AK Parti Antalya İl Kongresi
-Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan: (1)
-MHP de BDP de artık morg önünde nöbet tutmayı bıraksın, şehitlerimizi,
terörist
cenazelerini istismar etmeyi bıraksınlar ve çözüm için sürece dahil
olsunlar.
Türk
ANTALYA (A.A) - Hasan Öymez - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, MHP de, BDP de artık morg önünde nöbet tutmayı bıraksın,
şehitlerimizi, terörist cenazelerini istismar etmeyi bıraksınlar ve çözüm için
sürece dahil olsunlar. Türkiyenin artık buna tahammülü yok. Kürt kardeşimin de
Türk kardeşimin de artık buna tahammülü yok dedi.
Erdoğan, partisinin Kepez Hasan Doğan Stadyumunda düzenlenen il
kongresinde, terör sorunu ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Millet AK Parti hükümetine hangi konuda yetki verdiyse o konunun üzerine
gittiklerini belirten Başbakan Erdoğan, milletin çöz dediği sorunları
çözdüklerini dile getirdi. Erdoğan, oy versin ya da vermesin, hiçbir ayrım
yapmadan ve ayrımcılığa asla fırsat vermeden sorunların çözümü için gayret
gösterdiklerini ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
Terör meselesi, bu ülkenin milli bir meselesidir. Her şeyden önce siyasi
değil, insani meselesidir. Terör meselesi, sadece belli bölgeleri, belli etnik
grupları, belli coğrafyaları etkileyen değil, topyekun Türkiyeyi ilgilendiren
bir meseledir. Al kanlar içinde toprağa düşen her şehit, bizim, hepimizin
evladıdır. Yüreği yanan her ana bizim anamızdır. Ocağı sönen her yuva bizim
yuvamızdır. Biz, partizanlık yapmadan, oy kaygısına düşmeden, popülizme tevessül
etmeden, samimiyetle bu meselenin üzerine gittik. O kadar ki yeter ki millet
kazansın, yeter ki ülke kazansın, yeter ki Türkiye kazansın diyerek her türlü
riski aldık.
Terör meselesinde, Doğu, Güneydoğu meselesinde, bizden öncekiler gibi biz de
idare-i maslahata başvurabilirdik. İnanın, hiçbir risk almayabilirdik bizden
öncekilerin almadığı gibi. Görmezden gelebilirdik, sırtımızı dönebilirdik,
acılara, kana, gözyaşına kayıtsız kalabilirdik. Ama biz, bunu emanete hıyanet
olarak biliriz. Bunu yapmak, yaşanan acıya, yaşanan drama sessiz, tepkisiz
kalmak, bizim nezdimizde milletin emanetine hıyanettir.
Millet, bizden çözüm istedi. Biz de tüm samimiyetimizle, çözüm yoluna
elimizi, kolumuzu, tüm gövdemizi koyduk, yüreğimizi koyduk. Biz, bu çözüm
sürecinde, toplumun tüm kesimlerini, böyle milli bir meselede yanımızda görmek
istedik.
-Sözü, görüşü olan herkesi sürece dahil etmek istedik-
Toplumun çok değişik kesimlerinden, sivil toplum örgütlerinden,
sanatçılardan, aydınlardan, sporculardan, iş dünyasından bu konuda büyük destek
aldıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, seçimlerde, halkoylamalarında milletten
destek aldıklarını ve toplumun bütün kesimleriyle istişareler yaptıklarını
söyledi.
Erdoğan, bu konuda sözü olan, görüşü olan, önerisi olan herkesi sürece dahil
etmek için samimi gayret gösterdiklerini, hepsiyle görüştüklerini ve
konuştuklarını anlattı.
Siyasi partiler ve medya olmadan bu işin çözülemeyeceğini söylediklerini
hatırlatan Başbakan Erdoğan, siyasi partilere çağrı yaparak kapılarını
çaldıklarını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
Zaman zaman bu kapılar yüzümüze kapandı. İşte ben MHPnin kapısını üç kez
çaldım. Beyefendiden randevu dahi alamadım. Medyaya çağrı yaptık, terör gibi
hassas bir meselede, milletin hassasiyetlerini lütfen gözetin dedik.
Patronlarıyla görüştük, genel yayın yönetmenleriyle görüştük. Maalesef yeterli
desteği yine bulamadık. Bakın burada şunu açık açık söylemek durumundayım:
Terörist başlarıyla, teröristlerin liderleriyle görüşmeyi başarı telakki eden
medya mensupları var. Acaba siz bunları yapmak suretiyle benim milletime, benim
ülkeme, terörün çözümüne ne kazandırdınız bunu söyler misiniz-
Dünyanın hemen her yerinde belli siyasi gruplar, bu tür terör faaliyetlerine
sempati duymuş, kimi zaman aleni, kimi zaman gizli, bu tür faaliyetlere
sempatiyle yaklaşmıştır. Maalesef, işte bizde de bunu yaptılar, bunu yapıyorlar.
