Koza İpek Holding hakkında verilen kayyum kararı Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, karar için 'Cahiliye dönemine geri dönüştür' dedi.
Koza İpek Holding hakkında verilen kayyum kararı Türkiye gündemine bomba gibi düştü. Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, karar için 'Cahiliye dönemine geri dönüştür' dedi.
Müsadere (mal varlığına el koyma) İslam dininin getirdiği hukuki güvenceler açısından da cahiliye dönemine geri dönüştür. Muhaliftir diye bir şahsın veya bir grubun mal varlığına el koymak cahiliye âdetidir.
Zira İslam Münzel Şeriat'ın hükümlerini dikkatle incelediğimizde nihai ve asli maksadı itibarıyla “dini, canı, malı, aklı ve nesli” korumak üzere indirildiğini, temel hükümlere dayalı yapılmış içtihatların tümünün de bu beş maksada hizmet ettiğini görürüz. İslam hukukunun öngördüğünün tam aksine, muhalifleri tamamen güçten düşürmek maksadıyla işadamlarının ve medyanın mal ve mülkleri müsadere edilmek istenmektedir. Hak ve adaleti tesis etmek üzere vaz'edilmiş bir hukuk ilkesi, muktedirler eliyle maksadına aykırı kullanılabilmektedir.
Emek, miras, hibe, vasiyet, diyet, mehir, zekat vb. yollarla edinilmiş mal ve kıymetler kişinin mülküdür. Devletin meşru çerçevede ve miktarda vergi toplamasının dışında yönetilenlerden başka maddî-malî talepte bulunma yetkisi yoktur. Biz Müslümanlığı bir hayat tarzı ve sosyo-ekonomik politikaların temelini kabul ediyorsak –ki İslam inanıcı bunu emreder- ortak ve bölünemez hizmetler için toplanmış verginin harcama yerleri belirlenmiştir. Mesela bu harcama yerleri arasında milyarlarca liralık saray yaptırma, bakanların ve bürokratların binmesi için milyonluk makam arabaları satın alma yer almaz. Devlet başkanları basit memurlardır, takdir edilmiş maaşlarını alırlar, örnek alacakları şahsiyetler en yüksek derecede Hz. Peygamber (sas), halifeler içinde de Hz. Ömer (ra)'dır. Kendi keyiflerince yasa yapıp hukuku bir cezalandırma aracı olarak kullanamazlar.
Şimdi bir muktedirin devlet gücünü kullanarak muhaliflerini “çete veya terör grubu” olarak tanımlaması, arkasından onların mal varlığına el koymaya kalkışması, sadece İslam dininin “malı koruma ilkesi”ni ortadan kaldırmaz, diğer dört hakkı da tehdit altına sokar, toplumu küçük bir zümrenin keyfî yönetimine terk eder.