AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanı Fatma Şahin, ''AK Parti'den önce şiddetle mücadele diye bir şey yoktu. Aile kurumu mahrem bir kurum olarak görülmüştü, devlet asla ailenin içine girmemişti ama şimdi kayıt dışı olan şiddetle mücadele kayıt içine alınmıştır'' dedi.
Şahin, gazetecilere yaptığı açıklamada, kadına yönelik şiddetle mücadelelerinin yeni dönemde de tüm hızla süreceğini belirtti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'unun Birleşmiş Milletler ile ''şiddetle mücadele''de ilk imzayı atmış olmasının önemli bir başlangıç, yaptıkları mücadelede önemli bir dönüm noktası olduğunu bildiren Şahin, şöyle konuştu:
''Burada bu, yeni meclis açıldığı zaman uluslararası anlaşma olarak karşımıza gelecek. Şiddeti yeniden tanımlıyor. Şiddetle mücadelede korumayı, kovuşturma, tedbir ve her bir aşamasını sonuna kadar devam ettirecek şekilde önemli bir kademelendirme başlıyor. İnşallah uluslararası anlaşma yapıldığında bu anlaşma şiddetle mücadelede sıfır toleransı getiriyor.
90'lı yıllarda özellikle karakollarda uluslararası kuruluşların söylediği birtakım şiddetle karşılaşıldığıyla ilgili, insan haklarıyla ilgili birtakım sıkıntılar vardı ama devlet bunu bir sorun olarak gördü, bütün tedbirleri aldı ve bu konuda şu anda karnemiz çok temiz. Aynı şekilde kadına yönelik şiddeti de sıfır tolerans olarak görüyoruz. Her türlü ayrımcılığı reddediyoruz ve bu anlaşmanın getirdiği, kurumların yapacaklarıyla ilgili önemli radikal tedbirler var.''
Şahin, güvenlik meselesinin sadece Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığının sorumluluğu olmadığını, İçişleri ve Adalet Bakanlığının, Emniyet Genel Müdürlüğünün de bu konuda yapması gereken önemli şeyler olduğunu söylediklerini belirtti. Bunun ardından özellikle Emniyet Genel Müdürlüğünün içinde şiddetle mücadeleyle ilgili 5 amirlik oluşturulduğunu dile getiren Şahin, şöyle devam etti:
''Kadın gece yarısı ayağında pabucuyla 2 çocuğuyla ortada kaldığında bir de sokağın tehlikesine karşı gidip karakola sığındığında, 'kocan sever de döver de' anlayışı veya 'sen ne yaptın da bunu hak ettin' anlayışıyla karşılaştığı zaman bütün hayatı bitiyor. O yüzden bizim devletin şefkatli elini, kadının insan haklarını önemsememiz ve oraya acile gidiyorsa o kadının bütün hayatını yönetecek, güzelleştirecek ve sorunlarıyla mücadele edecek altyapıyı koyacak şekilde tedbirler almamız gerekiyor. Aynı şekilde karakola gidiyorsa. Merhale merhale tedbirlerini almamız gerekiyor.
Bakın biz bu mücadeleye başladık. Bakın yüzde 1400 artış var deyip Sayın Kılıçdaroğlu bile farklı bir şekilde insanların kafasını, kadınların kafasını karıştırıyor. AK Parti'den önce şiddetle mücadele diye bir şey yoktu. Aile kurumu mahrem bir kurum olarak görülmüştü, devlet asla ailenin içine girmemişti ama şimdi kayıt dışı olan şiddetle mücadele kayıt içine alınmıştır. Sayın Genel Başkanımız, Başbakanımız, 'kadına yönelik şiddet toplumsal bir sorundur ve gereği yapılmalıdır. Kadına karşı ayrımcılık ırkçılıktan beterdir' şeklinde çok net mesajlar vermiştir ve ondan sonra kurumlar da şiddeti görmüş ve yeniden yapılanmıştır. Geldiğimiz nokta önemli bir dönüm noktası.''
