Erdoğan, Türkiye’de yolsuzluk, hukuksuzluk ve insafsızlık adına “Bu kadarını da yapamaz” denilen her ne varsa, fazlasıyla yaptı.
SAMANYOLUHABER.COM - ANALİZ
Erdoğan, Türkiye’de yolsuzluk, hukuksuzluk ve insafsızlık adına “Bu kadarını da yapamaz” denilen her ne varsa, fazlasıyla yaptı. Kötülüğün nirvanasına ulaştı. Milyonlarca insanı da peşinden sürükledi. 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonları sürecinde “Çalıyor ama çalışıyor” sloganı ile destek veren kitleler, zaman içinde “Çalıyor ama kazanıyor” derekesine savruldu.
Maalesef kendilerini “dindar muhafazakar” olarak tanımlayan, cami cemaatinden de eksik olmayan bir çok insan, “Kazansın da nasıl kazanırsa kazansın” noktasında şimdi. “Kazanma” uğruna ne ilke kaldı ne de ahlak. Erdoğan ellerindeki “yaşama gayemiz” dedikleri ahlak ve maneviyatı alıp yerine iktidar nimetlerini bıraktı, onlar da bu alışverişe razı oldu.
AKP’li kitleler, önce kazanmayı, sonra da kazanımlarını kaybetmemeyi temel paradigma olarak kabul edip, Erdoğan’ın bal tuzağına düştü. Neydi o kazanılacak şey ve “kazanım”lar? Elbette saltanat ve iktidar! “İktidarı nasıl kazanırsan kazan ama mutlaka kazan! İktidarı kaybetmemek için de ilke, ahlak ve kaide tanımadan ne yapman gerekiyorsa yap.”
AKP’li kitleler, Hayrettin Karaman’ın Erdoğan’ın ayaklarının altına paspas yaptığı “Zaruretler memnu (yasak) olan şeyleri mubah kılar” kaidesine dayanarak, Erdoğan’ın peşine takıldı, destek verdi. Oysa ki, Rabbimizin Maide Suresi 44’ncü ayette buyurduğu “O halde ey hakimler, insanlardan korkmayın, benden korkun. yetlerimi az bir menfaat karşılığında satmayın” hükmünü hassasiyetle düşünmeleri gerekmez miydi?
Zerre kadar dahi olsa yaptığımız ve destek olduğumuz iyiliğin ve de kötülüğün karşılığını mutlaka göreceğiz. Bir kısmı dünya hayatımızda; ancak asıl faslı ise ebedi hayatta vuku bulacak. Bediüzzaman Hazretleri’nin On Yedinci Söz’de “Eyvah, aldandık! Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik” şeklinde ifade ettiği üzere, maalesef ahirette vereceğimiz hesabı çok düşünmüyoruz.
Lakin ya dünya hayatımızda vereceğimiz hesap? Onu da dikkate almıyoruz!
Erdoğan’ın zulümlerine, hukuksuzluklarına ve yolsuzluklarına “Çalıyor ama kazanıyor” diyerek göz yuman ve destek olan insanlar, çok yakın bir gelecekte önlerine konacak faturayı neden önemsemiyor? Türkiye’yi cehenneme çeviren son 10 yılda yaşanmış tüm hukuksuzluklar ve insafsızlıklar bir bir listelenip tüm dünyaya ifşa edildiğinde ne cevap verecekler?
Erdoğan’ın zulümlerine alenen ve zımnen destek olanlara bir kaç soru yönelteyim:
“Erdoğan, eline çakı dahi almamış yüzbinlerce insanı, fakir öğrencileri okuttu, burs verdi, kermes düzenledi diye, yaşlı, çocuk, hasta, hamile demeden cezaevlerine doldurdu, destek oldunuz. Mallarına el koydu, destek oldunuz. İşkencelerden geçirtip öldürdü, destek oldunuz. Neden?” diye sorulduğunda vereceğiniz cevabınız var mı?
Evet, Allahualem ve inşallah, Hizmet gönüllüleri kin ve intikam hisleri içinde değiller ve olmayacaklar. Ancak en azından vicdanınız soracak bu soruları size? Vicdanınıza ne cevap vereceksiniz?
Erdoğan, HDP’li yüzden fazla belediye başkanı görevden alıp belediyelere kayyım atadı, çöktü. HDP’li onlarca milletvekilini gözaltına aldırıp tutuklattı, cezaevlerine gönderdi. Bir gün iktidarı ele alacak olanlar, sizin seçtiğiniz belediye başkanlarını ve milletvekillerini tutuklayıp hapse atarsa ve belediyelere çökerse, onlara itiraz edebilecek cesaretiniz ve de yüzünüz olacak mı? “Milli irade” diyebilecek misiniz yeni iktidar sahiplerine?
Bakın, geçen hafta sırf cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine rakip olmasın diye, yargıyı alet ederek Ekrem İmamoğlu’na hapis ve siyaset yasağı cezası verdirdi Erdoğan. Çıkıp neden itiraz etmiyorsunuz? “Reis tam bir siyaset dehası. Ne yapıp yapıp seçimi alacak” diye köşelerinizde oturup keyifle kasılacağınıza, “Yeter artık. Ben bu haksızlığa alet olmayacağım” demeniz gerekmez miydi?
Erdoğan, İnan Kıraç, Devlet Bahçeli, Mehmet Ağar ve Doğu Perinçek’in şahsında Ergenekon’la ittifak yapıp başta dindar insanlar olmak üzere, derin devlete biat etmeyen her kim varsa, üzerlerinden silindir gibi geçerken, “Ayıptır, günahtır, zulümdür” diyerek Erdoğan’ın karşısına dikilmeniz icap etmez miydi?
İktidar bir leviathandır, ejderhadır. Kimsenin elinde ilanihaye kalmaz. Sizin elinizde de kalmayacak. Sizden sonra iktidarı ele alacak olanlar, sizin onlara, muhaliflerinize yaptıklarınızı yapmaya kalkarsa, onlara ne diyeceksiniz? Nasıl karşı koyacaksınız? Haktan, hukuktan, adaletten, insaftan, merhametten dem vurmaya yüzünüz olacak mı?
Siz Erdoğan’ın zulümlerine destek olarak, neye “Evet” dediğinizi biliyor musunuz?