Ahmet Altan’a yapılan vefasızlık

Ahmet Altan’ın 30 yıldır Kürt sorununda gösterdiği cesaret unutuldu mu?
Gazeteci Cevheri Güven Ahmet Altan'a  Kürt muhalefetinin yaptığı muameleyi yazdı.

Kronos.news internet sitesindeki yorumda Güven Avrupa'da Ahmet Altan'a yapılmayan desteği anlattı.. 

Kürt muhalefeti şu süreçte Ahmet Altan’ı yok saymayı daha mantıklı görüyor. Oysa, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmeni olmadı ama Altan'ın gazeteyi eline alıp Taksim’de sattığı günleri en iyi Kürtler biliyor olmalı...

Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmenliği yaptığı için 4.5 ay tutuklu kalan Aslı Erdoğan Almanya’da barış ödülü aldı.

Aslı Erdoğan’a ödül vermek isteyen, konuşmacı olarak davet eden Avrupa merkezli çok sayıda kuruluş var. Bunda on yıllardır emekle ilmek ilmek dokunmuş Avrupa Kürt lobisinin etkisi büyük. Kürtler, Aslı Erodoğan’a hapis sürecinde ve sonrasında çektiği sıkıntılara mukabil çok güçlü vefa duygularıyla hareket etmekteler.

Ancak Ahmet Altan’la ilgili aynı vefanın gösterilmediğini söylemek durumundayım.

Ahmet Altan bu ülkede “Atakürt” yazısını yazmış, sorunun üzerine DGM’ler döneminden bu güne cesur ve kararlı biçimde gidebilmiş biridir.

Bunun bedelini ödemiş, defalarca yargılanmıştır. Bugün hapiste olmasına neden olan, Erdoğan’ı yerden yere vurduğu yazılarının temelini de, Kürtler için verdiği kavga oluşturmuştur.

Roboski için Taraf’a attığı “Devlet Halkını Bombaladı” manşetindeki açıklık ve cesareti o günkü Kürt siyasetçiler bile gösterememişler, bugün Kürtlerin baş tacı yaptığı isimler ise yanından dahi geçememişlerdir.

Büyük kavgada “öte yandan bir konu” olarak görülen Ceylan isimli küçük kızın katledilişi üzerine eşine ender rastlanır bir fikri takip gazeteciliği yapmış ve Ceylan’ın o bakışlarını hepimizin hafızalarına kazımıştır.

7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde herkesi HDP’ye oy vermeye çağırdığı da hala hafızalardadır.

Esasen Ahmet Altan’ın 30 yıldır Kürt sorununda gösterdiği cesareti, kendini ortaya koyuşunu anlatmaya bile lüzum yok.

Oysa şimdi Kürt medyasında Ahmet Altan’ın savunma metinleri haber dahi yapılmıyor.

Ahmet Altan ilkeli bir adamdır ve doğru bildiğini korkmadan savunur. Elbette hiç birimiz gibi hatadan münezzeh değil.

Kürtlerin Ahmet Altan’ı yalnız bırakmalarının altında iki neden olduğunu düşünüyorum. Kanaatimce Kürtler bu iki konuda da haksızlar.

İlki Ahmet Altan’ın BDP’yle yaşadığı kavga;

Çözüm Süreci’ne giden yolun ilk basamağı “Açılım Süreci” olarak adlandırılan süreçti. Ahmet Altan, bu süreci çok önemsemiş, Erdoğan’ın ve partisinin Kürt sorununu çözebilecek toplumsal ve yasal adımları atabileceğine inanmıştı. Altan, silahları ebediyen susturacak, PKK’nın silahlı kadrolarını topluma entegre edecek, hatta Öcalan’ı hapishanede çıkartabilecek bir siyasi kararlılık olduğuna inanıyordu.

Bu inancı doğrultusunda AKP iktidarının Açılım Süreci’ndeki Kürt politikasına büyük destek verdi. Bu süreçte BDP ve PKK’da aynı kararlılığı görmüyor ve ciddi eleştiriler getiriyordu.

Tutkulu ve güçlü kalemiyle yönelttiği eleştiriler özellikle Kürt politikacılar üzerinde etki ediyordu. Gerilimin çok şiddetlendiği, Ahmet Altan’ın bizzat Demirtaş’la kavgaya tutuştuğu, hatta “BDP demeçlerini gazeteye sokturmayacağını” açıkladığı günler de oldu.

