AK Parti'nin seçim beyannamesinde 'ademi merkeziyetçilik' vurgusu

AK Parti'nin seçim beyannamesi, Başbakan ve AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu tarafından açıklandı. 350 sayfalık 100 maddeli beyannamede, getirileceği vadedilen başkanlık sisteminin en önemli özelliklerinden birinin de 'ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin gu¨çlendirildiği' bir sistem olarak tanımlanması dikkat çekti. 'Yönetim Modeli ve Başkanlık Sistemi' başlığı adı altında verilen kısmı Davutoğlu bizzat kaleme aldığını söylemiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da okuduğunu açıklamıştı.

Buna göre beyannamede cumhurbaşkanı ile başbakanın siyasal sistem içindeki yetki ve görev paylaşımının yeni bir düzenlemeyi zorunlu kıldığı savunularak, son sekiz yıl boyunca, AK Parti'nin 'siyasi vizyonunun öngördu¨ğu¨ birlikte çalışma ahlakı ve millete hizmet şuuru sayesinde' cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında uyumlu bir çalışma sağlandığı belirtiliyor. Bununla birlikte mevcut sistemin, cumhurbaşkanı ve başbakanın farklı siyasi geleneklerden gelmeleri durumunda, kriz u¨retme potansiyelini taşımaya devam ettiği kaydediliyor. Bu yüzden muhtemel yönetim sorunlarının başkanlık sistemiyle aşılacağı belirtilen beyannamede yeni sistem şu ifadelerle anlatılıyor:

"Milletimizin teveccu¨hu¨yle hazırlayacağımız özgu¨rlu¨kçu¨ ve insan odaklı yeni Anayasa ile seçimlerin istikrar u¨retebildiği, yasama ve yu¨ru¨tmenin mu¨stakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngöru¨ldu¨ğu¨, toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin gu¨çlendirildiği, karar alma su¨reçlerinin hızlandığı, her tu¨rlu¨ vesayetin engellendiği yeni bir siyasal sistem."

AK Parti'nin seçim beyannamesinde 'Yönetim Modeli ve Başkanlık Sistemi' başlığı ile yer alan kısım şu şekilde: "Yeni anayasa ile Tu¨rkiye'nin katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan ve etkili işleyen bir hu¨ku¨met modeline kavuşmasını elzem göru¨yoruz. Yeni Anayasa çalışmaları, Tu¨rkiye'nin 2023 ve sonrasına yönelik kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak etkin ve sağlıklı bir yönetim modeli arayışını da içerecektir.

1960 askeri darbesi sonrasında, bu¨rokrasinin siyaset u¨zerinde vesayet kurmasını kurumsallaştırmak u¨zere kurgulanan mevcut sistem, parlamenter sistem olarak takdim edilse de, parlamenter sistemin asgari demokratik gereklerini karşılamaktan uzaktır.

Bu sistem, siyasetin sorun çözme kapasitesini zaafa uğratarak Tu¨rkiye'yi on yıllarca koalisyon hu¨ku¨metlerine mahkum etmiş, zayıf ve istikrarsız yönetimlere mecbur kılmış, pek çok köklu¨ siyasi ve ekonomik sorunun derinleşmesine yol açmıştır.

Parlamenter sistemin normatif ilkelerine aykırı olarak mevcut sistem, Cumhurbaşkanlığı makamına, vesayetçi aktörler adına hu¨ku¨meti denetleme misyonu biçmiş, Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki ilişkiyi etkin ve eşgu¨du¨mlu¨ bir yönetime imkan sağlayacak hukuki ve kurumsal dayanaklardan yoksun bırakmıştır.

Hu¨ku¨metlerimiz döneminde, hayata geçirilen demokratik reformlar, vesayete karşı mu¨cadelede elde edilen kazanımlar ve Meclis'te sağlanan gu¨çlu¨ temsil sayesinde, mevcut sistemin zaafları dönemsel olarak aşılarak istikrarlı ve etkin bir yönetim imkanı yakalanmıştır.

2007 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkarılan anayasal kriz sonrasında öncu¨lu¨k ettiğimiz anayasal du¨zenlemelerle, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi sağlanarak, cumhurbaşkanlığı makamı vesayetçi misyondan arındırılmıştır.

