"Söz konusu gerçek karşısında bir insan AKP’den neden milletvekili olmak ister?” diye bir dost meclisinde sordum. Bir arkadaş şöyle cevap verdi: “Onların milletvekilliğinde gelirleri sadece maaşlarından ibaret olmuyor ki!”
(...)
Bir tarafta Yasama cephesinde bunlar olur ve Yargı cephesinde adalet tevzii gibi en şerefli bir mevki yürütenlerin keyfî kararlarına âlet edilmekle en dehşetli bir zulüm işlenirken, diğer yanda, Hidayet Karaca Bey ve Silivri’de tutuklu “Yusuflar” hakkında tahliye kararı verebilme onur ve kahramanlığını gösteren Hâkim Sayın Başer hakkında da bir paragraf açmak gerekiyor: Medine’de dehşetli bir kıtlık senesinde Hz. Osman’ın (r.a.) Suriye’den 700 deve yükü ile malları gelir. Hz. Osman (r.a.), 1’e 10 kâr verilmesi karşısında dahi mallarını satmaz ve hakkındaki şikâyet karşısında Peygamber Efendimiz’e (s.a.s.) şöyle der: “1’e 700, 1000, 10.000... veren varken, malımı 1’e 10 kâr karşısında niçin satayım?” Hz. Osman, malının tamamını tasadduk etmiştir ve Efendimiz, şöyle buyururlar: “Osman, bundan sonra hangi günahı işlerse işlesin ona zarar vermez.” Yani Hz. Osman, onu Cehennem’e mahkûm edecek günah işlemekten İlâhî korunma altına alınmıştır. Dehşetli adalet kıtlığı mevsiminde âdil davrandığı için sayın hâkim de inşaallah aynı muameleyi görür.
Cennet de, Cehennem de sâkinlerini bekliyor; ikisi de dolacak