Ankara'daki saldırıların ardından HDP Eş Genel başkanı Selahattin Demirtaş'a taziyelerini bildiren 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, AKP'lilerin hedefi olmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Gül'ün taziye için Demirtaş'ı aramasını ‘şark kurnazlığı' olarak yorumladı.
Ankara'daki bombalı terör saldırısından sonra 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı arayıp taziyelerini bildirmişti. Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanımız'ın kendi takdirleri. Ama şunu ifade etmek isterim, Burada taziye evi kim? Sadece HDP'ye taziye dilemek, orada hayatını kaybeden bütün vatandaşları HDP ile özdeşleştirmek anlamına gelir. Büyük bir acı yaşadık. Türkiye'nin en büyük taziye evi Başbakanlık ofisidir." demişti.
ABDULLAH GÜL CEVAP VERMİŞTİ
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün ofisinden, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na ‘tüm milletimize başsağlığı dilemiştir" şeklinde cevap verilmişti.
ERDOĞAN'IN ESKİ DANIŞMANI: ŞARK KURNAZI
Abdullah Gül ile Ahmet Davutoğlu arasındaki ‘taziye' polemiğine, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uzun yıllar metin yazarlığını ve danışmanlığını yapan AKP'li Aydın Ünal da katıldı. AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, iktidara yakın A Haber canlı yayınında Gül'ü “şark kurnazı” olmakla suçladı.
İşte Aydın Ünal'ın, iktidar yandaşı kanaldaki canlı yayında, isim vermeden Gül'e ait demeçleri hatırlatarak, 11. Cumhurbaşkanı için kullandığı ifadeler:
“Biz kurucu genel başkanımız sayın cumhurbaşkanımızdan böyle gördük. Her zaman sert olduk, sert olacağız. Biz dik durmaya devam edeceğiz. ‘Bakın ben uzlaşmacıyım, her yeri kucaklarım' gibi mesajlar vermenin hiç bir anlamı yok. Bu mesajlar, mesajı verenleri ilkesiz, haddinden fazla yumuşak ve duygusuz gösterir.
Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi, bertaraf olmayan bitaraf olur. AKP içinde de böyle küçük bir kitle var. Ama Allah'tan küçük. AKP tabanı da bunlardan rahatsız. AKP kurucusu olup seçimlerde ortalıkta görünmeyenler var. Bunlar şark kurnazlığı, kimse de yemiyor. AKP kitlesi de bunu yemiyor.
Gezi'de de yapıldı aynısı. ‘Onlar genç çocuklar, anlamaya çalışalım' diyenler oldu.O zaman da haddinden fazla yumuşak açıklamalar oldu. Bu rahatsız edici bir duruş. Gezi'den itibaren ‘onlar kötü, ben iyiyim' gibi zorlama bir tavır ortaya çıkmaya başladı. Bu çok hoş değil. Bu senaryoya aktör olmak için çabalamanın anlamı yok."