Almanya Federal Adalet Bakanı Heiko Maas, Alman toplumuna 'Müslümanlara daha hoşgörülü olun' çağrısında bulundu. Müslüman teşkilatların devlet anlaşmasıyla diğer dinlerle eşit statüye kavuşturulmasını destekleyen Maas, başörtüsünden dolayı yapılan ayırımcılıklara da karşı çıktı. Maas, "Ben, bu çoğulculuğu özgürlüğün bir işareti olarak görüyorum." dedi.
Almanya Federal Adalet Bakanı Heiko Maas, "Teröristler toplumumuzu bölmek istiyor. Buna izin veremeyiz. Milyonlarca Müslüman dünya çapında teröre çok açık biçimde mesafe koydu. Müslümanlar şunu açıkça gösteriyorlar: Kim Peygamber adına insan öldürürse, İslam'a suikast düzenlemiş olur." dedi.
IŞİD teröründen dolayı Avrupa'ya gelen milyonlarca sayıdaki Müslüman sığınmacı üzerinden İslam'a bakış açısının olumsuz yönde etkilenmemesi uyarısında bulunan Maas, "Müslümanlarla az kişisel teması olanlar Müslüman resmini öncelikle medya üzerinden ediniyorlar ki bu haberler de kuvvetli biçimde dinci fanatizm ve İslamcı terör konularıyla şekilleniyor." diye konuştu.
Almanya'da yaşayan Müslümanlarla ilgili önemli mesajlar dile getiren Sosyal Demokrat Partili (SPD) Federal Adalet Bakanı Heiko Maas, Neuen Osnabrücker gazetesine verdiği mülakatında, Fransız laiklik sisteminin örnek alınmak suretiyle devlet okullarında dini kıyafetler ve sembollerin yasaklanmasına karşı olduğunu belirterek, "Dinlerin hoşgörüyle bir arada yaşamaları dinleri kamudan tamamen sürmekle teşvik edilemez. Anayasamızdaki negatif anlamdaki din özgürlüğü tabi ki herkese hiçbir şeye inanmama hakkı da tanır. Fakat kimseye başkalarının dini inancını yaşamasını görmek istememe veya onları duymak istememe hakkı tanınmaz. Başörtülü Müslüman bir bayan, kipalı (Yahudi takkesi) bir erkek, şehir resmimizin içindeki bir minare... Tüm bunlar Anayasamızla çelişki teşkil eden şeyler değildir, bilakis aynı Kilise çanlarının sesi gibi yaşanan bir din özgürlüğüdür. Ben, bu çoğulculuğu özgürlüğün bir işareti olarak görüyorum." dedi.
"MÜSLÜMAN TEŞKİLATLARA KAMU TÜZEL KİŞİLİĞİ HAKKI TANINMALI"
Almanya'da yaşayan Müslümanlarla devlet anlaşması yapılmasına sıcak baktığını belirterek teşkilatlara eyaletler bazında kamu tüzel kişiliği hakkı tanınarak bunların Hıristiyan Kiliseleriyle eşit statüye getirilmelerini desteklediğini kaydeden Maas, "Bu ne zaman yapılacak?" şeklindeki soruya şu cevabı verdi: "Bu Müslümanlara bağlı. Temel Anayasa'nın dini cemaatlere sunduğu imkânlar ve imtiyazlar sadece Hıristiyan kiliselere açık değildir. Bunlardan herkes faydalanabilir. Devletin anlaşmalar imzalaması için Müslümanların üyelik bazında daha iyi organize olmaları gerekiyor."
Kamu tüzel kişiliği statüsüyle ilgili konuda Federal Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcı olduğuna dikkat çeken Maas, "Federal Anayasa tüm eyaletlerde geçerlidir." hatırlatmasında bulundu. Maas, "Devlet anlaşmaları İslamiyet'in toplumuzun ortasındaki yerini güçlendirmesi için önemli bir adım olabilir. Bu anlaşmalar Alman üniversitelerinde Müslüman ilahiyatçıların yetiştirilmelerini düzenleyebilir. Bazı problemler özgürlüğün, çoğulculuğun ve eşitliğin olmadığı ülkelerden gelen imamlardan da kaynaklanıyor. Bizim değerler düzenimizi tanıyan ve bunları yaşayan imamlara ihtiyacımız var." dedi.
