''Camia, bu çerçevede en önemli bir imtihandan geçiyor. Baştan beri, âcizane, fakirane, sebepler planında meşrû her çareye başvurmak bir vazife olmakla beraber, çözümün tamamen Allah'ın elinde olduğunu ve her şeyi Hendek Savaşı'ndaki gibi O'nun halledeceğini ifade etmeye çalıştım. ''
(...)
Çoğu dost meclislerinde bu temel hususlar konuşulmasına rağmen, yine “Ne olacak şimdi? Seçimi kim kazanacak? Hükümet kurulacak mı? Yeni seçim olacak mı?” türü sorular ortaya atılıveriyor.
İkinci olarak, Camia, şu anda yolun gereği ve merhalesi olarak, Hendek'te kuşatılmışlık veya Hz. Yunus'un balığın karnındaki şartları içinde. Hem bu sebeple, hem de yukarıda arzına çalıştığım imtihan gereği, Hocaefendi'nin de ısrarla üzerinde durduğu üzere, Camia'ya düşen, istisnasız her gün, bilhassa gece Hacet namazı kılıp, içten dua etmek, tesbih ve istiğfarda bulunmak.
Üçüncü olarak, başkalarının yaptığı ile, siyaset ve aktüaliteyle meşgul olmak değil, tamamen müspet hareket, yani hizmet adına yapılması gerekeni yapma ve bunun üzerinde yoğunlaşma, Hizmet'in en temel prensibi. Bunlara rağmen ne var ki, siyaset dedikodusu, menhus aktüalite zevki, tartışmaya düşkünlük, dolayısıyla müsbet hareket ve Allah'a yönelişte zayıflık, ne yazık ki belirgin görünüyor, dikkatleri ve himmetleri dağıtıyor. Ciddî muhasebeye ihtiyaç var.