'Ailenin yanlış müdahalesi yüzünden kekemelik kalıcı hale gelebiliyor'

'Ailenin yanlış müdahalesi yüzünden kekemelik kalıcı hale gelebiliyor'
Kekemeliğin neden kaynaklandığının henüz bilinmediğini ifade eden Uzman Terapist Zahide Durmaz, "Bu konuda aşağı yukarı 100 yılı aşkın bir süredir bilimsel çalışmalar var. Özellikle beyin görüntüleme teknikleri ortaya çıktıktan sonra birçok ilerleme kaydedildi. Genetik bir geçiş olduğunu biliyoruz ama tamamen kalıtsal da diyemiyoruz. 'Korktu, ondan oldu' diyorlar ama böyle değil." şeklinde konuştu.

Ailelerin çocuklarına yaklaşımlarından bahseden Durmaz, "Aileler, iyi niyetli olarak 'Yavaş konuş.' diyebiliyor ya da çocuğa, söylediği şeyi tekrar ettirebiliyor. Bunlar hiçbir işe yaramıyor ve çocuk, kendiliğinden atlatabilecekken ailesinin yanlış müdahalesi yüzünden kekemelik kalıcı hale gelebiliyor. 'Düzgün konuş, bilerek böyle konuşuyorsun.' diyen aileler var ama bu çocuğun elinde değil, istemsiz bir şey. Çocuk r'leri söyleyemezse aile onu çok dert etmiyor ama kekemeliği sorun ediyor. Aynı şekilde kişi de r'leri söyleyemiyorsa bunu çok dert etmiyor ama kekeleyen birisi bunu çok dert ediyor ve sosyal statüyü etkiliyor." dedi.

Çocuğa hangi durumlarda kekeme denebileceği hakkında ise Durmaz, "Onun birkaç hesaplama yöntemi var. Çocuğun kekelediği hece sayısının, toplam konuştuğu hece sayısına oranı yüzde 2 ya da 3'ün altındaysa biz o çocuğa kekeme demiyoruz. Bazı kaynaklar bu sınırı yüzde 2, bazıları yüzde 3 kabul ediyor." diye konuştu.

'KEKEMELİK PSİKOLOJİK DEĞİL'

Uzman Terapist Durmaz, "Kişi kendisini rahat hissettiğinde kekemelik düşme eğilimde olduğundan, halk arasında psikolojik olduğu düşünülüyor. Kekemelik stresli ortamlarda artma, stressiz ortamlarda düşme eğilimindedir. Psikolojik faktör şöyle bir şey, kişinin migreni vardır, migrenin sebebi gürültü değildir ama gürültülü ortamda migren ağrıları artabilir, tetiklenebilir. Gelişimsel dediğimiz kekemelik, çocuk yaşlarda başlıyor ve aşağı yukarı genellikle 2-7 yaşlarda, daha geç yaşlarda da ortaya çıkabiliyor. Vakaların büyük kısmı kendiliğinden düzeliyor, yani yüzde 70-80 kadarı müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden düzeliyor ama eğer bu şanslı gruptan değilse kişi, hayatının sonuna kadar kekeme kalabiliyor ve genellikle ergenliğe kadar düzelmemişse düzelmesine çok ihtimal vermiyoruz." diye konuştu.

Zahide Durmaz, şöyle devam etti: "Tedavi demek çok doğru değil, çünkü birkaç yöntem var. Bir kısmı, kişinin kekemeliğini kontrol etmesini sağlıyor ama kişi kontrolü bıraktığı zaman yine kekemeliğe dönebiliyor. Erken yaşlarda uyguladığımız programlar var. Çocuk kekelemeye başladıktan hemen sonra 2.5, 3, 4, 5 yaşlarında müdahale edebiliyoruz. Orada çocuk, müdahale etmek zorunda kalmıyor. Çok etkili programlar var, özellikle çocuk yaşlardan itibaren çok iyi sonuçlar alınabiliyor. Örneğin 5 yaşındaki bir çocukla 15 yaşındaki bir çocuğun tedavisi aynı olmuyor. Küçük yaşlarda daha iyi yanıt veriyor."

Kekemeliğin kişi üzerinde ne gibi etkiler bıraktığına da değinen Uzman Terapist Durmaz, "Çocuk bir süre sonra farkediyor. Farkına vardıktan sonra susmalar yoğunlaşabiliyor. Kötü konuştuğunu düşünebiliyor çocuk. Daha sonra yaş büyüdükçe içe kapanmalar, sosyal ortamlardan uzaklaşmalar olabiliyor. Konuşmasından ötürü tüm alanlarda kendisini güvensiz hissedebiliyor ama kekemeliğiyle barışık yaşayabilen insanlar da var. Tüm alanlarda her şeyi yapabilen insanlar var." dedi.

Uzman Terapist Zahide Durmaz, çözüm yollarını ise şöyle anlattı: "Bu alan, dil ve konuşma terapistlerinin alanı. Dil ve konuşma terapistlerinin eğitim vermesi gerekiyor ama bazen, '15 günde kekemeliğe son' gibi şeyler görürsünüz. Hiç kimse kekemelik tedavisinde, kekemeliğe müdahalede garanti vaadedemez, çünkü bu bir süreçtir. Büyük oranda iyi sonuçlanır, aksi sonuçlar da olabilir. Kişi buralara gittiğinde yıkım yaşıyor genellikle. Bilimsel içeriği olmayan bir metot uygulanıyor. Buralar, para kazanma amaçlı yerler. Kişi oraya gidip olumsuz sonuç aldığında, bu durum terapiye de engel oluyor."

Dil ve konuşma terapistlerinin Türkiye'deki durumuna değinen Durmaz, şunları söyledi: "Ben Anadolu Üniversitesi mezunuyum. Çok yakın zamana kadar sadece burada, Dil ve Konuşma Terapistliği bölümü vardı. Şimdi başka üniversitelerde de açıldı. Bu sebeple terapistler az ve insanlar ulaşmakta zorluk çekiyorlar. O yüzden insanlar ilgisiz meslek gruplarına, '15 günde kekemeliğe son' merkezlerine gidebiliyor." CİHAN
22 Ekim 2015 16:18
DİĞER HABERLER