AKP Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, 23 Mart 1960’ta vefat eden üstad Beziüzzaman Said Nursi'yi öveyim derken skandal bir ifade kullandı.
AKP Manisa Milletvekili Doç. Dr. Selçuk Özdağ, 23 Mart 1960’ta aramızdan ayrılan üstad Beziüzzaman Said Nursi’nin 55. Ölüm yıl dönümünde bir mesaj yayınladı.Özdağ, Üstadı övmek istediği yazısında skandal bir ifade kullandı.
Özdağ, Üstad için "1925’ten ölümüne kadar bütün ömrünü hapislerde ve sürgünlerde geçirdi. Bir ucube, acuze gibi dolaştırıldı ve dışlandı." ifadelerini kullandı.
Özdağ; Said-i Nursi’nin Osmanlı’nın son dönem kahramanlarından ve ateş parçası şahsiyetlerinden olduğunu belirterek “Onlar ateş parçası insanlardı. Hayatlarıyla günümüz insanlarına söyleyecekleri çok şeyler vardı. Öncelikle inanmışlıkları ve inançları uğruna rahatlarını hatta hayatlarını pervasızca millet ve din uğruna verebilecek kişilerdi. Said-i Nursi de diğer son dönem Osmanlı aydınları ve kahramanları gibi Devlet-i Aliyye-i Osmaniye’yi ayakta tutabilmek için bütün varlığı ile uğraştı ama tarihin akışını değiştiremediler.
Şayet bu neslin idealizmi ve gücü Osmanlı’yı kurtarmaya yetseydi; Osmanlının son dönem aydınları, askerleri ve bürokratları birden fazlasını omuzlarlardı. Onlar, Çanakkale’de, Galiçya’da, Romanya’da, Medine’de, Kudüs’te, Sakarya’da velhasıl her yerde oldular. Yemen’de öldüler, Sarıkamış’ta dondular, Çanakkale’de direndiler ve cephelerde şehid oldular ama hep dimdik yürüdüler. Onlar bir hilal uğruna batan güneşlerdi, bizim atalarımız, dedelerimizdi. Enver Paşa o neslin bayrak ismiydi ve Türkistan’da şehid oldu. Diğer kahramanlar Galiçya’da, Süveyş’te, Kut’ul Amare’de, Sakarya’da Hakka yürüdüler. Onlar inandıklarına ölümüne inanıyor, bağlandıklarına ölümüne bağlanıyorlardı.” dedi.
Üstad Said-i Nursi’nin Cumhuriyeti kuranlarla yolları ayrıldıktan sonra, kendisini bir başka yoldan milletine hizmete adadığını belirten Özdağ açıklamasını şöyle bitirdi. “ Said-i Nursi siyaset dahil bütün dünyaya bigane kalarak İslam’ın kalesi ve kahramanları dediği Türk milletinin imanını kurtarmak ve sağlamlaştırmak işini üstlendi. 1925’ten ölümüne kadar bütün ömrünü hapislerde ve sürgünlerde geçirdi. Bir ucube, acuze gibi dolaştırıldı ve dışlandı. Ama onu hiçbir güç veya kişi eğip bükemedi. Hizmetinden bir adım geri attıramadı. Kendini, kendinden bir şeyler vererek bir davaya adanmışları ve dolayısıyla Bediüzzaman Said-i Nursi’yi rahmetle ve minnetle anıyorum.”