Almanya'nın etkili haber dergisi Stern, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve bu yılki seçimlere 10 sayfalık geniş yer verdi.
Almanya’nın önde gelen siyasi haber dergilerinden Stern'in Erdoğan’ı kapak yapması tartışılmaya devam ediyor. Brandstifter (Kundakçı) başlığını kullanan dergide ilginç detaylar var.
10 sayfalık haberin bir bölümü Erdoğan'ın lüks hayatına ayıran dergi özellikle yazlık saraydan ve lüks uçaklardan bahsetti.
İşte dergideki haberin o bölümü :
Kasımpaşa hayatını Erdoğan çoktan geride bıraktı. Yıllardan beri Türk cumhurbaşkanı bir paşa gibi bir hayat yaşıyor. Kendisine üç saray yaptırdı. Ankara´da 1000 odalı bir sarayı var, bir süre önce de Ege kıyısında yazları kaldığı bir yazlığın fotoğrafları ortaya çıktı. Özel sahili ve havuzu olan 62 milyon Euro değerindeki residans için ağaçlar da kesildi.
Erdoğan büyük ve gösterişli şeyleri seviyor. Corona krizinin tam ortasında dünyanın en pahali uçaklarından birine kavuştu. Bu kendi özel uçak fiolosunun sekizinci uçağı idi. Muhalefet küplere binerken onun taraflarları ise bu tür haberleri umursamıyordu. Türkiye´deki otoriter yapılarla ilgili bir kitap yazan Halil Karaveli, „Erdoğan´da ilginç olan bu“ diyor. „Bu tür şeyler ona zarar vermiyor. Eğer Erdoğan kendine bir saray yaptırırsa, insanlar bunu Türk başarının bir yüzü olarak görüyor.“
Jonas Breng imzalı dosya haberde yer alan ilginç detaylar ılar
Erdoğan Türkiye´yi o kadar uzun zamandır yönetiyor ki, adeta Türkiye´yi onsuz düşünmek mümkün değil. Ama bu yıl, cumhuriyetin 100. yılında her şey farklı gelişebilir.
Erdoğan bir oyuncu gibi eğer işine yarayacaksa ateşi büyütebilir. Türkiye´nin Kürt bölgelerinde, Suriye´de ve Almanya´da. Burada katı bir şekilde kendi çizgisini savunan adamlarına muhaliflerini hedef yaptırıyor.“
Anlatıldığına göre Erdoğan babasından disiplin yanısıra asabi tavrını da miras almış. Gazeteci Dündar´a göre babası onu cezalandırırken o kadar ileri gidermiş ki, onu bir iple tavana bağlayıp dövermiş. Sonra babasını yatıştırmak için ayaklarını öpmek zorunda kalırmış.
Kasımpaşa hayatını Erdoğan çoktan geride bıraktı. Yıllardan beri Türk cumhurbaşkanı bir paşa gibi bir hayat yaşıyor. Kendisine üç saray yaptırdı. Ankara´da 1000 odalı bir sarayı var, bir süre önce de Ege kıyısında yazları kaldığı bir yazlığın fotoğrafları ortaya çıktı. Özel sahili ve havuzu olan 62 milyon Euro değerindeki residans için ağaçlar da kesildi.
Muğla'nın Marmaris ilçesi Okluk Koyu'nda yaptırılan Erdoğan'ın yazllık sarayı
Erdoğan büyük ve gösterişli şeyleri seviyor. Corona krizinin tam ortasında dünyanın en pahali uçaklarından birine kavuştu. Bu kendi özel uçak fiolosunun sekizinci uçağı idi. Muhalefet küplere binerken onun taraflarları ise bu tür haberleri umursamıyordu. Türkiye´deki otoriter yapılarla ilgili bir kitap yazan Halil Karaveli, „Erdoğan´da ilginç olan bu“ diyor. „Bu tür şeyler ona zarar vermiyor.
Eğer Erdoğan kendine bir saray yaptırırsa, insanlar bunu Türk başarının bir yüzü olarak görüyor.“
Ancak başarılar artık gelmeyince bu Erdoğan için tehlikeli. Ve Türkiye`nin ekonomik durumu feci bir noktada. Resmi enflasyon oranı yüzde 64. 2017´de Lira Avro karşısında 1:4 oranında iken şimdi bir Avro 20 Lira değerinde. Türkiye´yi gezenler Ankara, İstanbul veya İzmir´de her yerde her şeyin i satmak zorunda kalan ve evinden çıkmak zorunda kalan insanlarla karşılaşıyor.
Erdoğan için durum kritik ve iktidarını korumak için daha önce iktidarını sağlamlaştıran eski reçetelere dönüyor: Muhalefetin üzerine tüm imkanları ile gidiyor. Özellikle İstanbul Belediye Başkanı Ekrem Imamoğlu hakkındaki bir mahkeme kararı dikkatleri çekmişti. Erdoğan bu karar ile en tehlikeli rakiplerinden birini etkisiz hale getirdi.
Stiftung für Wissenschaft und Politik´ten Türkiye uzmanı Günter Seufert şöyle diyor: „Erdoğan başkanlık sistemi ile kendisi için iyi bir şey yapmadı. Bu sistem muhalefeti birleştirdi. İmamoğlu vakası gösteriyor ki, Erdoğan rakiplerini etkisiz hale getirirken büyük isimlere dokunmaktan da çekinmiyor.“
Birbirine karşıt pozisyonları aşmak Erdoğan için sorun değil. Yeter ki bu onun iktidarına yarasın. Dış politikada da Erdoğan içgüdüleri ile hareket eden biri.
Ailesi dışında Erdoğan´ın güvendiği pek insan yok. Bu uzun süre iktidarda kalan tek adamların başına gelen bir durum. Hatta yemeklerini bile zehir olabilir mi diye test ettiriyormuş. Yakın çevresindekilerin anlattığına göre ona karşı saygı ve korku karışımı bir yaklaşım hakimmiş çevresindeki insanlarda. İşlerine gelmedikleri gerçekler kaldırılmış durumda. Geçmişi olan politikacılar bile onunlar konuşurken ses tonunu düşürüyor, okul çocugu gibi yere bakıyor. Yakın çalışanlarına tokat attığı veya dosya fırlattığı da oluyormuş.
Erdoğan televizyon izlemeyi seviyor, anlatıldığına göre pek kitap okumuyormuş. Onun güçlü tarafı kalabalıklar önünde sahneye çıkması.
İnternete güvenmiyor. Ama bu onun binlerce insana sosyal medyada AKP propagandası yapmaları için para ödemesine engel değil.
Bu yılki seçimlerde her oya ihtiyacı var, buna Almanya´daki Türklerin oyları da dahil. Onları her türlü yöntemle etkilemeye çalışıyor. Ve problemli bir ortağa muhtaç: MHP. Bu parti ordu, yargı ve bürokraside kilit nokktalara yerleşmiş durumda ve Erdoğan´a baskı uyguluyor.
Erdoğan seçimi kaybetse bunu Kabul eder mi? Onun AKP´si tıpkı aşırı sağcı MHP gibi ordu ve polisin içine o derece yerleşmiş durumda ki, uzmanlar onun halkın iradesine rağmen iktidarda kalabileceğini düşünüyor.