AK Parti’nin kurucularından Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, devletin yolsuzluk ve rüşvet ile iki büyük darbe yediğini belirtti.
Yalçıntaş, “Birincisi, kalkınmada kullanılacak ve büyük projelerde değerlendirilecek
paralar bu şekilde şunun bunun cebine giriyor.
Burada bir kere ekonomik bir darbe yenmiş oluyor. İkinci olarak da bunu gören bunu bilen, bundan paylanan bir zümre ortaya çıkıyor. Böylece devlet ahlâkî bir darbe de yiyor.” dedi.
Yeni Asya gazetesinden Murat Bağlı’ya konuşan Nevzat Yalçıntaş, yolsuzluk ve rüşvetle ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Röportajdan satırbaşları şöyle:
“…
Bir takım insanlar daha dün, küçük bir iş adamı iken birdenbire büyüyor. Büyük inşaatlar, büyük imkânlar, içerisinde yatları var katları var ve bunlar birkaç sene içinde aniden büyüyorlar. Bu gibi durumların olması milleti hep şüpheye düşürür. Hem de helâl kazanç yerine haram kazanç vaki olur. İhaleler yapılıyor, elbette ihaleye giren insanlar kâr edecek, etsinler dürüst olduktan sonra devletin ihtiyacı karşılanır. Liman da yapılır, havaalanı da yapılır. Hepsinin dürüst, sağlam bir temele oturması lâzım.
…Rüşvet olayı üçlü sistem içinde işliyor.
Devlet mekanizmasının kontrolünde bu mekanizmadan yararlananların namuslu insanlar olması yetmez, istihdam ettiğin insanların da dürüst, namuslu, vicdanlı insanlar olması lâzım. Bu üçlü sistemde, iş adamı, devlet ve siyasetçi var. Bugün devleti yürüten siyasetçiler, işte bu üçlü arasında aracı oluyorlar. Ödeyen devletin memuru, rüşvet iş adamıyla devlet memurları arasında cereyan ederken siyaseti elinde bulunduranlar da aracı oluyorlar. Birkaç vak’a son zamanlarda da meydana geldi, daha önce de meydana gelmişti. Hatta bazı bakanlar yüce divana hesap vermek zorunda kalmıştı.
Bizde cumhuriyetin ilk yıllarındaki en önemli rüşvet olayı Gümrük ve Tekel Bakanı olan Suat Ürgüplü zamanında yaşanmıştır. Kendisi bir tahkikat komisyonu kurdu ve istifa etti. Tahkikatın neticesinde ise görevli birkaç küçük memur suçlu bulundu…
‘HARAMIN BİNASI OLMAZ’…Ülkeyi idare edenler yeter ki bu konularda hassas olsunlar. Haramın binası olmaz. Devlet ilerleyemez, kaynaklarını israf eder. İktisatçı olarak şunu söyleyebilirim:
Devlet, rüşvet ve yolsuzluk ile iki büyük darbe yiyor. Birincisi, kalkınmada kullanılacak ve büyük projelerde değerlendirilecek paralar bu şekilde şunun bunun cebine giriyor. Burada bir kere ekonomik bir darbe yenmiş oluyor. İkinci olarak da bunu gören bunu bilen, bundan paylanan bir zümre ortaya çıkıyor. Böylece devlet ahlâkî bir darbe de yiyor. Ahlâka indirilen darbe her şeyden daha kötüdür.
