TBMM 15 Temmuz Araştırma Komisyonu, ‘darbe girişimini aydınlatmama komisyonu’na dönüştü.
Muhalefet partili üyelerin ısrarına rağmen Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı dinlemeyen komisyon, bir skandal karara daha imza attı. Önceki gün CHP’li üyeler, darbenin liderleri arasında olduğu iddia edilen eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç, eski Genelkurmay Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli ve Meclis’i bombalayan pilotların dinlenmesini talep etti. Ancak ilginç bir şekilde önerge, AKP’li üyelerin oylarıyla reddedildi. İktidara mensup milletvekillerinin tamamı bu yönde tavır alıyorsa bunun bir parti kararı olduğu ve emrin Beyefendi’den geldiğini anlamak için kahin olmaya gerek yok.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli’nin kardeşi Tümgeneral Mehmet Dişli ile ilgili ‘içerden’ bugüne kadar hiç bir fotoğraf ve bilginin sızmaması hep şüphe ile karşılanıyordu. Bu kararla birlikte soru işaretleri daha da artacağa benziyor. Dişli, darbe girişimini AKP lehine organize etmekle itham ediliyor.
15 TEMMUZ İÇİN KİMLERİN DİNLENMESİ GEREKİRSE ONLAR DİNLENMİYOR
“15 Temmuz gecesinin aydınlatılması için kimlerin dinlenmesi gerekir?” diye herhangi birine sorulsa Hakan Fidan, Hulusi Akar, kuvvet komutanları, darbeyi MİT’e ihbar eden Binbaşı H.A., Tümgeneral Mehmet Dişli, Mehmet Partigöç ve Meclis’i bombalayan pilotların adını verir. Fakat 1.5 aydır çalışma yürüten komisyon, bu isimlerden hiç birini dinleme gereği duymadı. Onun yerine darbe gecesiyle ilgisi olmayan, bir takım değerlendirme ve yorumlardan öte bir şey söylemeyen kişilerle kamuoyunu oyaladı.
“BU KORKU NEDEN?”
Komisyonun CHP’li üyesi Aytun Çıray, oylamanın ardından şahsi twitter hesabından, “Bu korku neden?” diye sordu. Bir başka komisyon üyesi CHP’li Sezgin Tanrıkulu, “AKP darbe gerçeklerinin açığa çıkmasını istemiyor;
Darbeci tutuklu askerlerle (Mehmet Dişli vd.) görüşülmesi önergemiz AKP tarafından red edildi. Tuhaf ama gerçek; Darbe Araştırma Komisyonu ilgisiz bir çok kişiyi dinledi, ama darbe yapanlara soru sorup TBMM adına kanaat oluşturamayacak.” diye yazdı. Bir başka CHP’li
Mehmet Bekaroğlu Bekaroğlu da “TBMM Darbe Araştırma Komisyonu’nda darbeci generallerin dinlenmesi AKP’li vekillerin oyları ile reddedildi. Ne tuhaf değil mi?” sorusunu yöneltti.
Aytun Çıray, önceki gün Komisyon’un dinlediği Jandarma Eski İstihbarat Başkanı Emekli Tümgeneral İbrahim Aydın’a, “15 Temmuz gecesi aydınlansın diye ‘yüzde yüz burada gelip konuşmaları lazım’ diyebileceğiniz üç isim söyleyebilir misiniz?” diye sormuştu. Önce
derin bir sessizlik olmuş, sonra İbrahim Aydın, “Biraz önce saydığınız kişileri (Hulusi Akar, Hakan Fidan) dinlemek gerekir. Bir itham var. Kendileri cevap vermeleri lazım.” diye yanıtlamıştı.
ERDOĞDU, “BİR GİZLİ EL ENGELLİYOR” DEMİŞTİ
Komisyonun CHP’li üyelerinden Aykut Erdoğdu, 24 Ekim’de Birgün’e verdiği röportajda, “Sanki gizli bir el komisyonun çalışmasını engelliyor gibi hissediyorum” demişti. O gizli elin kim olduğunu kimse merak etmemişti, çünkü herkes biliyordu. Erdoğdu aynı röportajda, darbede AKP’nin parmağı olduğunu ima eden çarpıcı açıklamalar yapmıştı: “AKP’nin darbe gerçekleriyle ilgili korkuları ve açığa çıkmasından çok korktukları gerçekler var. O geceyi açıklayamıyorlar. MİT Müsteşarını, Genelkurmay Başkanını, Adil Öksüz’ü, enişteyi açıklayamıyorlar. Bu karanlık darbe girişimi daha karanlık bir karşı darbe yarattı. Eğitim politikasından dış politikaya kadar temel politikalar darbe bahanesiyle dönüştürülüyor. Bu sebeple ilk ve öncelikli görevimiz darbe girişimiyle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak. CHP olarak çağrılacak isimleri bu gerekçeyle seçtik. ‘O gece neler yaşandı? Bir pazarlık oldu mu? Darbe önceden biliniyor muydu?’ gibi birçok makul soru hala cevapsız.”