Terör örgütü PKK ile ideoloji noktasında, mezhepçilik noktasında, inanç, dil,
söylem noktasında ortak paydaya sahip olanlar, gerekli insani tepkiyi, gerekli
vicdani tepkiyi ortaya koymadılar, koymak istemediler. Gittiler Kandilde terör
örgütünün yöneticileriyle görüştüler, geldiler etrafa sempati pompaladılar.
Bilerek ya da bilmeyerek, kasıtlı ya da kasıtsız, terör örgütüne adeta oksijen
verdiler.
Terörle mücadelede, bırakın tarafsız kalmayı, güvenlik güçlerinin moralini
bozmak, kararlılığını kırmak için her yola başvurdular. Nasıl ki şehitlerimizi
sadece hükümeti yıpratmak için istismar ettilerse, sivil terör kurbanlarını da
sadece hükümeti yıpratmak için istismar ettiler.
Dikkat edin, Bingölde bir canlı bombanın üzerine kapanarak, hem
yavrularını, hem sokaktan geçen insanları, canı pahasına kurtaran Hatice Belgini
konuşmazlar. İstanbulda bir belediye otobüsünde, molotofla yakılarak katledilen
Serap kızımızı konuşmazlar. Siirtte bir arabanın içinde yüzden fazla mermiyle
katledilen, şehit edilen 4 hanım kardeşimizi konuşmazlar. Batmanda karnında
bebeği ile katledilen Mizgin Doru kardeşimizi konuşmazlar. Terör örgütünün
infazlarını, terör örgütünün katlettiği kadınları, ölüme terk ettiği kadın
teröristleri konuşmazlar. Biz, bu sorumsuzluğa hiç aldırış etmedik. Biz bu
sorumsuzca tavırlara hiç aldanmadık. Biz, bu psikolojik operasyonlara, içeriden
ya da dışarıdan destek alan bu kampanyalara asla boyun eğmedik.
-Biz, kapımızı ardına kadar açtık-
Bir yandan 81 ile hizmet götürdüklerini, bir yandan da bu milli meseleyi
çözmek için var güçleriyle çaba sarf ettiklerini belirten Erdoğan, yalnız da
olsalar bu meseleyi çözeceklerini ve millet arkalarında olduğu müddetçe bu
meselenin üzerine gideceklerini dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
Şimdi, Anamuhalefet Partisi, geç de olsa, bu meseleyi gündemine aldı. Biz
bundan memnuniyet duyduk. Biz, kapımızı ardına kadar açtık, CHP Genel Başkanı ve
heyetini buyur ettik. AK Parti Genel Merkezinde, CHP heyetini ağırladık,
kendilerini dinledik. İşte bu bizim sözümüzde ne kadar durduğumuzu gösteriyor.
Mesele çözüm... Bizim bağcıyla işimiz yok. Diyoruz ki millet üzümü yesin.
Konuştuk ve dedik ki: MHPye çağrı mı yaptınız, yaptınız. MHP kabul etmiyor
mu sizi- Şu anda etmiyor. BDP malum. Bakın, eğer siz bu konuda samimiyseniz, MHP
de olmasın, BDP de olmasın önemli değil. Gelin biz ikimiz beraber bu işi birlikte
yürütelim dedik. Önerileriniz nelerse bu önerilerinizi sunun, heyetinize talimat
verin. Ben de heyetime hemen talimat veriyorum. Birlikte çalışsınlar ve bu
önerilerden yapılması gereken neyse, atılması gereken adım neyse bu adımı atmaya
biz hazırız dedim. Çünkü bizin derdimiz var. Dertliyiz biz. Dertli olmayan bu
işleri çözemez.
Biz bütün bunlara rağmen, aynı şekilde MHPnin ve BDPnin bu sorunun
çözümüne samimiyetle katkı vermesini bekleriz. Çıkıyor Sayın Bahçeli, söylediği
lafa bak... Bu bir şeytan üçgenidir diyor. Ya Sayın Bahçeli beni konuşturtma.
Affedersin, Öcalanı idamdan kurtaran sensin, sen. Altında senin imzan var,
merhum Bülent Ecevitin, Mesut Yılmazın imzası var.
Bu bizim elimizde belge olarak duruyor. Bu sana zaten yeter. İdam cezasının
kaldırılmasına kadar kadar bunu sümenaltı ettiniz, oyaladınız. Ama ne kadar
oyalarsanız oyalayın o belgeler şimdi elimizde. İşte Bahçeli bu. Bunlar hep
milletimizi aldattılar. Ama buna rağmen ben diyorum ki: MHP de BDP de artık morg
önünde nöbet tutmayı bıraksın, şehitlerimizi, terörist cenazelerini istismar
etmeyi bıraksınlar ve çözüm için sürece dahil olsunlar. Türkiyenin artık buna
tahammülü yok. Kürt kardeşimin de Türk kardeşimin de artık buna tahammülü yok.
(Sürecek)
Yayıncı: Ziver Büyüktaş