"Akademisyenlere karşı girişilen baskıcı, otoriter, faşizan tutumu kınıyoruz"

Türkiye Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Hüseyin Demirdizen, imzaladıkları bildiri sebebiyle Kocaeli'nde akademisyenlerin gözaltına alınmasına ilişkin "Bir yandan devletin himayesine girmiş bir çete şefinin 'Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız' diye açıkça tehdit eden sözlerine ancak şikayet üzerine işlem başlatılabilmesini, diğer taraftan düşüncelerinden ve kalemlerinden başka hiçbir silahları olmayan hocalara karşı girişilen bu baskıcı, otoriter, faşizan tutumu kınıyoruz." dedi.

KESK, DİSK, TTB ve TMMOB yetkilileri, 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin bildirisine imza attığı için gözaltına alındıktan adliyede serbest bırakılan Kocaeli Üniversitesi'nde görevli akademisyenler ziyaret etti. Ziyaretin ardından akademisyenler ve yetkililer, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde ortak basın açıklaması yaptı. Ortak açıklamayı okuyan, Türkiye Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Hüseyin Demirdizen, gözaltılara tepki gösterdi.

"GÖZALTILAR KABUL EDİLEMEZ"

Demirdizen, Türkiye'nin gündemi akademisyenlerin 'Katliamlara son verilsin, barış istiyoruz' çağrısına kilitlendiğini kaydetti. TTB Merkez Konsey Üyesi Hüseyin Demirdizen, sözlerini şöyle sürdürdü: "İçeride savaş, dışarıda savaş konseptinin bir ürünü olan bu saldırıların, uyguladığı yanlış politikalarla birinci dereceden sorumlusu olan siyasal iktidar, pişkin bir biçimde bazı akademisyenlerin çıkışlarını tartışmaya, onları görüşleri nedeniyle linç ettirmeye, mafyacı çete şeflerine hedef göstermeye çalıştı. Bu ülkede katliam çağrıları yapanlar, soykırım çağrıları yapanlar, kanda duş alma sevdalıları, fikirlerini özgürce ifade ederken, vicdani bir sorumluluğu yüklenerek, kendi bakış açılarından bölgede yaşananlara toplumun dikkatini çekmeye çalışan insanları hedef göstermek düpedüz faşizmin bayraktarlığıdır. Bu saldırı ve tehditler ülkenin geleceğine yönelmiş akli dengesini yitirmiş bir algının ürünüdür. Bir ülkenin aydınları sorgulamaz, eleştirmez ve özgürce fikirlerini ifade etmezse, o ülke kendi mezarını kazmaya başlar. Bu nedenle içeriği ne olursa olsun toplumsal bir soruna dikkat çeken bir metne imza attıkları için evlerinden gözaltına alınan, tehditlere maruz kalan, üniversitelerde odalarının önüne çarpılar konulan akademisyenlere yapılanlar kabul edilemez."

"HİTLER ALMANYASI'NI ARATMIYOR"

Bugün bir algının esiri olanların yarın üniversitelerin ve bilimin nasıl bir uçuruma sürüklenmeye çalışıldığını göremeyeceğini kaydeden Demirdizen, "Bugün imza atan öğretim elemanlarının iş güvencesini hedef alan, onların ekmekleriyle oynayacak kadar gözü dönmüş bir iklim aslında üniversiteye, bilime yönelik saldırının yeni bir aşamasıdır. Bu saldırı, aslında tüm öğretim elemanlarına yönelik bir tehdittir. İmzacıların pek çoğunu yaptıkları çalışmalarla, bu ülkenin emekçilerine ve demokrasi ve mücadelesine yaptıkları katkılarla da tanıyoruz. Bir yandan devletin himayesine girmiş bir çete şefinin 'Oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız' diye açıkça tehdit eden sözlerine ancak şikayet üzerine işlem başlatılabilmesini, diğer taraftan düşüncelerinden ve kalemlerinden başka hiçbir silahları olmayan hocalara karşı girişilen bu baskıcı, otoriter, faşizan tutumu kınıyoruz. Bu topraklar yeteri kadar kana doydu. Kan deryasında boğuluyoruz. Bugüne kadar kardeş kanı akmasın, analar ağlamasın, Saray'ın savaşında yoksul çocuklar ölmesin, bebekler öldürülmesin diye her fırsatta ve ortamda yaptığımız barış çağrılarını bir kez daha tekrarlıyoruz. 'Savaşa ve baskı politikalarına hayır. Savaşa karşı barışı savunacağız.' Evrensel normlarda ifade özgürlüğü haklarını kullanan akademisyenlere yönelik soruşturmaların derhal son bulmasını talep ediyoruz. Hitler Almanyası'nı aratmayan böyle bir rezalete karşı tüm kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz." diye konuştu.

AKADEMİSYENLER, 'İMZAMIZIN ARKASINDAYIZ' DEMİŞTİ

Geçen cuma günü, 'Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi'nin bildirisine imza attığı için gözaltına alındıktan sonra adliyeye sevk edilen Kocaeli Üniversitesi'nde görevli 19 akademisyen serbest bırakılmıştı. Akademisyenler adına ortak açıklamayı, kendisi de gözaltına alınan isimler arasında bulunan Kocaeli Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu yapmıştı. "Korkuyla bizleri susturmak mümkün değil" diyen Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, "Bizler devletimizden barış içerisinde yaşama hakkını, bu toplumsal hakkı talep ettik. Talep etmeye de devam edeceğiz. Ta ki bu sağlanana kadar. Biz imzalarımızın, sözümüzün arkasındayız." demişti. Hamzaoğlu, gözaltına alınan isimlerin hırsızlık, yolsuzluk yapmadığını belirterek, şunları kaydetmişti: "Bizler Kocaeli Üniversitesi'nde büyük bir bölümü eğitim, bir kısmı sağlık alanında görev yapıyoruz. Binlerce öğrenci yetiştirdik. Bu ülkeye pek çok meslek grubundan insan kazandırmış öğretim elemanlarıyız. Hastalarımızın tedavisiyle, sağlığının korunmasıyla ilgili olduk bu zamana kadar. Doğal olarak da bu yurtta, bu ülkede insanlar nasıl yaşıyor, hepimizin bu özelliği üzerinden sorumluluğudur. Hiçbirimizin kaçak hasta bakıyor diye bugüne kadar bir soruşturması çıkmamıştır. Bu grup içerisinde hiçbirimizin herhangi bir hırsızlığa, yolsuzluğa adı karışmamıştır. Hakkında bu anlamda bir söz duyamazsınız. Bizler bu özelliklerimizle varız. O bakımdan korkuyla bizleri susturmak mümkün değildir. Bizler devletimizden barış içerisinde yaşama hakkını, bu toplumsal hakkı talep ettik. Talep etmeye de devam edeceğiz. Ta ki bu sağlanana kadar. Biz imzalarımızın, sözümüzün arkasındayız."

CİHAN
21 Ocak 2016 14:16
DİĞER HABERLER