Berat Albayrak'ın IMF'ye gitmeden IMF benzeri bir denetim kuruluşuyla anlaşma yapılması nasıl okunmalı?
Ümit Akçay / kriznotlari.blogspot.com
Sayıştay Kalmadı, McKinsey Verelim!
Ekonomik kriz gündeminin tam ortasında yapılan ABD ve Almanya ziyaretleri, geçtiğimiz hafta açıklalanan Yeni Ekonomik Plan (YEP) için dış destek sağlama çabası olarak görülebilir.
Gezinin ilk ayağı tamamlandı. ABD Başkanı D. Trump ile ayaküstü yapılan görüşme ve Pastör Brunson'ın yakında salıverileceği haberleri dışında, pek bir gelişme olmadan New York Seferi'nin tamamlandığını düşünmüştüm, ama Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak beni yanılttı. Meğerse, New York Seferi'nde çok kritik bir gelişme yaşanmış.
Sayıştay Kalmadı, McKinsey Verelim
Albayrak'ın açıklamaları, YEP'in tanıtımı ve detayları ile ilgili. Ancak sonra şu kritik bilgiyi açıklamış:
"Yeni program bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduğu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek"
Bunun anlamı şudur: Türkiye'deki kurumlara ve siyasi iradeye yurt dışındaki güven o kadar düşük ki, ekonomi yönetimi IMF'ye gitmeden bu 'güven krizini' aşmak için ABD'li bir danışmanlık firmasıyla çalışmak zorunda kaldı. Bu sayede, bir IMF anlaşması yapmadan yapmış gibi yapmanın yolu bulunmuş oldu.
Kamuya açık olmayan bilgilerin bir özel firma ile paylaşılması ve daha da önemlisi devletin dönüşümü projesini bu firma üzerinden yürütülmesi için 'yeni bir kozmik odaya girilme' durumu olduğunu söylemek belki iddialı olur. Ancak her halükarda bu anlaşmanın detayları derhal açıklanmalı.
Devlet Krizi Derinleşiyor
Eskiden, kamu reformu ve devletin dönüşümü tartışmasını, Devlet Planlama Teşkilatı'nın hazırladığı (YEP gibi değil, gerçek planlar!) planlarından, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü tartışma metinlerinden, TÜSİAD raporlarından takip ederdik. Belli ki bundan sonra McKinsey raporlarını okuyacağız!
Kamu adında denetim işlevini yapan Sayıştay gibi kurumların ve TBMM'nin işlevsizleştirilmesi ve daha kötüsü bunların yerine henüz bir şey konulamaması, Türkiye'deki devlet krizinin ne boyuta geldiğini gösteriyor.
Konunun açığa kavuşturulması gereken pek çok boyutu var, bunlar ortaya çıktıkça yorumlamaya devam edeceğim.