Samanyoluhaber.com yazarı Dr. Ergun Çapan'ın yazısı
DR.ERGUN ÇAPAN
Bir insanın Allah’tan emir aldığını söylemesi ne manaya gelir? Bu söz hakikat veya mecaz iki şekilde değerlendirilebilir. Hakiki manası peygamberlik iddiasıdır. Metaforik anlamı ise dinin emir ve yasaklarına uymak, yerine getirmek manasınadır. Bir söz de asıl olan hakiki manadır. Hakiki manayı anlamaya mâni bir karine, alaka veya açıklama olduğu zaman mecazi anlatımın kastedildiği anlaşılır.
Bir insanın hem de milyonlarca insanın yöneticisi konumunda olan birisinin bütün dünyanın gözünün önünde “Biz Allah’tan emir alıyoruz.” demesi ve daha sonra da bu ifadesinin peygamberlik iddiası manasına gelebileceği yönündeki ikazlar karşısında herhangi bir açıklama yapmayarak sükût etmesi Mecelle 68. madde de ifade edildiği üzere, “Maraz-ı hacette sükût beyandır.” konuşulması gereken yerde konuşmayıp sükut etmek öne sürülen iddiaları kabul etmek manasına gelebilir.
Böyle bir anlaşılmaya meydan vermemek için şahsın bu ifadesiyle ne kastettiğini açıklaması gerekir. Aksi taktirde Allah’tan emir almak peygamberliğini iddia etmek demektir. Zira Allah’tan emir alıp insanlara tebliğ eden özel donanımlı Allah’ın seçtiği ve Cebrail (a.s.) ile vahiy gönderdiği peygamberlerdir. Peygamberlik de Hz. Muhammed (s.a.s.) ile noktalanmıştır. (Ahzab, 33/40) Peygamberlerden birini inkar etmek küfür olduğu gibi peygamber olmayanın peygamberlik iddiasında bulunması da küfürdür.
Allah Resulü (s.a.s.) batılı hakmış gibi gösteren, insanları efsunlayan peygamberlik iddiasında bulunacak profesyonel yalancıların çıkacağını haber vermiş (Buhari, 3609), nitekim pek çok yalancı peygamber çıkmış ve bunların içinden Müseylime-i Kezzab gibi binlerce insanı peşine takarak İslam’ı ve Müslümanlığı bitirmeye teşebbüs edenler de olmuştur. Olmuştur ama netice itibariyle helak olmuş, hak din ve temsilcileri yollarına devam etmiş onlar da dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir.
“Allah’tan emir alma” ile İslam Dini’nin emir ve yasaklarını yaşama manası kastediliyor ve bu söz sahibi gerçekten yaşıyorsa böyle bir kimse samimi bir mümindir. Aksi taktirde yaşamadığı halde dini değerleri sadece dünyevi menfaatler için kullanıyorsa bunun adı Kur’an ve Sünnet’e göre “münafık”tır.
Bazı örnekler üzerinden değerlendirme yapabiliriz. Dinde doğruluk her şeyden önce gelir, sürekli yalan söylemek, kumpas, montaj gibi değişik yollarla iftira atmak nifakın en önemli alametidir. Sürekli bütün dünyanın gözünün önünde yalan söyleyerek yığınları aldatma özelliğinin İslami terminolojideki ünvanı, “nifak” ve “deccallık” tır. Bunlar sürekli dini argümanları kullanarak insanları manipüle ettikleri, dini değerlere ve samimi temsilcilerine komplo kurdukları için bu özelliklerinden ötürü dinin sahibi Yüce Allah’a hud’a, mekir, kumpas kurmakla nitelendirilmişlerdir. (Bakara, 2/9; Al-i imran, 3/54; Tarık, 86/15-17)
Allah, adaleti emretmektedir. İnsanların hak ve hukukuna riayet etmek, adalet, fert ve toplum hayatının ruhudur. Kamu hakkı ise, İslam Dini’nde “Allah hakkı” olarak kabul edilmiştir.
Yöneticiler milletin malını korumakla mükelleftir. Bir kimsenin konumunu kullanarak kamu malına çökmesi, hortumlaması, kendisine, yakınlarına arpalık haline getirmesi Kur’an’a ve Sünnet’e göre ihanettir. (Al-i imran, 3/161) Allah’tan emir aldığını iddia eden bir kimsenin milletin malına çöküp yakınlarına, yandaşlarına peşkeş çekmesi hele bir de bunun İslami argümanlar kullanılarak yapılması, meşruiyet elbisesi giydirilmeye çalışılması eşkıyalığa dini alet etmek demektir.
İslam Dini’nin pek çok ayet ve hadisle korunmasını emrettiği insan hayatını, uyuşturucu ticaretiyle zehirleyerek servet edinmek korkunç bir zulümdür. On binlerce insanın özellikle hayatının baharındaki gençleri tedricen katletmektir. Kur’an’da gayet net bildirildiği üzere cezalar şahsidir. (Fatır, 35/18) Bir kimsenin yakınlarının “iltisak”, “irtibat” gibi hukuk fecaati kavramlar icad edilerek çocuk, hamile kadın, yaşlı vs. Demeden masum insanların zindana tıkılması korkunç bir zulümdür. Dinin sahibine ve O’nun gönderdiği Peygamberine isyandır.
Daha pek çok örnek verilebilir. Bir yandan Allah’tan emir alıyoruz derken diğer taraftan O’nun yasakladığı, haram kıldığı ne kadar yalan, iftira, kamu malına çökme, masum insanların hayatını çürütmek gibi mezalimi irtikap etmek dini değerleri zulüm saltanatı için pas pas gibi kullanmaktır. Ne yazık ki Allah’ın emirlerine isyan ettiği halde kendisini hakkın temsilcisi gibi gösteren bu insanların peşinden makam, mevki, menfaat, cehalet, haset, harama dadanmışlık gibi değişik sebeplerle sürüklenip giden dünden bugüne pek çok insan olmuştur. Bunlar bir müddet dünyevi bir saltanat yaşasalar da akıbetleri hüsran, lanetlik ve ibretlik olmuştur.