Gazeteci Nuray Mert İndependent Türkçe'de 'AK Parti'nin kötü sonu' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
AKP'nin son dönemdeki siyasi tutumlarını 'AKP'nin sonunun gelmesi' olarak değerlendiren Mert, demokrasi dışı eylemlere başvurduğunu söyledi.
AKP'nin sıradan bir parti olmadığını dile getiren Mert, ülkenin kaderini kendi kaderlerine bağlayan adım atıldığını ifade ederek böylesi durumların ihtilal dönemlerinde olabileceğini belirtti.
Konuya ilişkin yazısında Mert, "Sıradan demokratik partiler bu şekilde iktidara kilitlenemez, ülkenin geleceğini kendi gelecekleri ile özdeşleştirmez, kendi dışındakileri, hain, düşman ilan edemez. Böylesi, ancak ihtilal sonrası kurulan tek parti rejimlerinde olur, öylesi rejimlerde de, hak, özgürlük, hukuk diye bir şey olmaz." dedi.
'AKP TEK PARTİ DEVLETİ OLARAK HAREKET EDİYOR'
AKP'nin 'tek parti devleti' olarak devam ettiğini söyleyen gazeteci Mert, AKP döneminde devletin rejiminin değiştiğini ifade etti.
Devlet idaresinde yeni bir rejim ortaya çıktığını belirten Mert, AKP'nin eski rejimin unsurlarıyla hareket ettiğini söyledi.
AKP'nin rejim değişikliği yaptığını söyleyen Mert, şu ifadelere yer verdi:
"AK Parti, demokratik sistem içinde bir parti olarak kurulup iktidar oldu, ama sonra işler değişti, en sonunda bir nevi rejim değişikliği gerçekleştirdi, yoluna fiili olarak tek parti devleti olarak devam etmeye başladı. Zaten bütün sorun da bu noktada ortaya çıkıyor, yeni rejim mantığı ile hareket ediliyor, ama ortada açıktan açığa bir ihtilal olmadığı için, eski rejimin unsurları tümüyle ortadan kaldırılamıyor."
'AKP MACERASININ SONU GELDİ'
Gazeteci Mert, konuya ilişkin yazısında AKP'nin 'güçlünün haklı olduğu' bir düzen kurduğunu söylerken inşa ettiğidüzenin sonunun geldiğini iddia etti. Mert bu çerçevede, AKP destekçi bir kısım medya ve çevrenin son YSK kararıyla rahatsızlıklarını dile getirildiğini de belirtti.
Mert, rahatsızlığın nedenini ise 'geminin su alması' olarak değerlendirdi.
Konuya dair yazısında dikkat çeken ifadeler kullanan Mert, "Yoksa en neme lazımcılar, en etliye sütlüye karışmayanlar, en kar-zarar hesapçıları, hatta utanma bilmez destekçileri bile, önce birer birer ve son YSK kararından sonra toplu halde yan çizmeye başlamazdı. İşin acısı, bu tayfanın bu noktaya gelmesinin nedeninin sonunda vicdanlarının sesine kulak vermeleri değil, geminin su almaya başlaması" olarak değerlendirdi.