AKP'ye kötü haber: Mega projelere ucuz kaynak artık yok

AKP’nin gözbebeği, büyük ölçekli, kamu-özel sektör işbirliği ile inşa edilen altyapı projeleri olan 'mega projeler' bir zamanlar hem yabancı hem de yerli taahhüt ve mühendislik-inşaat şirketleri için altın fırsat olarak görülüyordu.
Son günlerde ise mega-projelerde kaçış yaşanıyor. Kolin, İGA ortaklığından çıkmak istiyor. Osmangazi Köprüsü'nün satışı gündemde. Japonya ise Türkiye'de nükleer enerji santrali kurma projesinden vazgeçmeye hazırlanıyor.

Asya Altyapı Yatırım Bankası'nın (AIIB) raporuna göre, kamu-özel ortaklığıyla 2030'a kadar 135 milyar dolarlık proje hedefliyor ancak TL'deki değer kaybı ve faiz artışları düşünüldüğünde inşaat faaliyetlerinin kısa vadede zayıflaması bekleniyor.

AIIB, Türkiye faaliyetlerine ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, “Asya’da Altyapı Finansmanı 2019” raporu paylaşıldı.

Dünya Gazetesi’nden Muhammed Kafadar’ın haberine göre bu yıl ilk kez 40’dan fazla uzmanın katılımıyla hazırlanan rapor, Bangladeş, Çin, Hindistan, Endonezya, Pakistan, Filipinler, Rusya ve Türkiye piyasalarında altyapı projelerinin finansmanını inceliyor.

Rapor, söz konusu sekiz ülke için, finansmanı gerçekleşen işlemlerin toplam değerinin 2017 yılında 2016’ya kıyasla azaldığını ve büyük olasılıkla 2018’de de küçük bir düşüş kaydedeceğini ortaya koyuyor.

Türkiye’de ise, 2015 yılında zirve yapan altyapı işlem faaliyeti, 2016 yılında belirgin bir düşüş gösterdikten sonra 2017 ve 2018 yıllarında yeniden toparlanarak diğer bölge ülkelerinden farklılaştı.

“Devletler makroekonomik istikrar ile büyüyen ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yüksek altyapı yatırımları arasında tercih yapmak zorunda” tespitine yer verilen raporda, altyapı finansman maliyetlerinde artış beklendiği kaydedildi. Türkiye özelinde para birimindeki değer kaybının altyapı projelerine olumsuz etkisine dikkat çekildi.

Türkiye’nin son 15 yılda demiryolları, karayolları, tüneller, köprüler ve havaalanları için yaklaşık 100 milyar dolar harcadığı, önümüzdeki beş yılda buna ek olarak 325 milyar dolar daha harcamayı planladığı kaydedilerek, “Hükümet, altyapısını 2030 yılına kadar 135 milyar dolar tutarında kamu-özel ortaklık projeleriyle geliştirmeyi hedeflemektedir, ancak, sektör bazında yüksek risk faktöründen dolayı Türkiye’deki inşaat faaliyetlerinin 2019’da azalması muhtemel görünmektedir” denildi.

Raporda, makroekonomik ortamın, para birimindeki değer kaybının ve faiz oranlarındaki artışın Türkiye’de inşaat sektörünün görünümünü yakın vadede zayıflatacağı belirtilerek, bunun da sektörün halihazırda beklemekte olan enerji ve ulaştırma projelerini gerçekleştirme kabiliyetini etkileyeceği kaydedildi. Ancak, Türkiye’de uzun vadeli altyapı yatırım fırsatlarının sürdüğü belirtilerek, nispeten gelişmiş finans piyasalarının yanı sıra kamu-özel ortaklığı modelinin, zorlu bir ortamda özel sektörün altyapı yatırımlarını sürdürmesine yardımcı olabileceği not edildi.

Raporda ayrıca, uygun maliyetli finansman bulmanın zorlaştığı zorlu ekonomik dönemlerde daha yüksek bir altyapı yatırımı seviyesini sürdürmeye yardımcı olmak için AIIB gibi kalkınma bankalarının önemine vurgu yapıldı.

Raporda yer alan hususlar ve banka faaliyetleri hakkında bilgi veren AIIB Politika ve Stratejiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Joachim von Amsberg, “Projeler anormal derecede düşük faizle finanse edilebilecekken bugün artık bu mümkün değil” dedi ve dev projelerin inanılmaz düşük faizlerle kaynak bulabildiği dönemin sona erdiğini söyledi. Amsberg, böyle bir ortamda üye devletler için en iyisini yapmaya çalıştıklarını belirtti.

Küresel ekonomik büyümedeki yavaşlamaya rağmen yatırım ihtiyacının çok büyük olduğunu anlatan Amsberg, “Dünyada hala 1 milyar insana elektrik ulaşmış değil, Asya’da pek çok bölgede yol yok” diye konuştu. Asya’da trilyonlarca dolarlık altyapı yatırımı ihtiyacı olduğunu vurgulayan Amsberg, ekonominin yavaşlamaya başladığı ve ticaret savaşları gibi risklerin konuşulduğu bir ortamda AIIB’nin önemli bir rol oynayarak borçlanma maliyetlerinin daha da artmasını engelleyebileceğini ifade etti.

Şu ana kadar 13 ülkede toplam 7,5 milyar dolarlık yatırım yaptıklarını dile getiren Joachim von Amsberg, Hindistan ve Endonezya’nın ardından 3’üncü en büyük yatırım pazarlarının Türkiye olduğunu, bu ülkede özellikle doğalgaz ve yenilenebilir enerji projelerine odaklandıklarını ifade etti.

Türkiye’de Tuz Gölü Doğalgaz Depolama Genişletme Projesi’ne 600 milyon dolar ve TSKB Sürdürülebilir Enerji ve Altyapı Kredisi’ne 200 milyon dolar kaynak aktardıklarını belirten Amsberg, teminatı Azerbaycan hükümetinde olan TANAP’ın Türkiye kısmına sağlanan 600 milyon dolar da dahil edildiğinde rakamın 1,4 milyar dolara ulaştığını ve bunun da toplam yatırımların yüzde 20’sine karşılık geldiğini anlattı. Ayrıca, 100 milyon dolarlık TKB Altyapı Kredisi’nin onay aşamasında olduğu bilgisini verdi.

Amsberg, bölgeye bu yıl 4, gelecek yıl ise 5 milyar dolar yatırım öngördüklerini söyledi ve ekledi: “Önümüzdeki dönemde belki yılda 10 milyar dolar yatırım yapabiliriz. Bunun yüzde 15’i yani 1,5 milyar doları Türkiye’ye akar… Bu rakam olasılıklar dahilinde”

Öte yandan, 57 ülkenin katılımıyla kurulan ve bugün 93 üyesi bulunan bankanın toplam sermayesinin 100 milyar dolar olduğunu anlatan Amsberg, bunun 2.7 milyar dolara karşılık gelen yüzde 2,7’lik kısmının Türkiye’den olduğu bilgisini verdi. Türkiye’nin bankanın büyük hissedarları arasında yer aldığını kaydeden Amsberg, ilk 5’te sırasıyla Çin, Hindistan, Rusya, Almanya ve Güney Kore’nin yer aldığı ifade etti.
31 Ocak 2019 08:41
DİĞER HABERLER