Mehtap Televizyonunda Cuma akşamı yayınlanan Algılar ve Gerçekler programı, toplumda oluşturulan yanlış algıları düzeltmeye devam ediyor.
Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ö. Faruk Şentürk ve Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, “Diyaloğu neden Hizmet Hareketi yapınca eleştiriliyor da kendileri yapınca fazilet sayılıyor?” sorusunu mercek altına aldı.
“HOCAEFENDİ’NİN YAPTIĞI HER YENİLİK HAMLESİ ÖNCE TEPKİYLE KARŞILANDI, SONRA TAKLİT EDİLDİ”
Mehtap TV’de Algılar ve Gerçekler programında Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Fethullah Gülen Hocaefendinin, İslam’a asırlarca bayraktarlık yapmış olan fakat son yüzyılda sıkıştırılmış, büzüştürülmüş bir milletin, eğitim faaliyetleriyle ufkunu açan bir insan olduğunu söyledi. Ama Hocaefendinin giriştiği her yenilik hamlesinin önce tepkiyle karşılandığını, daha sonra ise taklit edildiğini belirtti. Mesela Hocaefendinin Anadolu evlatlarının yüksek tahsil yapmasını sağlamak için üniversite hazırlık kurslarının açılmasını teşvik ettiğinde bazı dindar bilinen insanların bile karşı çıktığını, ama bir müddet sonra onların da dersane açtıklarını ifade etti. Çapan, Hocaefendinin 80’li yılların başında yabancı dil eğitiminin de verildiği kolejleri teşvik ettiğinde gavurca eğitim mi olur, ne yapıyorsunuz siz, diye karşı çıkıldığını, ama bir müddet sonra aynı insanların kolej açmak için yarıştıklarını belirtti. Hocaefendinin gazete ve televizyon ile de İslam’a hizmet etmeyi teşvik ettiğinde yine tepki aldığını fakat sonra yine taklit edildiğini kaydetti. Yurtdışında okullar açılmaya başlandığında da yine benzer tepkilerin verildiğini, “caminin içindekiler dururken yurtdışına gidilir mi, ne işiniz var oralarda, Türkiye yetmiyor mu size” diye eleştirildiğini, ama aynı insanların sonradan yurtdışında eğitim için kendilerinin de koşturmaya başladığını söyledi.
“HOCAEFENDİ’Yİ “PAPA İLE EL ELE KOL KOLA FOTOĞRAFLARI VAR” DİYE SEÇİM MEYDANLARINDA MİLLETE ŞİKAYET EDEN DEVLET ADAMLARI, BUGÜN AYNI GÖRÜŞMEYİ KENDİLERİ YAPIYOR”
Algılar ve Gerçeklerde Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, diyalog meselesinde de durumun aynı olduğunu, Hocaefendi’nin diyaloğu başlattığında, buna “dinden taviz, vatana ihanet, İslam’a ihanet, Vatikan projesi, küfre girdi” diyenler olduğunu dile getirdi. Hatta çok yakın geçmişte seçim meydanlarında bazı devlet adamlarının “Papa ile el ele kol kola fotoğrafları var bunların” diyerek sanki dine, millete, vatana ihanet edilmiş gibi millete şikayet ettiklerini, ancak bugün aynı görüşmeyi kendilerinin yaptığını belirtti. Hatta Hocaefendinin Papa’ya yazdığı mektubun bile kötü bir şekilde taklit edildiğini, her şeye en başta karşı çıkılıp en ağır hakaretlerin yapıldığını sonra aynı şeylerin zamanı gelince taklit edildiğini ifade etti. Ergün Çapan, bütün bu yaşananlardan sonra “burada Hocaefendinin ve onu sevenlerin suçu ne? Meseleleri erken dönemde kavramak mı, ufuklarının açık olması mı? Dine, imana, insanlığa hizmet etmek için hayatlarını ortaya koymaları mı?” diye sordu. Çapan, karşı çıkanların hepsinin tek kategoride değerlendirilemeyeceğini, bunların bir kısmının ufku yetmediği için, bir kısmının İslam’ı parçacı bir yaklaşımla ele aldığı için, bir kısmının da ciddi bir hazımsızlık ve hasetle “bunu ben yapmalıydım, bu benim işim kardeşim” şeklinde düşünüldüğünü vurguladı
“İNSAF DİNİN YARISIDIR”
Algılar ve Gerçekler’de, Hocaefendinin ,Allah’ın rızasını insanlığa hizmette gören Adanmış Bir Ruh olduğunu, ona güvenen insanların da onun teşvikiyle daha önce hayal bile edilemeyen hizmetleri gerçekleştirdiklerini, bunlardan birinin de diyalog faaliyetleri olduğunu kaydetti. Çapan, kendi ülkemizde bile farklı din ve kültürden insanların bir araya gelemediklerini, aynı ortamda beraber oturup yemek yiyip konuşamadıklarını, bu duvarları Hocaefendinin yıktığını söyledi. Yine bu işi yaparken bazı hocaların karşı çıktığını, bir müddet sonra bu iş tutunca “aslında bu işi ilk ben denemiştim, ben başlatmıştım” diyenlerin de olduğunu belirtti ve “insaf dinin yarısıdır” sözünü hatırlattı.