"İslam dini bir eyalette tanınırken diğerinde neden tanınmıyor?" sorusunu ise Heiko Mass şöyle cevaplandırdı: "Kimsenin kendi dini inancını devletin tanımasına ihtiyacı yok. Fakat eğer dini bir cemaat hukuki imtiyazlara sahip olmak ve şayet devlet okullarında din dersleri sunmak istiyorsa o takdirde bunu devlet ile anlaşmak zorundadır. Ve bunun için de Alman federal sisteminde Federal hükümet değil eyaletler yetkilidir."
İSLAM'IN TANINMASI AŞIRI DİNCİLİĞİ DE ENGELLER"
Müslüman cemaatlere kamu tüzel kişiliği verilerek okullarda İslam dinin öğretilmesiyle IŞİD propagandalarının ayrı tutulmasını talep eden Almanya Adalet Bakanı Maas, "IŞİD, bizde yasaktır. Nerede reklam yaparsa yapsın bu ceza gerektiren bir suçtur." tepkisinde bulunarak "Propagandaların yayılmasının engellenmesi devlet okullarındaki derslerin Almanya'da yetişen din dersi öğretmenleri tarafından somut öğretim programlarıyla verilmesiyle daha iyi güvence altına alınır." şeklinde konuştu.
"MÜSLÜMANLAR TERÖRE NET MESAFE KOYDULAR ZATEN"
Açıklamalarının devamında Müslümanların teröre net mesafe koymalarının gerekli ve önemli olduğunun altını çizen Maas, "Teröristler toplumumuzu bölmek istiyor. Buna izin veremeyiz. Milyonlarca Müslüman dünya çapında teröre çok açık biçimde mesafe koydu. Şunu açıkça gösteriyorlar: Kim Peygamber adına insan öldürürse, İslam'a suikast düzenlemiş olur. Köktendinci büyümeler hiçbir cemaatte tehlikesiz gösterilmeye çalışılmamalıdır." dedi.
"DİN KONULARINDA İKİ SINIFLI REJİM OLAMAZ"
"Din konularında iki sınıflı bir rejim olamaz. Özgürlük daima aynı özgürlüktür. Devletin sadece bazı dinleri dikkate alması Anayasayla bağdaşmaz." diyen Heiko Maas, "İster Yahudilere, ister Müslüman sığınmacılara veya kime olursa olsun kışkırtma ve şiddeti hiçbir zaman kabul edemeyiz. Özgür ve hoşgörülü toplumumuzu her türlü kin veya tehdide karşı çok kararlı bir biçimde hepimiz beraberce müdafaa etmeliyiz." şeklinde konuştu.
BAŞÖRTÜSÜNE DESTEK VERDİ
"Çok sayıdaki başörtülü bayanın başörtülerinden dolayı kamuya girişleri engelleniyor. Almanya bunun için özür mü dilemeli?" sorusunu Maas söyle cevaplandırdı: "Kanada'da daha yeni bir savunma bakanı atandı, kendisi eski bir polis. Bu adam bir Hindu ve başında tabii ki bir türban taşıyor. Bunun karşısında ise Fransa'daki yüksek mahkeme üyeleri hastanedeki görevinde başörtüsü takan Müslüman bir bayanın işten çıkarılabileceğine hükmettiler. Bu kıyas gösteriyor ki: Batı demokrasilerinde de bu konuda bir kural yolu yoktur."
"KURBAN KESİMİ BİR HAKTIR"
Almanya'da kurban kesiminin ilk defa Naziler tarafından 1 Mayıs 1933'te Yahudileri aşağılamak için yürürlüğe koyulduğunu da hatırlatan Maas, herkesin dini inancını yaşamasını öngören kanunların varlığına dikkat çekerek kurban kesiminin yasaklanması için yapılan bazı tartışmalara da son noktayı koydu. CİHAN