Ekonomik krizin en fazla etkilediği ve durma noktasına gelen inşaat sektörü ile ilgili AKP hükümetinin bir kurtarma planı üzerinde çalıştığı biliniyor.
Habertürk Gazetesi yazarı Abdurrahman Yıldırım da bu konuya dikkat çektiği yazısında, kur artışının yol açtığı yüksek enflasyon ve beraberinde faiz artışının en çok vurduğu sektörün gayrimenkul sektörü olduğuna işaret etti.
Yıldırım, devletin kurtarma planına dair, "Satışa hazır konutlar devlete devredilecek" görüşünü dillendirdi.
Gayrimenkulun, halkın en büyük yatırımı olduğunu ve bu yatırımın geleceğinin döviz kurunun seyrine bağlı olduğuna değinen Yıldırım, bu sektörün faize karşı aşırı hassas olduğunu ifade etti.
"Sonuçta kredi faizleri artınca, nakit kral haline gelince, dövizin ve faizin getirisi yükselince, gayrimenkule ilgi azaldı. Konut satışları ve fiyatları düştü. Fiyat düşüşlerinin devamının beklenmesi potansiyel alıcıların harekete geçmesini önlüyor" yorumunu yapan Yıldırım, yazısını şöyle sürdürdü:
"Gayrimenkul sektörünün arz tarafında da sorunlar var. Bir kere fiyatlamaların geçmişte dolar bazında yapılması başlı başına bir sorun. Bundan sonra tablonun artık düzeltilmesi lazım. Doların ucuz olduğu dönemdeki kazançlar artık yok ki, dolarla konut alınsın. Burada de ulusal paraya dönülmesi artık bir zorunluluk.
Ancak sektör de şu anda arz fazlası ile kilitli. 1 milyon civarında fazla konut bulunduğu ve bir bu kadarının inşa aşamasında olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin iyi yıllarında yapılan birinci el konut satışları 550 bin dolayında. Yani elimizde en azından 3-4 yıllık stok bulunuyor."
Sektördeki kilitlenmenin çözülmesi için satışa hazır konutların devlete devredilmesinin gündemde olduğuna değinen Yıldırım, "Bunun için envanter yani ne kadar konut fazlası olduğu çalışması başladı. Geliştirilen formül ise başta konut fiyatının belirlenmesine ve sonra bundan ne kadarının konut sahibine ne kadarının alacaklı bankaya devredilmesine dayanıyor" diye yazdıktan sonra süreci şöyle detaylandırdı:
"Fiyat ekspertiz raporuna göre ve satıcı tarafın uzlaşısına göre belirlenecek. Paranın yüzde 30'u satıcıya veya muteahhite, yüzde 70’i alacaklı bankaya gidecek.
Bu işin şu veya bu şekilde yapılması, konut stokunun tasfiye edilmesi çok önemli. Adaletli olup olmaması da önemli ama daha acil olanı stok sorunun bir an önce çözülmesi.
Arz fazlası konutlar kamulaştırıldıktan ve tek elde toplandıktan sonra, sorunun yönetilmesi ve çözülmesi daha kolaylaşıyor. Teminat gösterilmesi, menkul kıymetleştirilerek likidite sağlanması, zaman içinde satılarak eritilmesi mümkün hale geliyor.
Böylece konut sektörünün kilitli halde kalması, diğer yan sektörleri de kilitlemesi ve daha da önemlisi bankaların batık kredilerinin artması önlenebilecek. Hem inşaat sektöründe yaygın iflaslar hem de bankacılık sisteminin yara almasından kaçınılmış olacak."