Algılar ve Gerçekler'de siyaset mercek altına alındı

Algılar ve Gerçekler'de siyaset mercek altına alındı
SİYASET İNSANLARI ÜTME, MİLLETİ KANDIRMA SANATI MI? Mehtap Televizyonunda Cuma akşamı yayınlanan Algılar ve Gerçekler programı, toplumda oluşturulan yanlış algıları düzeltmeye devam ediyor.
Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı  Ö. Faruk Şentürk  ve Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan Siyasetin dindeki yerini  irdeledi ve “Siyaset milleti kandırma, ütme sanatı mı? “Onlar siyasetçidir” diyerek yalanlarını ve çirkinliklerini mazur görmek doğru mu? Din siyasetçilere yalan söylemeye cevaz mı veriyor?” gibi soruları mercek altına aldılar. 

“SİYASET DİNİN ASLÎ DEĞİL, TÂLİ BİR MESELESİDİR. İNANÇ, İBADET, AHLÂK, HARAM-HELAL HASSASİYETİNİN OLMADIĞI BİR YERDE MÜSLÜMANCA BİR SİYASETTEN BAHSEDİLEMEZ”

Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, siyasetin bir İslam ’da temel bir inanç manzumesi ya da dinî zaruretlerden birisi olmadığını, siyaset ve yönetimle ilgili hükümlerin de dinî hükümlerin ancak %3-4’ü olduğunu, dinin aslî değil tâli bir meselesi olduğunu söyledi. Dinin aslî meselelerinin inanç –ibadet - ahlâk ve davranış ile ilgili disiplinler olduğunu, siyasetin de bunların üzerinde şekillenen bir şey olduğunu,  bunların olmadığı, inanç ve iman esaslarının, ibadet hayatının, haram –helal hassasiyetinin olmadığı yerde,  müslümanca bir siyasetten bahsedilemeyeceğini belirtti. 

“İSLÂM, YÖNETİMLE İLGİLİ TEMEL ESASLARI ORTAYA KOYAR, FORMATINI, ŞEKLİNİ ZAMANA BIRAKIR”

Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, İslam’ın yönetimle ilgili temel esasları ortaya koyduğunu, bunların açılımını, formatını şeklini zamana bıraktığını söyledi. Mesela Hz. Ebu Bekir’in seçimle işbaşına geldiğini, Hz. Ömer’in Hz. Ebu Bekir’in tayiniyle onun yerine geldiğini, Hz. Osman’ın ise şura ile seçildiğini, her birinin yönetime gelme şeklinin farklı olduğunu ifade etti. Çapan, İslam’ın temel kuralları koyduğunu, açılımını ve şeklini zamana bıraktığını, bunun İslam’ın evrenselliği ile de alakalı olduğunu vurguladı. Diğer taraftan isminin İslam veya Şeriat devleti olmasının onu gerçekten öyle kılmadığını,  böylelerine bakıldığında İslamî prensiplerin uygulanmadığını, görünüşte İslam devleti dendiğini kaydetti. Yönetim şeklinin bazen hilafet, bazen Sultanlık, bazen de Cumhuriyet olduğunu, ama önemli olanın İslam’ın temel prensiplerinin uygulanması olduğunu belirtti.  Bu prensiplerin en başında adaletin geldiğini, sonra ehil insanların işbaşına getirilmesi, emanet, şura ve biat gibi hususların sıralandığını bildirdi.

İlahiyatçı Ömer Faruk Şentürk ise, İslam’ın değişmez bir idari tarz teklif etmediğini, ayrıca idari şekillendirme teşebbüsüne dair bir şeyinin de olmadığını ifade etti. 

“ANA MESELE, ALLAH’LA İRTİBATINI KORUYARAK, AHİRETTE HESAP VERME İNANCIYLA, HARAM – HELAL HASSASİYETİNİ KORUYABİLEN YÖNETİCİLERİN AZ OLMASI”

Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, esas meselesinin siyasete girdiğinde imani, ahlâkî değerlerini koruyacak, yazılımı güçlü Müslüman meselesi olduğunu, insanların çok idealistçe siyasete girdiğini, ya güç zehirlenmesine maruz kaldıklarını ya haram-helal hassasiyetini kaybedip mal toplama sevdasına düştüklerini, veya yakınlarını kayırıp belli yerlere yerleştirmeye kalktıklarını,  ya da alkıştan bir türlü kopamadıklarını vurguladı. Bugün İslam dünyasının ana meselesinin Allah’la irtibatını koruyarak, ahrette hesap verme inancıyla, haram –helal hassasiyetini koruyabilen yöneticinin çok az olması olduğunu söyledi. 

İlahiyatçı Ömer Faruk Şentürk, siyasete girene kadar dindarlığıyla pirim yapmaya çalışan insanların siyaset zeminine geçince orada başka şeylerin öncelikle hayatında yer almaya başladığını, ve dinî, ahlâkî meselelerin artık tâli denebilecek şekilde geri plana itildiğini belirtti.  

HERHANGİ BİR PARTİYE OY VEREN DİNDEN ÇIKMAZ AMA, BİR PARTİNİN ESASLARINI İMAN ESASI GİBİ KABUL EDENLER DİNDEN ÇIKAR. 

Algılar ve Gerçekler’de, herhangi bir partiye oy vermek ya da vermemenin insanı dinden çıkarıp çıkarmayacağı sorusuna da cevap verildi. Programda herhangi bir partiye oy vermenin ya da vermemenin insanı dinden çıkarmayacağı, ancak iman ve inanç esaslarından birini kabul etmeyenlerin ve herhangi bir partinin esaslarını iman esasları gibi kabul eden insanların dinden çıkacağı vurgulandı. 

SİYASETİ, MİLLETİ KANDIRMA SANATI GİBİ GÖRENLER KABİRDE BAZI SUALLERDEN MUAF TUTULMAYACAK.

Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Peygaber Efendimiz’in çarşıda gezerken tezgahın birinde bir yiyeceğe elini daldırdığını, altta çürüklerin olduğunu görünce “İnsanları aldatan bizden değildir” buyurduğunu ifade etti. Siyaseti milleti kandırma, ütme sanatı gibi görenlerin yarın öbür gün kabre girdiğinde ben siyasetçiyim, benim hem Müslüman hem siyasetçi kimliğim var deyip   bazı suallerden muaf tutulmayacaklarını vurguladı.

“ÜÇ TİP İNSANIN KIYEMET GÜNÜ ALLAH (C.C.) YÜZÜNE BAKMAZ. BİRİNCİSİ YALAN SÖYLEYEN İDARECİLER…”

Programda siyasetçilerin yalan söylemeleri, milleti kandırmaları  “onlar siyasetçidir” diye mübah mı sayılıyor sorusu da cevaplandı. Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, adil ve doğru sözlü olmanın yöneticilerin birinci vasfı olması gerektiğini, bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimizin (s.a.s.) “Üç tip insanın Allah kıyamet günü yüzüne bakmaz, onlara can yakıcı bir azap vardır. Yalan söyleyen idareciler, kibirli gururlu fakir ve ilerlemiş yaşına rağmen zina eden insan” buyurduğunu nakletti. 

25 Nisan 2015 22:49
DİĞER HABERLER