Bu tartışmalar sürerken Açılım Süreci yerini özellikle kırsal alanlardan başlayarak çatışmalara bıraktı ve 2011’de çok yüksek seviyelere çıktı. Altan, başlangıçta PKK’nın sorumlu davranması gerektiğini yazıp Açılım Süreci’ni ayakta tutmaya çalıştı. Ancak Erdoğan’ın giderek milliyetçileşen dili ve uygulamaları sonrasında Ahmet Altan büyük hayal kırıklığı yaşadı.

Altan, Kürtlere “Erdoğan’a güvenmeleri gerektiğini” söylemiş ve yanılmıştı. Tıpkı hepimizin başka başka konularda güvenip de yanıldığımız gibi.

Altan, Erdoğan’ın Kürt sorununda oy tabanlı-konjonktürel-pragmatik davrandığını fark ettiği andan itibaren Erdoğan’a yönelik seri biçimde ağır eleştiriler yaptı. Ta ki Taraf’tan ayrılacağı güne dek.

Erdoğan’ı haftanın 5 günü adeta bombardımana tabi tuttuğu yazıları yaklaşık bir yıl sürdü. Neredeyse tamamının odak noktasını Erdoğan’ın Kürt sorunundaki iki yüzlülüğüydü.

Sonradan silahlar tekrar sustu ve Açılım Süreci, Çözüm Süreci’ne evrilerek genişledi. Kürtler ve Erdoğan çok yakınlaşırken Ahmet Altan da tüm bu toplamın “kötü adamı” oldu.

Ancak Erdoğan’ın Kürt sorunundaki iki yüzlülüğü tekerrür etti ve 7 Haziran sonrası çatışmalar görülmemiş düzeye çıktı. Altan’ın 2011’de yayımladığı Erdoğan’ı hedef alan yazıları 4 yıl sonra yenilemeye dahi ihtiyaç duymadan aynen basılabilir hale geldi.

Ama özellikle Kürt siyasi hareketi bunun muhasebesini yapmayıp Ahmet Altan’la mesafesini korudu.

İkinci konu ise Ergenekon davası..

Ergenekon süreci şu an ‘tu kaka’ yapılmış durumda. Dokunanı yakıyor ve bu sürece kimse sahip çıkmıyor. Ergenekon yapılanmasının hedefindeki temel gruplardan olan Kürtler dahil.

Kürt hareketine verdiği destek ve demokrat duruşunun eşi az rastlanan insanlardan Eren Keskin, P24’ün düzenlediği bir panelde buna dikkat çekmiş ve “Ahmet Altan’a ve Taraf’a haksızlık etmeyelim” diye söze başlamıştı. Eren Keskin, Taraf ve Altan’ın Ergenekon’la, vesayetle yaptıkları mücadelenin Kürtler ve Türkiye için ne kadar “biricik” olduğuna dikkat çekmişti.

Ancak bu noktada Kürt hareketinin Eren Keskin kadar ilkeli olmadığını pragmatik davrandığını söylemeliyim.  Veli Küçük yokmuş, Ergenekon yokmuş gibi davranmak daha konforlu herkes için.

Oysa Öcalan bu durumu fark etmiş ve avukatları aracılığıyla Taraf ’a selam göndererek “Ahmet Altan ve Yasemin Çongar’a selamlarımı iletiyorum. Onların Taraf gazetesiyle önemli bir özgürsel yol açtığını biliyorum.” demişti. Taraf da Öcalan’a “Ve aleykümselam Apo!” başlığıyla cevap vermişti.

Kürt lobisi Altan’a yakın olmanın Ergenekon sürecini bir biçimde tasdik etmek anlamına gelebileceğini düşünüyor olmalı ki Ahmet Altan’ı yok saymayı daha mantıklı görüyorlar.

Hayat boyu Kürtler için yaptıkları ortadayken, Kürt politikacıların ve Avrupa’daki Kürt lobisinin Ahmet Altan 1 yılı aşkın zamandır hapiste değilmiş gibi davranmaları inanılır gibi değil.

Kürt lobisi Avrupa’nın en güçlü lobilerinden biri ve etkili entelektüel kesimle iç içe.  Ahmet Altan için yapabilecekleri pek çok şey var. Tarih önünde bunu yapmalılar. Ahmet Altan 1 yıldır hapiste..

Ahmet Altan, Özgür Gündem nöbetçi yayın yönetmeni olmadı (muhtemelen talep gelmedi) ama Özgür Gündem’i eline alıp Taksim’de sattığını en iyi Kürtler biliyor.
25 Eylül 2017 12:02
DİĞER HABERLER