AKP'nin Türkiye'yi getirdiği nokta!

Türkiye’de 2002-2019 yılları arasında 5 bin 806 kişi geçim sıkıntısı nedeniyle yaşamına son verdi. 2020 yılında yaşamını sosyal yardımlarla sürdürmeye çalışan hane sayısı tam 8 milyona ulaştı.
AKP Hükumetleri döneminde halkın en büyük sorunu yoksulluk oldu. Son resmi verilere göre, 8 milyon dolayında hanenin sosyal yardımlar ile yaşamını sürdürmeye çalıştığı Türkiye’de, 2002-2019 yılları arasında geçim sıkıntısı nedeniyle 5 bin 806 kişi yaşamına son verdi.

Birgün gazetesinden Mustafa M. Bildircin’in haberine göre düzenli yardım alan ve yaşamını bu yardımlarla sürdürmeye çalışan hane sayısı 2 milyon 450 bin 80’e ulaştı. Düzenli yardımlardan faydalanan hanelerin yanı sıra 2020 yılında ayrıca 6 milyon 630 bin hane de sosyal yardım aldı. Sosyal yardım alan hane sayısı 2015 yılına göre 2020 yılında, yüzde 119 arttı.

4.5 MİLYON İNSAN GIDA YARDIMI ALDI

Gıda yardımlarının, sosyal yardımlar içindeki yüksek payı da yoksulluğun geldiği noktayı gözler önüne serdi. AKP iktidarının 18’inci yılı olan 2020 yılında, 4 milyon 414 bin 724 kişi, karnını gıda yardımı ile doyurdu. Yurttaşlar, en temel ihtiyaçları arasında bulunan barınma ihtiyacını karşılamakta dahi güçlük yaşadı. 2020 yılında 1 milyon 805 bin 521 hane, kömür yardımı ile ısındı.

Yoksulluğun acı sonucu olarak binlerce aile, çocuğuna bakamaz duruma geldi. Ailesi ekonomik yoksunluk içinde olan ve özel kreş-gündüz bakımevlerinden ücretsiz yararlandırılan çocuk sayısındaki dramatik artış da bu veriyi destekler nitelikte kaydedildi. Buna göre, 0-14 yaş grubunda bulunan ve 2015 yılında ücretsiz bakım hizmetinden çocuk sayısı bin 831 iken bu sayı 2020 yılında 61 bine fırladı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, “Ekonomik gücü yeterli olmadığı için” ücretsiz bakım hizmetinden yararlanan çocuk sayısını 2015 yılı raporunda ayrıca belirtirken bu veriyi 2020 yılı raporunda kullanmadı.

220 BİN ÇOCUK!

Ailesinin ekonomik yoksunluğu nedeniyle kurum bakımına alınma riski olan çocuk sayısı da resmi verilere 220 bin olarak geçirildi. Bakımı ailesi yanında sağlanamayan 7 bin 864 çocuk, koruyucu aileye verildi.

Sokakta, “Ailesine destek olmak için” çalışan ya da zorla çalıştırılan çocuk sayısı da yoksulluğun çocuklara doğrudan etkisini yüzlere çarptı. Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü nedeniyle 2017 yılında başlatılan çalışmalar kapsamında 30 Aralık 2020 tarihine kadar 23 bin 4 çocuğun sokakta çalıştırıldığı belirlendi. Yalnızca 2020 yılında yapılan denetimler, Covid-19 salgınına rağmen 4 bin 488 çocuğun sokakta çalıştırıldığını belgeledi.

YOKSULLUK RİSKİ YÜZDE 40’A DAYANDI

Avrupa İstatistik Ofisi’nin, “Yoksulluk Riski” çalışması da Türkiye ekonomisine adeta ışık tuttu. 2018 yılı verileri doğrultusunda hazırladığı raporu açıklayan ofis, Türkiye’deki toplam yoksulluk riskini yüzde 39,8 olarak açıkladı. Türkiye, Almanya, Fransa, Macaristan, Yunanistan ve Portekiz ile birlikte yer aldığı 10 ülkelik listenin en yüksek yoksulluk riski bulunan ülkesi olarak öne çıktı.

Ekonomik sorunlar ile baş edemeyen ve umudunu yitiren çok sayıda insan çareyi sosyal medyada aradı. Binlerce insan, içinde bulunduğu zor durumu sosyal medya aracılığı ile paylaşarak yardım istedi. Çareyi Twitter ve Facebook gibi platformlarda arayan yurttaşlar arasında çocuğunun karnını doyuramadığını söyleyen de yıllardır iş bulamadığını belirten de yoksulluk nedeniyle ailesinin dağıldığını ifade edenler de oldu.

YOKSULLUĞU YÖNETME POLİTİKASI

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Serdal Bahçe, 2020 yılında 6 milyona ulaşan sosyal yardım alan hane alan sayısındaki çarpıcı artışı değerlendirdi. Bahçe, dünyada ve özellikle Türkiye’de uygulanan ekonomik programın kaçınılmaz bir sonucu olarak derinlikli, sosyal ve ekonomik etkisi büyüyen yoksullaşma ile karşı karşıya olunduğunu söyledi. Yoksullaşmanın geçici bir durum değil, Türkiye kapitalizminin içinden geçtiği dönemin en tipik semptomlarından biri olduğunu ifade eden Serdar Bahçe, şöyle devam etti: “Yoksulluğu sosyal yardımlarla yok etmek mümkün değil. Sosyal yardım süreci aynı zamanda, yedek iş gücü ordusunu besleyen bir süreç. ‘İnsanları biyolojik ve fiziksel olarak ayakta tutmak lazım’ düşüncesinin bir sonucu. Bu yardımların en büyük amaçlarından birisi bu. Dolayısıyla sorunu çözmek değil, yoksulluğu yönetme hikâyesi bu.”

Sosyal yardım alan hane sayısı olan 6 milyon sayısını, “Bütçeye muazzam bir yük” olarak değerlendiren Öğretim Üyesi Serdar Bahçe, “Sosyal yardım politikasının bir sınırı vardır ve bu sayıyı sonsuza kadar artıramazsınız. Hanede ortalama kişi sayısının 3,35 olduğunu düşünürsek 20 milyon kişi sosyal yardım alıyor. Bu sürdürülebilir değil” diye konuştu.

1.6 MİLYARDAN 69.5 MİLYARA…

Devletin sosyal yardım giderlerindeki yıllara göre değişim de yardıma muhtaç kişi sayısındaki artışı destekledi. Buna göre, kamunun 2002 yılında 1,6 milyar TL olan sosyal yardım gideri, 2020 yılında 69,5 milyar TL’ye sıçradı. 2021 yılı için öngörülen sosyal yardım harcaması ise 81,2 milyar TL olarak gerçekleşti. 2021 yılı merkezi yönetim bütçesinin, “Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Yardımlaşma” kalemi altında 38 milyar TL yazıldı.
15 Nisan 2021 11:25
DİĞER HABERLER