“GERÇEKLER ORTAYA ÇIKMASIN DİYE BÜYÜK BİR MÜCADELE VAR”
Aykut Erdoğdu 21 Kasım’da Cumhuriyet’e verdiği röportajda da benzer görüşler dile getirerek, “15 Temmuz karanlık bir darbe girişimidir. Cumhurbaşkanı’nın o gece panikle yaptığı açıklamalarla bu karanlık yön açığa çıktı. (…) İlerleyen saatlerde bilgisayar oyunu gibi, darbecilerin bir anda açığa çıktığı ve 3 saat içinde bastırıldığını görüyoruz. Ve OHAL’le on binlerce insanın tutuklandığını biliyoruz. Bunu açığa çıkaracak birinci derecede Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıdır. İkincisi MİT Müsteşarı ve yöneticileridir. Üçüncüsü tutuklu darbeci generallerdir. Bütün bunların darbe komisyonuna çağrılıp gerçekleri söylemeleri sağlanmadığı sürece, bu darbe girişimi karanlık bir darbe girişimi olarak kalacaktır. Darbeden sonra yapılan karşı darbeye bakıldığında da iktidar için bu darbeyi çağırdığı veya bildiği hatta engellemediği konusunda şüpheler artarak devam edecektir. Şu anda AKP yönetimi komisyon aracılığıyla bu gerçekleri saklamaktadır. Gerçekler de şu anda çıkmasın diye büyük bir mücadele var.”
“DEVLET İÇİNDEKİ İSTİHBARATÇILAR VE ASKERLER KULLANILDI”
Ülkücü camianın önemli kalemlerinden Yeniçağ yazarı Arslan Bulut da 22 Kasım’da diken.com.tr ye verdiği röportajda, “AKP darbe girişiminden haberdardı” iddiasına şöyle açıklık getiriyordu: “Bunu ben söylemiyorum, veriler ortaya koyuyor. Şu an OHAL ve KHK’ların getirdiği siyasi hakimiyeti sağlayabilmek ve başkanlık sistemine geçebilmek için. Bu yolda da devlet mekanizması içindeki tüm asker ve istihbaratçıları kullandılar. 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’nin dönüşümü için bir başlangıç noktası oldu. Rejim değişikliğini hayata geçirmek gayesinde olanlar, değil 240, 240 bin kişinin ölmesini bile umursamazdı.”
AMAÇ GERÇEĞE ULAŞMAK DEĞİL, ALGI ÜRETMEK
Aslında sorular çok basit. Kendisine darbe yapılan hangi siyasi iktidar, gerçekleri ortaya çıkarmak için canhıraş mücadele etmez? Kimsenin gözünün yaşına bakmadan, darbede rolü olduğundan şüphelenilen herkesi bir bir dinlemez mi? Oysa AKP’nin komisyon taktiği gerçeklerin ortaya çıkarılması üzerine değil, algıların pekişmesi üzerine. O geceyi aydınlatacak yetkililer yerine, cemaatin 40 yıldır devlete sızdığını anlatacak, böylece AKP’nin sorumluluğunu hafifletecek isimler çağrılıyor. Komisyon’un AKP’li üyelerinden Belma Satır, önceki gün AA’ya verdiği mülakatta, Fidan ve Akar’ı neden davet etmediklerine ilişkin skandal bir gerekçe üretti. “Bu iki insan da şu anda ciddi bir mücadele içinde; hem terörle mücadele hem de Suriye’deki savaşla ilgili. Kendilerini kamuoyuna siyasi malzeme yapmanın bir anlamı yok.” dedi. Bizzat komisyon üyesi, 15 Temmuz’u aslında çok da önemli görmediklerini ima etti. Oysa bunun sadece bir darbe girişimi değil, aynı zamanda bir işgal harekatı ve Türkiye’ye diz çöktürme operasyonu olduğunu söylüyorlardı. Öyleyse MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı’nın bundan daha önemli bir işi olabilir mi? Kaldı ki gelip bir kaç saat komisyona bilgi vermeleri halinde Türkiye terörle mücadelesini ya da Suriye’deki savaşı mı kaybedecek? Ayrıca Belma Satır, her iki ismin, asıl komisyona gitmedikleri her bir gün siyasi malzeme konusu olduğunun da mı farkında değil?
AKP bu gidişle, arzusunun hilafına 15 Temmuz’u gerçekten aydınlatacak. Komisyon, AKP-15 Temmuz ilişkisini belgeleyecek bir noktaya doğru ilerliyor.
(TR724.com)