ahaber Can Dündar'a soru sorunca..

İngiltere Parlamentosu'nda düzenlediği Türkiye konulu toplantıya, konuşmacı olarak davet edilen Dündar, A haber muhabirin 'Ajanla, gazeteci arasındaki fark nedir?' diye sorması üzerine, Can Dündar'ın verdiği cevap sosyal medyayı salladı.

Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, “Gazeteci ve ajan arasındaki fark şudur; Ajan aldığı haberleri devlete iletir. Gazeteci aldığı haberleri gazeteye basar.” dedi.

Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, İngiltere’nin başkenti Londra’daki Türkiye Araştırma Merkezi’nin (CEFTUS), parlamentoda düzenlediği panele konuşmacı olarak katıldı.

Can Dündar, panele katılanlar arasında bulunan A Haber muhabirinin “ajan ve gazeteciler arasındaki farklara” ilişkin sorusuna Dündar, “Gazeteci ve ajan arasındaki fark şudur; Ajan aldığı haberleri devlete iletir. Gazeteci aldığı haberleri gazeteye basar. Mesela ajanlık şöyle bir şeydir; Bir ülkeden diğerine silah sevk ediyorsanız ajansınızdır. Buna dair bir haber yakalayıp yazarsanız gazetecisinizdir.” şeklinde cevap verdi.

Can Dündar konuşmasında, Türkiye’nin mülteci krizine yönelik AB ile yaptığı anlaşmayı, Türkiye’nin AB müzakereleri ile ilgili süreci ve İngiltere’nin referandum sonucuna dair değerlendirmelerde bulundu.

İstanbul’da iki gün önce meydana gelen intihar saldırılarında hayatını kaybedenlerin aile yakınlarına başsağlığı dileyen Dündar, söz konusu saldırıların kendisinin tutuklanmasına neden olan haberle de doğrudan ilgisi olduğunu düşündüğünü söyledi.

“DÜNYANIN EN BÜYÜK GAZETECİ HAPİSHANESİNDEN GELİYORUM”

Türk basınının şu anda geldiği noktaya değinen gazeteci Can Dündar, “Buraya dünyanın en büyük gazeteci hapishanesinden geliyorum. 40’a yakın meslektaşımız hapishanede. Bu konuda Çin’le yarışıyoruz.” dedi.
Televizyon ve gazetelerde gazetecilik mesleğini 35 yıldır sürdürdüğünü belirten Dündar, “Bütün bu yıllar boyunca  Türk basınının bir cennet olduğunu söyleyemem.. “ ifadelerini kullandı.

Dündar yaptığı MİT TIR’ları haberinin ardından tutuklandığı sırada Türkiye’nin mülteci krizine yönelik Avrupa Birliği (AB) ile 1959 yılından beri ilk kez müzakere gerçekleştirdiğini ancak bu zirvenin çok ‘kirli’ bir anlaşmadan ibaret olduğunu söyledi.

Dündar konuşmasına şöyle devam etti: “Çıkan anlaşma şöyle bir şeydi; Türkiye gelen mültecileri orada tutacak. Avrupa’ya göndermeyecek. Bunun karşılığında 3 milyar euro alacak ve vize muafiyeti alacak. Bunun karşılığında da aynı zamanda Avrupa’ya müzakereler yeniden canlandırılacak. “

ÖZGÜRÜLÜKLER KONUSUNDA TEK CÜMLE BİLE EDİLMEDİ

Avrupa’nın özgürlükler konusunda hayal kırıklığı oluşturduğunu vurgulayan Dündar, “Türk hükümeti mültecileri rehin alıyordu ve onları tutma karşılığında aslında çoktan hakkı olan vize muafiyeti kazanıyordu. Peki basın özgürlüğü, demokrasi, insan hakları, Türkiye’nin sicili? Bu konuda herhangi bir şey söyleyecekler mi? Merakla sonuna kadar bekledim. Bu konuda bir tek cümle bile edilmedi.” dedi.

