CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Meclis'teki bütçe görüşmelerinde parti grubu adına konuşma yaparken, AKP'li İmran Kılıç, özgürlüklerin nasıl ihlal edildiğini itiraf edercesine, "Kapımızda hürriyet dilenin, kapımızda hürriyet dilenin" diye bağırdı.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Meclis'teki bütçe görüşmelerinde parti grubu adına konuşma yaparken, AKP'li İmran Kılıç, özgürlüklerin nasıl ihlal edildiğini itiraf edercesine, "Kapımızda hürriyet dilenin, kapımızda hürriyet dilenin" diye bağırdı.
CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Meclis'teki bütçe görüşmelerinde parti grubu adına konuşma yaparken, sık sık AKP milletvekillerinin sataşmalarına maruz kaldı.
Musa Çam, Başkanlık sistemini eleştirdiği konuşmasında AKP Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıç, akıllara durgunluk verecek bir sataşmada bulundu.
Çam'ın "Kendisini ülkenin tek sahibi, tek akıllısı, tek vatanseveri, tek lideri gören ve hepinize “Ben sizin efendinizim, hepinizin yerine en doğrusunu ben düşünürüm, bu durumu yasal bir statüye kavuşturun.” diyen bir şahsa..." sözleri üzerine AKP'li İmran Kılıç, özgürlüklerin nasıl ihlal edildiğini itiraf edercesine, "Kapımızda hürriyet dilenin, kapımızda hürriyet dilenin" diye bağırdı.
O anlar Meclis tutanaklarına şöyle yansıdı:
Musa Çam: "...Hepimiz biliyoruz ki bu bir sistem tartışması değil, bütün dünya, bütün insanlık, kediler, kuşlar, ağaçlar, bütün canlılar artık biliyor ki yapılmak istenenin, bu ülkenin tek bir vatandaşının yaşam standardının yükselmesiyle, var olan sorunların çözümüyle zerre kadar yakından ve uzaktan ilgisi yok. Kendinden başka -partili yol arkadaşları, yıllarca beraber yürüdüğü eski yol arkadaşları dâhil- kimsenin görüşüne, düşüncesine, aklına zerre kadar itibar etmeyen, tek doğrunun kendi doğrusu olduğunu düşünen bir adamın hırsı, arzusu, isteği yerine getirilsin diye bir çaba ve gayret var. Eğer derdiniz gerçekten sistem değişikliği olsaydı “Başkanlık olmuyorsa bari partili cumhurbaşkanlığı olsun.” der miydiniz? Kendisini ülkenin tek sahibi, tek akıllısı, tek vatanseveri, tek lideri gören ve hepinize “Ben sizin efendinizim, hepinizin yerine en doğrusunu ben düşünürüm, bu durumu yasal bir statüye kavuşturun.” diyen bir şahsa…
ÖMER ÜNAL (Konya) – Şahıs değil o, Cumhurbaşkanı.
MUSA ÇAM (Devamla) – …“Zaten bizim aklımız yok, bizim fikrimiz yok, bizim onurumuz yok, haysiyetimiz de yok; tek başına bizi yönet, bütün yetki, bütün güç de sende olsun.” demekten başka hiçbir şey değil. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) – Hiç yakışmıyor, hiç yakışmıyor!
ÖMER ÜNAL (Konya) – Milletin oyuyla seçilmiş o, Cumhurbaşkanımız.
BAŞKAN – Lütfen müdahale etmeyelim efendim.
MUSA ÇAM (Devamla) – Bu olsa olsa kölelerin, efendilerinin yetkilerini kendilerine nasıl davranıp davranmayacaklarını, ne yiyip ne yemeyeceklerini, nasıl yaşayıp nasıl yaşamayacaklarını tartışmalarına benziyor.
MEHMET METİNER (İstanbul) – Frene bas, frene, frene!
MUSA ÇAM (Devamla) – Kölelerin bu tartışmaları efendilerinin nezdinde ne kadar anlamsızsa, ne kadar değersizse bugün “başkanlık sistemi” diye yapılan tartışmalar da o derece anlamsızdır.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Millete saygı duy, millete.
MUSA ÇAM (Devamla) – O kimse için esas olan tek şey, sahipliğin yasalarla pekiştirilip bir zırha kavuşturulmasıdır. Bunun adı faşizmdir. (CHP sıralarından alkışlar) Köleliği büyük bir heyecanla benimsemeniz, buna entelektüel bir hava katma çabalarınız kendilerine reva görülen kölelikten bu kadar gurur duymalarını hakikaten utanç verici bir durum olarak görüyorum. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
METİN KÜLÜNK (İstanbul) – Hâline bak, sen kendi hâline bak!
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) – Kapımızda hürriyet dilenin, kapımızda hürriyet dilenin.
BAŞKAN – Müdahale etmeyiniz efendim.
MUSA ÇAM (Devamla) – Tekrar edeyim…
BAŞKAN – Sayın Hatip… Bir dakika Sayın Çam…"
İşte, CHP Milletvekili Musa Çam'ın 16 Aralık 2016 tarihinde yaptığı konuşmanın tam metni:
"TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada iktidarın terör politikalarıyla teröre çanak tuttuğunu savunan CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, “Bu ülkeyi terör örgütleri değil 14 yıldır siz yönetiyorsunuz. Ölen her insanda sizin suçunuz var” dedi.
Meclis Genel Kurulunda 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın oylandığı son oturumda Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz alan İzmir Milletvekili Musa Çam, terör konusunda hükümeti ağır sözlerle eleştirdi. 10 Aralıkta İstanbul Beşiktaş'ta hain bir saldırıda hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek sözlerine başlayan Çam, ülkenin büyük bir felakete sürüklenirken iktidarın sadece en ağdalı sözlerle veya bağıra çağıra terörü kınayarak vicdanını rahatlatma ve işin içerisinden çıkmaya çalıştığını söyledi.
