Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Abant Platformu ve Avusturya merkezli Friede Institut für Dialog Derneği'nin ortaklaşa düzenledikleri “Şiddet İçeren Aşırılık ile Mücadele” başlıklı söyleşi serisinin ikinci toplantısı “Radikalliğin dinamikleri: Neden ve nasıl radikal olunuyor?” başlığı altında gerçekleşti.
VİDEO/ARŞİV
Birleşmiş Milletler’in Viyana’daki merkezi içerisinde Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nde düzenlenen programda, teröre karşı sivil hareketlerin rol alması gerektiği fikri öne çıktı.
Toplantıda İslam coğrafyasındaki artan şiddeti ele alan Dr. Ali Bulaç, selefilik kavramına ve bunun çeşitlerine odaklandı. “Selefiliği üçe ayırmak gerekir“ diyen Ali Bulaç, birincisinin entelektüel-usuli selefilik olduğunu ve bu selefiliğin sadece İslam‘ı ilk şekliyle doğru yorumlayıp doğru yaşamayı amaçladığını söyledi. İkinci selefiliğin ise davetçi selefilik olduğunu aktaran Ali Bulaç, bu selefiliğin İhvan-ı Müslim, Cemaat-i İslami gibi hareketlerde görüldüğü üzere irşadı, hakkı ve putperestliğe karşı çıkmayı merkeze aldığını ifade etti. Üçüncü selefiliğin ise tekfirci selefilik olduğunu vurgulayan Bulaç, İŞİD, El-Kaide, Boko Haram gibi aşırı grupların tekfirci selefi kapsamına girdiğini aktardı.
"IŞİD OTORİTER MÜSLÜMAN DEVLETLER VE KÜRESEL ADALETSİZLİKTEN BESLENİYOR"
Konuşmasında bu üçüncü gruptaki tekfirci selefiliğe geniş yer veren Bulaç, tekfirciler Alevileri, Rafizileri ve tasavvufçu müslümanları direkt öldürme hedefinde olduğunu ifade etti. Kendi ilan ettikleri halifeye biat etmeyen sünnileri de öldürdüklerini söyleyen Ali Bulaç, tekfirci selefilerin paradoksal bir şekilde gayri müslimlere hiç karışmadığını ve bunlardan sadece vergi almakla yetindiğini ifade etti. Halifeliği odağa alan tekfirci İŞİD grubunun yapısını da ele alan Bulaç, bu terör grubuna seksen ülkeden katılımın gerçekleştiğini aktardı. İŞİD’in küresel adaletsizliğe karşı isyan, Filistin’in mevcut durumu, Arapların batı karşısında yenilmişliği gibi olgulardan beslendiğinin altını çizen Ali Bulaç, Türkiye’de de devletin tahakkümü, otoriter laiklik, Türk modernleşmesinin başarısızlığı gibi sebeplerin bazı radikal gençleri İŞİD’e yönlendirdiğini söyledi.
Laik bir Kürt devletinin kurulması riskinin bazı Kürtleri de IŞİD’e yönlendirdiğini aktaran Ali Bulaç, İŞİD’le mücadelede askeri metotların yeterli olmayacağını vurguladı. Bu gruplarla dinin içinde konuşmak gerektiğini söyleyen Ali Bulaç, dinin tarihsel olarak çarpık yorumlanmasının bu gruplara fikri meşruiyet verdiğini ifade etti. Sorunun daha derinlerde olduğunu ve dinin yanlış yorumlanmasından beslendiğini söyleyen Ali Bulaç, terörle mücadelenin ancak İslamı ve çağı doğru yorumlamanın yanında, meselenin asıl sosyopolitik adaletsizliğin ortadan kaldırılmasıyla hallolunabileceğini ifade etti.
"AVRUPA’DA AİLE VE TOPLUMDAN DIŞLANAN GENÇLER RADİKALLİĞE YÖNELİYOR"
Toplantıda konuşan siyaset bilimci Dr. Stefan Malthaner ise şiddetin Avrupa’daki gençlik arasında neden yükseldiğine odaklanarak bu konuda ne gibi tedbirlerin ele alınabileceğini irdeledi. Şiddete meyilli gençlerin toplumdan dışlandıktan sonra birbirleri arasında özel bir iletişim ağı kurduğunu ifade eden Malthaner, bu gençlerin küçük radikal gruplardan etkilenerek harekete geçtiğini söyledi. Ailelerinden ve toplumdan dışlanan kimi gençlerin yerel ağlar üzerinden terör örgütlerine ulaştıklarını grafiklerle açıklayan Dr. Stefan Malthaner, şiddetin önüne geçmek için bu gençlerin toplumla sosyal bağlarının güçlendirilmesi, bu küçük gruplarla iletişim halinde olunması gerektiğini aktardı. Dr. Malthaner en önemli aşamanın gençlerdeki radikal terör eylemlerine karar verme aşamasının olduğunu ifade ederek, esas enerjinin bu gençlerin harekete geçmesini engellemeye verilmesi gerektiğini söyledi.
GAZETECİLER VE YAZARLAR VAKFI BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDEKİ PROGRAMLARINA DEVAM EDECEK
Birleşmis Milletlerin, Suç Önleme ve Ceza Adaleti Komisyonu´nun 25. oturumu kapsamında gerçekleşen etkinlikte, konunun BM bünyesindeki uzmanları da yaptığı açıklama ve yönlendirdikleri sorularla terörü farklı yönleriyle masaya yatırdı.
GYV “Şiddet İçeren Aşırılık ile Mücadele” serisi altında, terör ve radikalizmin farklı açılardan tartışılacağı oturumların Viyana´da yıl içinde farklı zamanlarda düzenlenmeye devam edecektir.