Akademisyen Vahap Coşkun: Erdoğan'ın hal ve tavırlarında bir doz aşımı var

Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, Recep Tayyip Erdoğan'ın diğer cumhurbaşkanlarına göre siyasi süreçlere daha fazla müdahil olduğunu ifade ederek; "Bu durum anlaşılabilir. Ama hiçbir cumhurbaşkanının Erdoğan gibi davranmadığını da teslim etmek gerek. Bir doz aşımı var, Erdoğan'ın hal ve tavırlarında." dedi.

Coşkun, haber portalı serbestiyet.com için kaleme aldığı yazıda doz aşımını şu örneklere dayandırdı:

"Eski cumhurbaşkanlarının bir siyasal tutum ve tarafları vardı ama onlar bir siyasi parti lideri gibi de hareket etmiyorlardı. Erdoğan ise AKP'nin genel başkanlığından hiç inmemiş, şu an o koltukta bir başkası oturmuyormuş gibi. Başbakan Davutoğlu'na paralel ve hatta onunkinden çok daha fazla ses getiren bir seçim kampanyası sürdürüyor, Erdoğan. Kaç milletvekili istediğini söylüyor, muhalefet liderlerini doğrudan hedef alıyor, gazetecilere laf yetiştiriyor, diğer partilerin adaylarına dair değerlendirmelerde bulunuyor, hükümet adına konuşup izlenecek politikaların çerçevesini çiziyor. Doğal olarak muhalefet partileri Erdoğan'ı bu yönden eleştiriye tabi tutuyorlar. Erdoğan eleştirilere, herhangi bir parti isimi zikretmediğini ve her partiye eşit mesafede durduğunu belirterek cevap veriyor. Kendisinin milletin tarafında yer aldığını, hizmetleri anlatmanın görevi olduğunu, toplu açılışlar vesilesiyle törenlere katıldığını ve halka hitap ettiğini söylüyor."

Toplu açılışların Erdoğan'ın seçim mitingi için kılıf olduğunu belirten Coşkun, şöyle devam etti:

"Her partiye eşit mesafede olmak söylemini ise her konuşmasıyla bizatihi Cumhurbaşkanı'nın kendisi çürütüyor. Mesela alın Şanlıurfa konuşmasını; 'biz diğerleri gibi, ana muhalefetin başındaki zat gibi, -cek –cak demiyoruz. Dağları aşarak hizmet veriyoruz. bana 4 yıl verin işsizliği bitireceğim' diyor. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Onlar tehdit eder, biz hizmet ederiz. 7 Haziran'da tehditlere değil, hizmete oy vereceksiniz değil mi? Biz dağları, ovaları aşarak, dağları delerek Şanlıurfa'yı suya kavuşturuyoruz. Birileri ise maalesef Van'da musluklardan kan damlatıyor. İşte bölücü terör örgütünün arkasında olduğu belediye bu, parti bu. İşte ülkeyi bunlar böldü. Bunlar bu ülkeyi ayrımcılığa tabi tuttu. Kürt dediler, Arap dediler. Meydanlara çıkıyorlar 'Biz bölücü değiliz' diyorlar. Ne bölücü değilsin? Bölücünün ta kendisisin.'

Görüldüğü üzere Cumhurbaşkanı oyun kime oy verilip kime verilmeyeceğini adıyla sanıyla belirliyor. Muhalefeti yermede, hükümeti övmede hiçbir sınır tanımıyor. Bu ve benzeri minval üzerine onlarca konuşma yapıyor. Durum bu iken yapılanların Cumhurbaşkanının görevi ve rutin işleri olduğunu söylemek, milletin zekâsıyla dalga geçmek olur."
Peki, Cumhurbaşkanının AKP namına sahada dolaşmasına karşı ne yapılabilir? CHP, MHP ve HDP, Cumhurbaşkanın seçime dönük çalışmalarının durdurulması için 22 defa YSK'ya başvurdu. Bu başvurular, sorunun bilinir kılınmasını ve gündem taşınmasını sağladı. Ancak hukuken başka bir netice elde etme imkânı yoktu. Nitekim YSK da 'Cumhurbaşkanı'nın faaliyetlerini denetleme yetkisi olmadığı' gerekçesiyle bu başvuruları reddetti."

İnsan Hakları: Liberal Bir Tahlil' ve 'Ulus-Devletin Dönüşümü ve Meşruluk Sorunu' başlıklı kitaplarının yazarı, 'Toplumsal Barışın İnşası: Sivil Anayasa Arayışı' başlıklı kitabın editörü Vahap Coşkun, bu ortamda mücadelenin siyasi alanda verilebileceğini vurguladı. Muhalefete de Cumhurbaşkanı'nın talep ve argümanlarına karşı kendi talep ve argümanlarınızı koyun; halkı kendi görüşlerinizin doğruluğuna ikna etmeye çalışın." tavsiyesinde bulundu.

CİHAN
30 Mayıs 2015 13:59
DİĞER HABERLER