‘TERÖRİSTLER UZAYDAN GELMİYOR!’
40 yıldır kınamanın, tehdidin işe yaramadığının görüldüğünü belirten Çam, “Bu ülkeyi terör örgütleri değil, on dört yıldır mutlak iktidar olarak siz yönetiyorsunuz. Yaşanan her felakette, ölen her insanda sizin sorumluluğunuz ve sizin suçunuz vardır. Siz ülkeyi iyi yönetemiyorsunuz. Sorunu çözmeyi değil, sorunun kendisiyle kavga etmeyi tercih ediyorsunuz çünkü akılla hareket etmiyorsunuz; siyasi bir düşünceyle hareket ediyorsunuz. Teröristler uzaydan gelmiyor, terör örgütlerine katılanlar da bu ülkenin gencecik çocukları. Bu çocukların bu örgütlerin saflarına katılmalarının önüne geçecek en küçük bir politikanız, en küçük bir çabanız da yok. Üstelik kaba kuvvete dayalı, akıldan yoksun politikalarla çocukları örgütlerin safına daha fazla itiyorsunuz” diyerek iktidarı eleştirdi.
‘ÇÖZÜM; DEMOKRASİ, EŞİTLİK, EKONOMİK PAYLAŞIMDA’
Böyle sorunların tek bir çözümü olduğunu hatırlatan Çam, “Çözüm, daha fazla demokrasi, daha fazla eşitlik, daha sağlıklı eğitim ve eşitlikçi ekonomik paylaşımdır. Özgürlüğünü kısıtladığın, iyi eğitim vermediğin, iş imkânı sunmadığın, üstüne bir de onurunu incittiğin insana "Senin hayatın çok kötü ama başkasının iyi olan hayatına saygılı ol" demek "Ben bu sorunu çözmek istemiyorum" demekten başka hiçbir şey değildir” dedi. Çam, meseleye duygu değil akıl çerçevesinde bakıldığında "Özgürlükleri, demokrasiyi, eşitliği sağlayalım" diyenlerin değil, "OHAL'i daha şiddetli uygulayalım. Kimseye göz açtırmayalım. Baskıyı artıralım, asalım, keselim" diyenlerin terörün ekmeğine yağ sürdüklerinin anlaşılacağını ifade etti.
‘TERÖR BİTERSE ŞEHİT OLAMAYIZ, OYLAR AZALIR DİYE Mİ KORKUYORSUNUZ’
Söylemlerin de giderek teröre daha fazla hizmet eder hale getirildiğini sözlerini ekleyen Çam, şunları dile getirdi: “Hukukun dışına çıkmayın, insanların adalet duygusuna zarar vermeyin ki başka yollara tevessül etmesinler" diyenler değil, hukuku devre dışı bırakıp kaba kuvvetle sorunu çözeceğini sananlar terörün değirmenine su taşıyorlar. Buna rağmen, aynı yöntemi sürdürmek ve farklı sonuçlar beklemekse eğer kötü niyetten değilse bir cehalet örneğidir. ‘Şehit olun, şehit olalım. Ne mutlu şehitlere. Yaşasın şehitlik’ demek teröristi yaşatmak, terörün devamını teşvik etmektir. ‘Terörü durduralım, insanımız ölmesin, çocuklarımız yaşasın’ demiyorsunuz. ‘Terör biterse şehit olamayız. Oyları konsolide edemeyiz’ diye mi korkuyorsunuz? Derdiniz nedir?”
‘TEK ADAMIN HIRSI TÜRKİYE’NİN TÜM SORUNLARININ ÜSTÜNDE’
Son bir buçuk yılda 33 saldırıda 446 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan CHP’li Çam, başkanlık sisteminin her şeyden daha önemli hale getirilme çabalarını da eleştirdi. Çam, “Bu Parlamentonun hemen acilen Türkiye'de kırk yıldır devam eden bu terörü sonlandıracak birtakım önlemleri ve birtakım tedbirleri alması gerekirken sanki Türkiye'nin bütün sorunları, dertleri bitmiş, bir tek Anayasa değişikliği, başkanlık ve rejim değişikliği kalmış. Hepimiz biliyoruz ki bu bir sistem tartışması değil! Bütün dünya artık biliyor ki yapılmak istenenin, bu ülkenin tek bir vatandaşının yaşam standardının yükselmesiyle, sorunların çözümüyle zerre kadar ilgisi yok. Tek doğrunun kendi doğrusu olduğunu düşünen bir adamın hırsı, arzusu, isteği yerine getirilsin diye bir çaba ve gayret var” diye konuştu.
‘80 MİLYON 400 MİLYAR DOLAR BORÇ, BAŞBAKAN SERVET BIRAKIYOR!’
17-25 Aralığın yıl dönümüne de atıfta bulunan Çam, “Bundan üç yıl önce bakanların kutularda, yatak odalarındaki para sayma makinelerini ve dolar kasalarını unutmadık... Dönemin Başbakanının oğluyla konuştuğu telefon konuşmalarını, milyonları... O yüzden halkın önünde hesap verilmesi gerekiyor. Başbakan Yıldırım biraz önceki konuşmasında dedi ki; ‘Torunlarımıza sorun bırakmadık.’ Bizler, 80 milyon insan çocuklarımıza 400 milyar dolar borç bırakıyoruz ama Sayın Başbakan ve çocukları ve torunları çok şanslı, o bir servet bırakıyor” ifadelerini kullandı."
Değerli milletvekilleri, örnek bir toplantı yapıyoruz.