Alevi dernekleri: Türk-Kürk kardeş değil, tek candır

İzmir'de faaliyet gösteren 18 Alevi derneği, son dönemlerde artan terör olayları ve buna mukabil ırkçılık söylemlerine karşı manifesto gibi bir basın açıklaması yaptı. Dernekler adına konuşan Semah Alevi Bektaşi Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Mehmet Güldiken, Türkiye'nin zor günler yaşadığını, bu dönemlerde devlet büyüklerinin aklıselim davranarak, şiddetin her türlüsüne karşı çıkması gerektiğini anlattı.

'ÜLKEMİZİN AYDINLIK GELECEĞİNİ KARARTMAK İSTEYENLER VAR'

Genel seçimden sonra halkın sandıkta gösterdiği iradenin, pratikte bazı siyasilerce yok sayıldığını söyleyen Güldiken, "Ülkemizin aydınlık geleceğini karartmak isteyenlerce taşeron terör örgütleri devreye sokulmuş, asker, polis ve birçok sivil vatandaşımızın canına kastederek, kanlı yüzünü bir kez daha göstermiştir. 72 millete bir bakan, katliamlara defalarca maruz kalan biz Aleviler, katliamın her türlüsüne, kimden gelirse gelsin karşı olduğumuzu belirtmek isteriz. Rengi, dili, dini, ırkı ne olursa olsun katliamın her türlüsü bizim inancımızda lanetliktir, düşkünlüktür. Yetkililerin süreci iyi yönetememeleri nedeniyle ortaya çıkan bu olumsuz hava, ülkemizde iç savaş koşulu oluşturmaya ve topraklarımızda olağanüstü hallerin ilan edilmesine kadar vardı." dedi.

'BU TOPRAKLARDA NİFAK TOHUMLARININ EKİLMESİNE İZİN VERMEYELİM'

Türk, Kürt, Alevi ayrımı yapılmasının son derece yanlış olduğuna dikkat çeken Güldiken, "Yüzyıllardır içiçe yaşayan, birbirinden kız alıp veren halklar, sıkıştığın zaman çalacak kapındır, üşüdüğünde ayağında patik, sırtında hırka, düğününde kirven veya sağdıcındır. Bizim bizden başka kimimiz var? Türk-Kürt kardeş değil, tek candır. İzin vermeyelim, nifak tohumlarının bu topraklara ekilmesine. Cehaletin karşısında duralım, yanında değil. 'Irkçılığa çağıran bizden değildir.', 'Irkçılık için savaşan bizden değildir.', 'Irkçılık üzere ölen bizden değildir.' diyen bir Peygamber'in yolunu sürenlerin, ırkçılık üzere kan akıtması ne vahimdir. İzmir'de yerleşik, aşağıda imzası bulunan Alevi kurumları olarak, 7 Haziran'dan sonra gelişen olaylardan endişe duymaktayız. 1 Kasım seçimlerine doğru giderken daha fazla üzücü olayların yaşanmaması için buradan devlet organlarının, hükümet yetkililerinin bir an önce barışın dilini yükseltmesi gerektiği kanısındayız. Son günlerde çeşitli siyasi partilerin bürolarına, vatandaşların işyerlerine, sivil toplum kuruluşlarına, basın kuruluşlarına, derneklere, evlere ve Alevi nüfusumuzun yoğun olduğu bölgelere yapılan saldırıların provokatif eylemler olduğunu biliyor, devlet yetkililerini göreve davet ediyoruz." şeklinde konuştu.

'BU SAHNELERİ DAHA ÖNCE DE GÖRDÜK'

Aynı senaryonun bu topraklarda defalarca oynandığını söyleyen Güldiken, "Bizler bu sahneleri Dersim'de, Maraş'ta, Çorum'da, Sivas Madımak'ta, Gazi ve Gezi'de yaşadık. Bu yaşanan süreçte daha fazla canımızın zarar görmemesi için, beraber yaşadığımız bu topraklarda kardeşliğin egemen olması için eşit ve özgür bir yaşam sürebilmemizin tek koşulunun barıştan geçtiğine inanıyoruz. Ülkemizde yeniden barış koşullarının oluşturulması için tüm Alevi toplumunu barış sesini yükseltmeye, dilimizi barıştan yana kurmaya, kısacası barıştan yana olan ne varsa ona sahip çıkmaya çağırıyoruz. Yarınlarda geçmişimizden utanmak istemiyorsak, bugünden savaş ve çatışmanın karşısında yerimizi almalıyız. Bir alternatif daha var, adı barış. Biz diyoruz ki barışa uzanan ellerin üzerinde Hakk'ın eli vardır. Uzatın elinizi barışa ve Hakk'a. Yapması zor, yıkması kolay; yıkanlardan değil, yapanlardan olalım. Başarabiliriz. Daha önce başardık, yine başarırız." diye konuştu. CİHAN
16 Eylül 2015 16:50
DİĞER HABERLER