Alman basını: Türk hükümeti gibi konuşmanın zamanı geldi

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in Türkiye'ye seyahatler konusundaki açıklamalarıyla başlayan tartışmalar, Alman basınında geniş yer tutuyor.
Dışişleri Bakanı Gabriel'in Türkiye'ye seyahatler konusunda Bild gazetesine verdiği uyarı yollu demeçlerin ardından Dışişleri'nden açıklama geldi. Bakanlık, Türkiye'ye yönelik resmi bir uyarının söz konusu olmadığını vurguladı. Rhein-Neckar-Zeitung gazetesinin bu çerçevedeki yorumunda şu görüşler yer alıyor: 

"Dışişleri Bakanı Gabriel'in Türkiye'ye giden Almanların hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilecekleri ifadesi olmadan da özellikle de Türk kökenli ve Erdoğan'a muhalif kesim için şu sıralar Türkiye'ye seyahat etmenin zor olduğu biliniyordu. Ve evet, hukuk devleti Ankara'ya yabancı bir kavram. Ama bu durum masum bir aşk yaşadı diye bir gencin aylarca hapiste kaldığı zaman da vardı. Alman tarafı sürekli gelen provokasyonlara aynı tarzda yanıt vermezse daha hayırlı olur. 24 Eylül'deki genel seçimden sonra Almanya'nın müstakbel Dışişleri Bakanının işi daha kolay olacaktır.”

Volksstimme gazetesi Dışişleri Bakanlığı'nın açıklamasını ele alıyor:

"Çok sayıda politikacı ve bunlar arasında Hıristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) Federal Meclis Grup Başkanı Volker Kauder Türkiye'ye seyahat etmemeleri konusunda vatandaşları uyarmışlardı. Sosyal Demokrat Partili (SPD) Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel de aynı uyarıyı yaptı. Tabii Dışişleri Bakanı'ndan geldiği için bu uyarının farklı bir ağırlığı var. Söz konusu tehdit ise oldukça gerçek. Başta gazeteciler ya da politikacılar, Türkiye karşıtı oldukları gerekçesiyle Erdoğan'ın keyfi tavırlı makamları tarafından taciz edilme hatta hapise atılma tehlikesi altında. Sadece bu kapsamda olmasa da tuhaf olan Gabriel'in aynı zamanda uyarı ifadesini kısmen geri çekmesi. ‘Bu bir resmi seyahat uyarısı değil' diye açıklama yapıldı. Yani sadece özel bir tavsiye. İşte bu yupyumuşak tarz Erdoğan'ın tehditkar tavırlarını haklı çıkarmış oluyor. Gerçek bir seyahat uyarısı ülkenin ekonomisini hedef alır, Erdoğan'ın başarılı ekonomik lider imajını da tam anlamıyla ortadan kaldırırdı. Ama Erdoğan artık nihayet yola gelecek olursa o zaman durum değişir.”   

Nordwest-Zeitung gazetesi ise Almanya'nın açık sözlü konuşması zamanının çoktan geldiği görüşünde:

"Sigmar Gabriel'de değişim oldu. Sosyal Demokrat Parti (SPD) lideriyken ve Ekonomi Bakanı olduğu dönemde siyasi olarak sert bir kişilik sergilerken, Dışişleri Bakanlığı görevine geldiği yıl başından bu yana usta bir şef diplomat gibi tavır alıyor. En azından şimdiye kadar... Ama Alman vatandaşlarına Türkiye'ye seyahatler konusunda yaptığı gayrıresmi uyarı ile siyasi çekimserliği üzerinden attı. Bu iyi bir şey. Alman politikacıları geçmişte Erdoğan'ı uysallaştırmayı çok denediler. Hep başarısız kaldı bu girişimler. Şu anda 10 Alman vatandaşının siyasi suçlamalarla Türk cezaevlerinde yatmalarını federal hükümet artık sineye çekemez. Türk hükümetinin uzun zamandır yaptığı gibi davranmanın zamanı çoktan geldi: Yani birileri kırılacak, alınacak diye hiç düşünmeden dobra dobra konuşmak.  

Heilbronner Stimme gazetesi ise Türkiye'ye karşı çıkışta bulunurken Almanya'da oy kullanacak Türk kökenli Almanların da unutulmaması gerektiğini hatırlatıyor:  
"Alman hükümetinin Türkiye ile ilişkilerini yeni bir temele oturtma gerekliliği acilen doğmuştur. Ama ancak genel seçimden sonra yeni Alman hükümetinin hangi dönüşümlere gerçekten hazır olduğu belli olacaktır. Alman hükümeti Erdoğan'ı diktatörvari siyasi rotasından döndürebilmek uğruna bazı ekonomik kayıpları göze alabilecek midir? O an gelene kadar, yapılan sözlü saldırıların pek anlamı olmayacaktır, ama riski vardır. Sonuçta binlerce Almanyalı Türk'ün de bu genel seçimde oy kullanma hakkı var.” (DW)
26 Ağustos 2017 11:38
DİĞER HABERLER