"Eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, Genelkurmay karargâhında görev yaptığı sırada bizzat yaşayıp şahit olduğu olayı anlattı"
Gizlenen çok büyük bir skandaldan haberdar edeceğim sizleri.
Sınırı ihlal eden Suriye hava aracı geçtiğimiz Cumartesi, Türk uçakları tarafından düşürüldü. “Başbakan” Ahmet Davutoğlu ile Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Genelkurmay’dan teyit beklemeden “düşürülen helikopter” diyip açıklama (kahramanlık) yarışına tutuştular. Her ne hikmet ise uzun süredir “Başbakan” ile Bakanları arasında açıklama yapmada bir ön alma savaşı yaşanıyor. Neyse!.. Düşürülen hava aracının İHA olduğu fotoğrafları ile belgelendi. Fakat ne “Başbakan”ın ne de Bakanın pişkinlik kat sayısında değişen bir şey olmadı.
Gelelim yıllardır gizli tutulan skandala. Eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, Genelkurmay karargâhında görev yaptığı sırada bizzat yaşayıp şahit olduğu olayı anlattı;
“Hava aracını tam olarak teşhis etmeden yapılan müdahalelerin ve kamuoyuna yapılan farklı açıklamaların ne kadar sıkıntılı bir konu olduğunu en iyi AKP Milletvekili Şirin Ünal bilir. F-16 pilotu olan Şirin Ünal, Genelkurmay Başkanlığı Karargâhında, Hv.Plt.Tümgeneral rütbesiyle, Komuta Kontrol Daire Başkanı olarak görev yaptı. Ünal’ın görev yaptığı 2008-2009 yılları arasındaki en önemli icraatlarından birisi ‘uçan balonu’ vurdurmasıdır. Türk hava sahasına giren ve tanımlanamayan hava aracı Antalya’nın kuzey batısındaki bölgede dolaşmaya başladı. Şirin Ünal, ilgili hava birlikleri tarafından tanımlanamayan hava aracının ‘insansız hava aracı’ olduğuna karar verdi. Ünal, emrinde bulunan Hava Savunma Şubesi’ndeki subayların, ‘tam olarak teşhis etmeden müdahale etmeyelim’uyarılarına rağmen, önce komuta kademesinden daha sonrada dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’dan onay aldı. İki F-16 uçağı havalandı ve milyon dolarlık iki füze atarak hava aracını vurdular. Vurularak düşürülen hava aracı, ‘kırmızı renkli meteoroloji balonu’ çıktı. Şirin Ünal’ın gayretleri ve Tayyip Erdoğan’ın emriyle ’uçan balon’ vurulmuştu.”
(...)