2021 yılını değerlendirmek için basının karşısına geçen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Robert Spano TR724’ün sorularını cevapladı. 427 hakimi ilgilendiren Turan ve Diğerleri kararı ile tutuklu gazeteciler Hidayet Karaca ile Mehmet Baransu’nun başvurularını değerlendiren Spano, Mahkeme’nin yeterli kaynaklara sahip olmadığını ileri sürdü.
AİHM Başkanı’nın tutuklu gazetecilerin davalarının Mahkeme tarafından öncelikli olarak incelendiğini söylemesi üzerine, salonda bulunan TR724 muhabiri tutuklu gazeteciler Hidayet Karaca ve Mehmet Baransu’nun 7 yıldan fazladır AİHM önünde bekleyen dosyalarını Spano’ya sordu. Spano soruya, “Mahkemenin bazı durumlarda yetersiz kaldığı gerçeğini reddedemem” diye cevap verdi.
“Mahkemenin bazı davaları yeterli süre içerisinde inceleyemediği gerçeğini reddedemem”
TR724’ün “Medyaya göre, Türkiye bazı davalar konusunda Mahkeme’ye baskı yapıyor ve bu nedenle bu davalar uzun suredir incelenmiyor. Mahkemenin gazetecilere yönelik ihlallere karşı çok hassas olduğunu biliyoruz. Mahkeme bazı gazetecilerin davalarında neden uzun yıllardır sessiz kalıyor?” sorusuna Robert Spano şöyle cevap verdi:
“Öncelikle bu çok doğru bir soru gazetecilerin başvuruları konusunda. Örneğin, özellikle 10’uncu maddeyle ilgili olarak Türkiye’deki ihlalleri değerlendirmede Mahkeme oldukça kuvvetli benim görüşüme göre. Çok sık bir şekilde ihlal buluyoruz bu başvurularda. Yakın zamanda çıkan kararlar buna örnek, Türkiye’ye karşı Mehmet Altan, Murat Sabuncu, Ahmet Şık gibi gazetecilerin davaları. Ancak bize bu kapsamda oldukça fazla sayıda başvuru geliyor. Ve zaman alıyor. Biz gerçekten bu davaları hızlı bir şekilde incelemeyi deniyoruz.
İki tip başvuruyu birbirinden ayırmak oldukça önemli. İlki gazetecilerin hala cezaevinde olduğu başvurular. Bu başvurularda Mahkemenin tavrı bellidir, bu davalar önceliklidir. Diğer tip başvurular ise, soruda bahsedilen, cezaevinde tutulmuş ancak şu anda serbest olan gazeteciler. Bu başvurularda hesaba katılması gereken başka noktalar olabilir. Ancak sonuç olarak, gazetecilerin davaları Mahkeme için çok önemli çünkü üye devletlerdeki demokratik yönetim konusunu ilgilendiriyor.”
Bu cevap üzerine söz alan TR724 muhabiri Spano’ya Karaca ve Baransu’yu hatırlattı:
“Önceki soruya verdiğiniz cevaptan hareketle, gazeteciler Hidayet Karaca ve Mehmet Baransu 7 yıldan fazladır hala cezaevinde tutuluyorlar, hatta tek kişilik hücrede tutuluyorlar. Ancak onların başvuruları hala askıda bekliyor ve Mahkeme tarafından 3’üncü kategoriye konulmuş durumda bu davalar (öncelikli değil). 7 yıldır tutuklu olmalarına rağmen hala davalarının AİHM önünde bekletiliyor olmasını siz de biraz uzun bulmuyor musunuz?”