-KOLLUK KUVVETLERİ GÜÇLENDİRİLECEK-
Şahin, 4320 sayılı Ailenin Korunması Kanunu'nun çıktığını ancak kanunun 2003'te AK Parti'nin aile mahkemelerini kurmasının ardından uygulanmaya başladığını belirterek, ''Ama beraberinde bakıyorsunuz hala Ayşe Paşalı gibi olaylar oluyorsa '4320'nin zayıf kalan tarafı nedir, eksiği nedir, ne yapmak gerekiyoru' yeniden çalıştık, bir kanun teklifi olarak meclise sunduk. Yeni dönemde bu kanun teklifi de hemen yasalaşabilir veya bir hükümet tasarısına dönüşebilir, çok daha güçlü bir şekilde meclise gelebilir. Bu Ahmet Davutoğlu Bakanımın imzaladığı anlaşmanın da bir gereğidir'' diye konuştu.
Kolluk kuvvetlerinin gücünü, yetkisini artırmak gerektiğini, şiddet uygulayan erkeğin evden uzaklaştırıldığını ancak kolluk kuvvetlerinin sadece gözetlemeyle sorumlu olduğunu dile getiren Şahin, şunları anlattı:
''Eğer erkek buna uymuyorsa kolluk kuvvetinin ona müdahale etme yetkisi yok. Şimdi bu yeni yasal tedbirlerle daha radikal tedbirlerle hem ona müdahale etme hakkı geliyor, eğer buna engel olamıyorsa da erkeği cezalandıracak şekilde daha radikal tedbirler alıyor. Kadının yaşamını kolaylaştıracak şekilde eğer kadının çocuğu varsa, ekonomik sıkıntıları varsa evi yoksa işi yoksa buranın yeniden yapılanması ve burayı daha güçlü hale getirmemiz gerekiyor.''
-''KADINI, AİLEYİ ZAYIFLATAN DİZİLER''-
Fatma Şahin, iyi rol modellerle medyayı kullanmak gerektiğini belirtti.
''Aileyi parçalayan, bizi biz yapan değerleri yok eden, birlikte yaşamayı normalleştiren, nikahsız yaşamayı çok normal bir ilişki gibi anlatan birçok dizinin Türk toplumunu ciddi manada sıkıntıya soktuğunu ve bundan dolayı hem gençlerin farklı şekilde yönlendiğini, yönlendirildiğini görüyoruz'' diyen Şahin, hem dünya vatandaşı olmak hem de yerel değerleri korumak gerektiğini, medyanın bu konuda kendisine ''çeki düzen'' vermesi gerektiğini vurguladı.
Şahin, artık açık topluma gidildiğini, çok farklı kanallardan bilginin sürekli dolaştığını, evlere, odalara, çocukların beynine girdiğini, doğru bilgiyi doğru zamanda alacak şekilde medyayı planlamak gerektiğini dile getirdi.
Şahin, şunları kaydetti:
''Bu tür diziler, yayınlar, kadını ikincilleştiren, kadını zayıflatan, aileyi zayıflatan diziler olarak karşımıza çıkıyor. Uzun vadede Türk toplumunun zarar göreceği bir yapıya doğru gidiyor. RTÜK'ün yasakçı zihniyete fırsat vermeden ama medya okuryazarlığı dediğimiz şey, yani elindeki kumandayı iyi kullanarak, 'bu diziyi seyrediyorum ama bu dizinin benim ailemdeki yansıması ne olacak, benim çocuklarımı nasıl etkileyecek' diyen ebeveynlerin bilincinin yükseltilmesi lazım. Çocuklarımızın doğru bilgiyi kendine ileride hayatını kolaylaştıracak, hayatını mutlu kılacak bilgiyi yönetmesini sağlayacak şekilde toplum olarak seferberlik ilan etmemiz ve topyekun bunun mücadelesini vermemiz gerekiyor.
(SEÇ-MRT-ARD)10.06.2011 14:42:07