Kimsenin başına dürüstlük jandarması koyamazsınız. “Çalıyor, ama yapıyor” anlayışı var bir de. Ona kadar inenler var. “Benim partim almayacak” demiyor da, “çalıyor, ama bir şeyler yapıyor” deniyor. Maalesef bir kesimde var bu. Ahlâk, Allah korkusundan ve inançlardan gelir, sağlam inançlar Allah korkusuna ve sağlam bir itikada dayanır.”BABASININ BAŞINDAN GEÇEN RÜŞVET HADİSESİNevzat Yalçıntaş, Ankara’da ticaretle uğraşan babasının başından geçen ibretlik rüşvet hadisesini ise şöyle anlattı: “Bu olay genel bir durum olduğu için hatırlarda tutulup bilinmesi gereken bir olay. Ben o sıralarda lise talebesiyim, babam da Ankaralı bir toptancı. O zamanda bu işi yapan birkaç yer var bunlardan biri de Koçzadeler. Devlet ihalelerine giren de birkaç firma. Ben de o zamanlar babama ısrar ediyorum, ihaleye girmesi noktasında kendisi girmek istememesine rağmen. Sonuçta benim gayretlerimle giriyoruz. Bir bakanlığın yağ alım ihalesini kazanıyoruz. İhaleyi kazandığımız bir devlet memuru tarafından bizzat bize iletiliyor. Bizimle bir anlaşma yapılacağını bildiriyor. Açıklamalarının ardından ‘Yüzde kaç olacak benim komisyonum. Piyasada bunun bir oranı var yüzde 8, yüzde 10…’ diyor. Ben şaşırdım. “Biz ihaleyi bütün hesapları yapıp en düşük fiyatı vererek kazandık. Çok az bir kârımız var sizde yüzde 10 gibi bir komisyon istiyorsunuz. Mümkün değil dedim. Biz böyle ticarete alışkın değiliz” dedim. ‘Hadi biraz indir’ dedi o zaman. Böyle bir pazarlığa girdik. Yüzde yarım bile olsa bu tamamen devletin kasasından çıkacak, fazla parayı paylaşmak demektir. Bu tamamen devlete karşı yapılan bir suistimaldir. O arada ben Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Ahmet Hamdi Aksekili, Muavini kadılar meclisinden eski bir hâkim olan Lütfi Lostar ve Asım Köksal’dan birkaç arkadaşla beraber dersler alıyoruz. Fıkıh okuyoruz, tefsir okuyoruz, biliyoruz rüşvetin ne olduğunu, bu tekliften sonra da kıpkırmızı oldum ve o anda babamın niye ihalelere girmediğini anladım. Adama karşılık olarak “Bu rüşvettir” şeklinde de bir hamlığı da göstermedim, yaşı başını almış bir zat. Bu teklifini kabul edemeyeceğimizi bildirdik. O da, ‘O zaman ikinci sıradaki firmaya gideceğim’ dedi.
‘Zarar etmezsiniz’ deyip de bir de yol gösterdi.
“A değil B kalite yağdan verirsin. Onu teslim alan bizleriz. Parayı ödeyecek olan da bizleriz” dedi. Böyle bir ibretlik bir hadise yaşamıştık…”
PROF. DR. NEVZAT YALÇINTAŞ KİMDİR? AK Parti’nin kurucularından olan Nevzat Yalçıntaş, 1933 yılında Ankara’da doğdu. İstanbul Yüksek Ticaret ve İktisat Okulu’nu 1954’de bitirdikten sonra Fransa Caen Üniversitesi Hukuk ve İktisadî İlimler Fakültesi’nde Doktorasını, İngiltere’de Londra Üniversitesi London School of Ekonomics and Social Sciens’de de Doçentlik çalışmasını tamamladı. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nde İktisat Uzmanı olarak ilk defa devlet görevine başlayan Yalçıntaş, Devlet Planlama Teşkilâtı’nda çeşitli daire başkanlıkları ve TRT Genel Müdürlüğü görevlerinde bulundu. Türkiye’yi dünyanın birçok ülkesinde çeşitli milletler arası kuruluşlarında temsil eden Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, İslâm Kalkınma Bankası Araştırma ve Eğitim Enstitüsü Kurucu Başkanlığı, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilâtı parlamentosunda Başkan Yardımcılığı görevini yürüttü. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde 39 yıl öğretim üyeliği yapan Yalçıntaş, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ünde İktisat Fakültesi’nde hocalığını yaptı.
(CİHAN)