırlamaktan vakit bulamıyorum’ diyor. Bütün masumlarla birlikte ben de çocuğumun dışarı çıkmasını istiyorum.” ifadelerini kullanıyor.
Anneliğimi 74 gün elimden aldılar
Tek suçları kurban, burs, sadaka ve zekat vermek olan onlarca hayırsever kadın Anneler Günü’nde adaletin tecelli etmesini istiyor. Manisa, Erzurum, Ağrı, Aksaray, Kahramanmaraş, İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir, Balıkesir, Tekirdağ gibi illerde hayırsever kadınlar gözaltına alındı, mahkemelere çıkarıldı, bazıları cezaevine gönderildi. Erzurum’daki 7, Ağrı’daki 2 kadın onlarca tutuklu hayırsever kadından sadece birkaçı. Hepsinin ayrı hikâyeleri var fakat bugün acıları aynı. Bazılarının evlatları bu özel günde annelerinin elini öpemeyecek. Kübra Acar fakir çocuklara yardım ettiği için tutuklanan kadınlardan sadece bir tanesi. Bugün Annelere Günü ve Kübra Acar cezaevi günlerini bir cümle ile özetliyor: “74 gün anneliğimi elimden aldılar.” Acar yaşadığı zor günler ise şöyle anlatıyor: “Bir annenin 4 kızı olupta anneliğinin elinden alınması çok ağır, çok zor. Bu duyguyu kelimelerle anlatamam.” Aksaray’da tutuklanıp daha sonra serbest kalan hayırsever ev hanımı S.A. ise çocuklarını bir daha göremeyeceği endişesine kapıldığını anlatıyor.
ERZURUM’DA 7, AĞRI’DA 2 HAYIRSEVER ANNE CEZAEVİNDE
Sadece fakir çocuklara burs verdiği için hayırseverlere yönelik operasyonların son halkası Erzurum oldu. Erzurum merkezli 16 ilde gerçekleştirilen hayırseverlere yönelik operasyonda Çarşamba günü 7 hayırsever kadın tutuklandı. Hayırsever kadınlar arasında hasta yatağında gözaltına alınmak istenen ve geçtiğimiz günlerde vefat eden 91 yaşındaki Alaattin Öksüz’ün kızı S.Ü. de bulunuyor. Ağrı’da da bir dernek aracılığıyla 130 öğrenciye burs verilmesinde usulsüzlük iddiasıyla hiçbir somut delil ve belge gösterilmeden iki kadın öğretmen tutuklandı.
ZULME GÜLEN HAYIRSEVER
ANNE: GÖKÇE ÖZBEK
Kahramanmaraş’ta ise Gökçe Özbek, hayırseverlere yönelik baskının son kurbanlarından. Kahramanmaraş’ta faaliyet gösteren Lale Eğitim ve Kültür Derneği’nin başkanı. Derneğin bazı üyeleriyle birlikte önceki sabah gözaltına alındı. Gözaltı sonrası sağlık muayenesine götürülürken çekilmiş fotoğrafıyla tanıdık onu. Gördüğü zulme karşı tek silahı olan tebessümü kullanıyordu. Bir kadın olarak kötülüğe gülüyor, korkuyu elinin tersiyle kenara itiyordu. O tebessüm, hayatının özetiydi bir anlamda.
Cumartesi Anneleri 580 haftadır yakınlarını arıyor
Onlar sıcak coğrafyanın sıkıntılı günlerinde evlatlarını ve yakınlarını kaybeden anneler. 27 Mayıs 1995’ten bu yana her hafta Galatasaray Meydanı’nda toplanıyorlar. Diğer annelerden farkları evlatlarını evlerinde değil meydanda beklemeleri. Dile kolay tam 580 haftadır her Cumartesi çocuklarının, eşlerinin veya yakınlarının yollarını gözlüyorlar. Kendilerine bu yüzden Cumartesi Anneleri diyorlar. Her anne, bu özel günde çocuğundan ufak da olsa bir hediye beklerken onlar, faili meçhule kurban giden çocuklarının bir mezar yerinin olması ve faillerin cezalandırılmasını istiyorlar. Cumartesi Anneleri’nin dünkü eylemleri bir gün sonra Anneler Günü olması nedeniyle buruk geçti. Anneler, bu özel günün kendileri için kutlama değil, acıların derinleştiği bir gün olduğunu belirtiyor. Acılı annelerden birisi de Hanife Yıldız. Yıldız, 21 yıldır tek oğlu Murat’ın yolunu gözlüyor. Hanife anne, oğlunun yokluğu nedeniyle Anneler Günü’nü daha derinden hissettiğini anlatıyor: “Benim gibi evladı devlet eliyle kaybedilen, katledilen binlerce anne var. Bu anneler için hukuk yok, adalet yok. Çocuklarımızın kaybedildiği bir ülkede kimsenin güvenli bir hayat yoktur. Devleti yönetenler ‘Cennet annelerin ayağının altındadır.’ diyor ama annelere bu dünyada cehennemi yaşatıyorlar.”
BERFO ANA simgeleri oldu
Bu umutla yıllardır İstiklal Caddesi’nde toplanan annelerden bazıları ise adalet beklerken hayatını kaybetti. 3 sene önce hayata gözlerini yuman Berfo Ana, Cumartesi Anneleri’nden sadece bir tanesiydi.12 Eylül döneminde evden alınan ve bir daha geri dönmeyen oğlu Cemil Kırbayır için 33 yıl mücadele veren 105 yaşındaki Berfo Ana dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’la da görüşmüştü. Berfo Ana “Oğlumun kemiklerini bulmadan beni gömmeyin” dese de 21 Şubat 2013’te oğlunun mezarını göremeden hayata gözlerini yummuştu.