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AB’nin yaptığı görüşmeler sonucu AB liderlerinin, Türkiye’de var olan basın özgürlüğü konusuna değinmediğini kaydeden Cumhuriyet yazarı, “Avrupa kendi sınırlarını korumak için ve tamamen gündelik çıkarları için bütün bildiği inandığı değerlerden vazgeçti. Tabi İngiltere’deki son referandumu da buna katmak lazım. Nasıl korkularıyla hareket ettiğini gördük. Avrupa’nın korkular söz konusu olunca nasıl kolaylıkla temel değerlerinden vazgeçtiğini gördük.” diye konuştu.

ERDOĞAN İÇİN TRENDEN İNME VAKTİ GELDİ

Türkiye’nin her zaman doğu ve batı arasındaki köprü simgesi olduğunu belirten Can Dündar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Demokrasiyi ‘amaç değil araç araç’ olarak gördüğünü söyledi.

Dündar şöyle devam etti: “Şimdi Türkiye hızla Doğu’ya doğru savruluyor ve içinde bir grup insan deli gibi batıya doğru koşmaya çalışıyoruz. Aslında Erdoğan bunun böyle olacağını çok önceden söylemişti. ‘Demokrasi bizim için bir amaç değil araçtır.’ ve tramvaya benzetmişti. Gittiğimiz yere kadar gider sonra ineriz. Zannediyorum Erdoğan için trenden inme vakti geldi. “

ÖZGÜR OLMAYAN BİR ÜLKENİN VİZE SERBESTİSİ OLSA NE OLUR?

Avrupa ile Türkiye arasındaki vize muafiyetine yönelik görüşmelere inanmadığını belirten gazeteci Dündar, “ Bir de bize vize serbestisi vermek istiyorlar. Türkiye’nin çoktan hak ettiği bir hak yeni bir şey gibi masaya sürülüyor ve bize sunuluyor. “ dedi.

Vize özgürlüğünün Türkler için ne anlama geldiğini hakikaten bilmediğini belirten Dündar, “ sonuçta kendisi özgür olmayan bir ülkenin vizesi özgür olsa ne olur bilemiyorum.. “ ifadelerini kullandı.

REFERANDUM SONRASI TÜRKİYE STRATEJİK ORTAKLIKTAN VAZGEÇİYOR

İngiltere’de yapılan referandum sonrasında Türkiye’nin stratejik ortaklıktan vazgeçmeye doğru gittiğini söyleyen Can Dündar, “ Referandumdan bir hafta sonra Türkiye’nin İsrail ve Rusya’yla ilişkilerini toparlamaya çalışması buna dair bir işaret veriyor.. “ dedi.

Dündar şöyle devam etti: Dolayısıyla Türkiye biraz daha trenin yönünü Doğu’ya doğru çeviren, Suudi Arabistan, Katar gibi ortakları olan Rusya ve İsrail gibi bir coğrafya ortaklığına yönelen bir ülke haline geliyor.”

ERDOĞAN TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK MEDYA PATRONU

Türkiye’de medyanın geldiği noktayı değerlendiren Can Dündar, “ Üzerimizde ciddi bir siyasi baskı var. Sansür var ve ondan daha ağır bir oto sansür var… “ dedi.

Askeri yönetim dönemlerinde de gazetecilik yaptığını belirten Dündar, “O zaman da çok ağır bir sansür ve baskı vardı basın üzerinde fakat Erdoğan askerlerin akıl edemediği bir şey başardı ve uygulamaya soktu. Kendisine yakın iş adamlarına talimatla belli bir miktar para oluşturup bir havuz yarattı ve o havuz sayesinde Türkiye’deki medya organlarını satın aldı. Aslında onlar medya patronları değil iş adamlarıydı. Havuz medyasına verdikleri milyon dolarların karşılığını İstanbul’un önemli inşaat projelerini, üçüncü havaalanı gibi üçüncü köprü inşaatı gibi önemli ihalelerini alarak aldılar. Şimdi Türkiye’nin yüzde 60’ını bu gruplar domine ediyor ve bu nedenle Erdoğan Türkiye’nin en büyük medya patronu olmuş durumda…”  ifadeleriyle değerlendirdi.

MuhabirAjans

01 Temmuz 2016 10:01
DİĞER HABERLER