Ancak doğrudan halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı ile başbakanın siyasal sistem içindeki yetki ve görev paylaşımı, yeni bir du¨zenlemeyi zorunlu kılmaktadır. Son sekiz yıl boyunca, AK Parti siyasi vizyonunun öngördu¨ğu¨ birlikte çalışma ahlakı ve millete hizmet şuuru sayesinde, cumhurbaşkanları ile başbakanlar arasında uyumlu bir çalışma sağlanarak, mevcut sistemin kriz u¨retme potansiyeli kontrol altında tutulmuş ve eski dönemlerde rastlanan siyasi veya ekonomik krizlerin yaşanmasına izin verilmemiştir.

Ancak mevcut sistem, cumhurbaşkanı ve başbakanın farklı siyasi geleneklerden gelmeleri durumunda, kriz u¨retme potansiyelini taşımaya devam etmektedir.

AK Parti olarak, mevcut sistemin siyasi tarihimizdeki vesayetçi kurgusunu da göz önu¨nde bulundurarak, cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin oluşturduğu bu yeni durumun yol açabileceği muhtemel yönetim sorunlarının başkanlık sistemiyle aşılacağına inanıyoruz.

Nitekim uzunca bir su¨redir, savunduğumuz başkanlık sistemini, 2011 yılında kurulan TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na partimizin önerisi olarak da sunmuş bulunuyoruz.

Muhalefet partileri ise cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesinin parlamenter sistemin işleyişinde yol açabileceği muhtemel sıkıntıları çözmeye yönelik pozitif bir katkı sunup, ilkesel ve yapıcı bir tartışma yu¨ru¨tmek yerine, meseleyi kişiler u¨zerinden tartışmayı tercih etmiştir.

Bu tutum, siyasetin ve kamuoyunun, etkin ve demokratik bir siyasal sistemi hayata geçirme arayışını olumsuz etkilemiştir. Ayrıca başkanlık sistemi ile ilgili olarak yapılan tartışmalarda, gu¨çlu¨ ekonomiye sahip bir çok demokratik u¨lkenin bu modelle yönetiliyor olduğu gerçeği gözlerden kaçırılmaya çalışılmaktadır. Bu çerçevede, tartışmayı kişiselleştirmeden, siyasal geleneğimizdeki tecru¨belerden de yararlanarak, yeni Tu¨rkiye vizyonumuza uygun bir sistem arayışını su¨rdu¨rmek ve çözu¨m bulmak zorundayız.

Hu¨ku¨met modellerinin tartışılacağı zemin kuşkusuz demokratik bir anayasal zemin olacaktır. AK Parti olarak, demokratik bir perspektifle yapılandırıldığında, parlamenter sistemle başkanlık sistemi arasında demokrasiye uyum açısından bir fark bulunmadığı kanaatindeyiz. Nitekim her iki sistemin de olumlu örneklerine rastlanabileceği gibi olumsuz örneklerine de rastlanabilir.

Ancak bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan Yeni Tu¨rkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz. Milletimizin teveccu¨hu¨yle hazırlayacağımız özgu¨rlu¨kçu¨ ve insan odaklı yeni Anayasa ile seçimlerin istikrar u¨retebildiği, yasama ve yu¨ru¨tmenin mu¨stakil olarak etkin olduğu, demokratik denge ve kontrol mekanizmalarının öngöru¨ldu¨ğu¨, toplumsal farklılıkların siyasal temsilinin sağlandığı, ademi merkeziyetçi bir idare sisteminin gu¨çlendirildiği, karar alma su¨reçlerinin hızlandığı, her tu¨rlu¨ vesayetin engellendiği yeni bir siyasal sisteme geçebiliriz. Bu çerçevede öngördu¨ğu¨mu¨z başkanlık sistemi, Tu¨rkiye'nin AK Parti iktidarında geçirdiği demokratik dönu¨şu¨mu¨ nihai sonucuna erdirerek, 2023 ve sonrasına yönelik kalkınma hedeflerine ulaşmasını kolaylaştıracak bir çerçeveye sahip olacaktır.

Bu unsurlarıyla başkanlık sisteminin, Tu¨rkiye'nin siyasal tecru¨besine ve gelecek vizyonuna daha uygun olduğuna inanıyoruz." CİHAN
15 Nisan 2015 16:22
DİĞER HABERLER