“DİNLER ARASI DİYALOG OLMAZ, DİN ADAMLARI ARASINDA DİYALOG OLUR” DİYENLERİN MECAZ-I MÜRSEL’DEN HABERLERİ Mİ YOK?
Mehtap TV’de Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ömer F. Şentürk, Diyanet İşleri başkanının 2012 yılında yaptığı bir konuşmasında “Dinler arası diyalog olmaz” ifadelerinin yanlış bir algı oluşturmada nasıl kullanıldığını da gözler önüne serdi. Başkanın ilk cümlesinin “Dinler arası diyalog olmaz” şeklinde olduğunu ancak devamında “Din adamları arasında diyalog olur, din adamları otururlar insanlığın sorunlarını çözmek için diyalog kurabilirler” diye devam ettiğini, fakat pek çok medyanın bu ikinci kısmı atlayarak sadece “Din adamları arasında diyalog olmaz” cümlesini öne çıkardığını, “Diyanet’ten Diyaloğa ve Fethullah Gülen’e reddiye” şeklinde manşetler atıldığını, sanki başka dinden olanlarla diyalog kurmanın İslam’a uygun olmadığı algısının oluşturulmaya çalışıldığını vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan da “Dinler arası diyalog” derken zaten din müntesipleri, din adamları arasında diyaloğun kastedildiğini ve bunun da dilimizde edebiyatımızda mecaz-ı mürsel diye bir sanat olduğunu, mesela sobayı yak dendiğinde orda maksadın sobanın kendisinin olmadığını, içindeki odun-kömürün yakılması olduğunu, evi taşıyoruz derken de, hiç kimsenin duvarlarıyla çatısıyla bir evi taşımayı kastetmediğini, içindeki eşyaları taşımanın anlatıldığını vurguladı.
“HOCAEFENDİ’Yİ PAPA’YA ‘CENAP’ DEMEKLE SUÇLAYANLAR, PAPA’YA ‘KUTSİYET PENAHLARI’ DİYE HİTAP EDİYOR”
Algılar ve Gerçekler’de Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yıllar önce Papa’ya yazdığı mektupta geçen, saygı manası içeren “Cenap” kelimesini o gün eleştiren zihniyetin bu gün kendi yazdıkları mektupta, “Kutsiyet penahları Papa Fransuva!” diye hitapta bulundukları ortaya konuldu. Millî gazetenin manşetten verdiğe habere göre Cumhurbaşkanlığından Papa’ya yazılan mektubun hitap cümlesinde yer alan “Kutsiyet penahları” ifadesininin lugatta “kutsiyetine sığınılan melce, yer” anlamına geldiği açıklandı. Bu ifadeyi kullanmaktan maksadın ne olduğu, yoksa Papa’nın kutsiyetine mi sığınılmak isteniyor? diye soruldu. Programda, Diyaloğa karşı olunmadığı ancak birilerinin yaptığı çarpıtmaların ve yaşadıkları çelişkilerin de anlaşılması ve görülmesi gerektiği belirtildi.