Spano ise cevabında önceliklerin olduğunu ancak bazı öncelikli olabilecek davaların da Mahkemenin kaynak yetersizliğinden dolayı göz ardı edilebildiğini kabul etti:
“Evet, benim için Mahkeme önünde bulunan her bir davayı ayrı ayrı açıklamak zor. Bazı özel durumlarda Mahkemenin davaları yeterli süre içerisinde inceleyemediği gerçeğini reddedemem. Bu tam olarak yeni stratejimizin mantığını oluşturuyor. Paradigmayı değiştirmeyi deniyoruz. Ancak sonuçta bu hala zor çünkü biz sınırlı kaynakla çalışan sadece 47 hakimiz toplamda bu davaları kategorize edebilmek için. Ancak ben şunu da reddetmiyorum: Mahkeme hala cezaevinde tutulan gazetecilerin davalarında daha hızlı hareket etmek zorunda. Ancak realite böyle.”
Başkan Spano’nun cevabına eklemelerde bulunan AİHM katibi Abel Campos ise Mahkemenin problemleri olduğunu, bunu gizlememek gerektiğini ve bu problemlerin çözülmesi için büyük efor sarf ettiklerini söyledi. Campos sözlerine şöyle devam etti:
“Problemlerimiz var, olmaya da devam edecek. Bahsettiğiniz gazetecilerin davalarını bilmediğim için onlara yönelik cevap vermeden Türkiye için sunu söyleyebilirim: 15 bin başvuru olduğu için Türkiye’den gelen davalar uzun sürebiliyor. Ancak bu davaları incelemek ve sureci hızlandırmak için büyük bir çaba gösteriyoruz. 15 bin başvurunun yüzde 98’i 2016’dan sonra yapıldı. Evet uzun sürüyor, bu açık, bunu gizlemeyeceğim ancak durum iyileşiyor. Elimizdeki başvuruların sadece yüzde 2’si 2016 öncesinden kalma. Dolayısıyla, genel olarak durum iyileşiyor. Sorduğunuz başvuruları bilmediğim için onlar özelinde cevap veremiyorum.”
Turan ve Diğerleri kararında ana sebep Mahkemenin kaynak yetersizliği
TR724 Başkan Spano’ya Turan ve Diğerleri davasında şikayetlerin tamamının incelenmemesi kararını da sordu:
“Turan ve Diğerleri / Türkiye davasında, Mahkeme’nin başvuranların şikayetlerini dikkate almaması endişe uyandırmaktadır. Davacılar çok sayıda ihlalden şikayetçi olurken, Mahkeme Türkiye’yi sadece 5’e 1’den mahkum etmiş ve diğer şikayetler hakkında “dikkate alınmasına gerek olmadığını” beyan etmiştir. Mahkeme bu şikayetlerin incelenmesinin önünü kapatmıştır. Bu tutum, hak ettiğinden daha düşük cezalarla kurtulabilecekleri için kitlesel insan hakları ihlalleri yapan devletleri cesaretlendireceğine dair korkuları artırıyor. Bu konudaki yorumunuz nedir?”
Spano’nun cevabı ise şöyle oldu:
“Ancak genel olarak sunu söyleyebilirim: Mahkeme, kaynaklarını etkili bir şekilde kullanabilmek ve şikayetlerin içerisinde yer alan ihlalleri kısa bir zamanda belirleyebilmek arasındaki dengeyi sağlayabilmek için tarihsel olarak her zaman içtihatlarını şartlara göre adapte etmek durumunda kalmıştır. İkinci olarak bu karar, Mahkemenin bu şekilde karar verdiği ilk karar değil. Kesinlikle ilk değil. Bu dava bir kez daha Mahkemenin yeterli kaynaklara sahip olması gerektiğini gösteren bir dava oldu. Bu oldukça açık. Mahkeme yarın 500 bin başvuru alabilir, bu imkansız bir durum değil, çünkü Mahkeme 800 milyon insanın davalarına bakan bir mahkeme. AİHM bu anlamda eğer hızlı bir şekilde ihlal olduğuna kanaat getirirse diğer noktaları incelemeden karar verebilir. Kaynaklar anlamında bakarsak bu bir realite.”