Alman okulunda cep telefonu derste serbest, teneffüste yasak

İnterneti cebinde taşıyan çocuk ve gençlerin sayısı çığ gibi büyüyor. Bu gençler, internet ortamında saklanmayı başaran aşırılık yanlısı şahıs ve grupların nefret söylemleri, ayrımcılık, tehdit ve dolandırıcılıkları karşısında yetişkinlere göre daha savunmasız. Çare ise hukuki düzenleme ve medya yetkinliği eğitimi. 'Daha Güvenli İnternet Günü'nde politikacılar, sanatçılar, medya uzmanları ve Youtube fenomenleri bu eğitimin önemi üzerinde durdu.

Berlin'deki Tiergarten Gymnasium öğrencilerine teneffüste cep telefonu kullanmak yasak. Yasağa uymayanların cep telefonuna gün boyunca el konuyor. Bu uygulama her ne kadar yasakçı gözükse de, kararı öğrenciler kendileri vermiş. Okul müdürü Cynthia Segner'e göre internetle içli dışlı olan öğrenciler yarar ve zararlarını en çok kendileri gördükleri için bu kuralı kendileri koymuşlar. Segner yasağa şu sözlerle açıklık getiriyor: "Teneffüste kullandıkları zaman paralel bir dünyaya geçmiş oluyorlar ve orada yaşıyorlar. Biz ise burada yaşamalarını ve arkadaşlarıyla iletişim kurmalarını istiyoruz." Teneffüslerde hareket edip birbirleriyle sohbet eden öğrenciler derslerde ise cep telefonunu zorunlu olarak kullanıyor. Okul müdürünün açıklaması şöyle: "Çünkü artık internetsiz ders düşünmek de imkânsız hale geldi, sistematik olarak kullanıyoruz."

Çocuk ve gençlerin son yıllarda internette bariz bir şekilde maruz kaldığı zararlardan biri de internetteki aşırılıklar, psikolojik baskı, ayrımcılık, dolandırıcılık ve normal hayattan sonra sanal hayata da yerleşmiş diğer bütün suçlar. Bunların başında ise aşırı sağ, yabancı düşmanları ve Selefilerin nefret söylemleri geliyor.

İNTERNET ÜZERİNDEN TEHDİT VE HAKARET DAHA KOLAY

Gymnasium'da düzenlenen 'İnternette Aşırılık' adlı programın konusu da bu. Klicksafe adlı girişimin 'Daha Güvenli İnternet Günü' vesilesiyle düzenlediği programa öğrencilerin yanı sıra Almanya'nın ünlü Youtube fenomenlerinden Rob Zehn, sinema oyuncusu Emilia Schüle, Federal Eğitim Müsteşarı Ralf Kleindiek, Kuzey Ren-Vestfalya ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinin medya ve iletişim dairelerinin müdürleri katıldı. AB'nin düzenlediği Safer Internet Day vesilesiyle Berlin'in başka semtlerinde de çeşitli çalıştaylar düzenlendi.

Hamburg'daki Marienthal Gymnasium'da yine Klicksafe'in hazırladığı programa Federal Göç, Mülteciler ve Entegrasyon Sorumlusu Aydan Özoğuz katıldı. Özoğuz şöyle konuştu: "İnternette engeller ortadan kalkıyor: İsim saklandığında kimsenin yüzüne bakmak zorunda kalmaksızın, küfürler, tehditler ve kışkırtma tuşa basma kolaylığında yayılabiliyor. Ben de hemen her gün Facebook'ta nefret paylaşımlarına maruz kalıyorum. Bir siyasetçi olarak bunun üstesinden gelebilirim.

Ancak gençlerin internet ortamında saldırıya maruz kaldıklarında ne kadar büyük bir tedirginliğe düştüklerini anlayabiliyorum."

İNTERNET ARTIK ÇOCUKLARIN CEBİNDE; YENİ BİR GÜVEN KÜLTÜRÜ LAZIM

Tiergarten Gymnasium'da konuşan eğitim müsteşarı Kleindiek'in paylaştığı bilgiler gençlerin bu tür saldırılara ne kadar açık hale geldiğini ortaya koyuyor: "İnternet son yıllarda daha seyyar hale geldi. 10 yıl önce evde aileye ait bir bilgisayar vardı ve anne-baba, '10 dakika internete girebilirsin, ne yaptığına bakacağız' diyebiliyorlardı.

Bugün bu artık imkânsız, çünkü çocuk ve gençlerin yüzde 75'i interneti cebinde taşıyor. Demek oluyor ki yeni bir güven kültürü oluşturmamız gerekiyor. Çünkü yasaklar işe yaramıyor." Kleindiek'in politikadan da beklentileri var. Müsteşara göre politikanın normal hayatta suç olan her şeyin sanal hayatta da suç olmasını ve cezalandırılmasını sağlayacak düzenlemelerde acele edilmesini istiyor.

GERÇEK HAYATTAKİ DEĞERLERİMİZİ İNTERNETTE KAYBEDEMEYİZ

Sinema oyuncusu Emilia Schüle'nin açıklamaları bu konuda geç kalındığını gösteriyor. Öğrencilik yıllarında kendisinin de sanal ortamda psikolojik baskıya maruz kaldığını anlatan oyuncu şöyle diyor: "İnternet; hakaret ve nefret söylemleri ile doldu taştı. Her üç çocuk ve gençten biri bunun mağduru. 'Gerçek hayat'taki değerlerimizi ve saygımızı internette kaybedemeyiz." Schüle'nin başrolünü oynadığı 'LenaLove' adlı filmde de internetteki bu aşırılık işleniyor.

Rheinland-Pfalz Medya ve İletişim Merkezi Müdürü Renate Pepper bütün bu aşırılıklardan interneti değil, içinden geçtiğimiz dönemi sorumlu tutarak şu tespitte bulunuyor: "Dünyamız aşırılıklarla dolu bir safhadan geçiyor. İnsanlık tarihinde hiç olmadığı kadar savaşların olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Felaketlerin savaşların tehdit ettiği çok sayıda insan var. Bu yüzden birçok insan yaşadığı hayatla, kendisinin ve çocuğunun geleceği ile ilgili tartışıyor ve bunlar tabii olarak internette karşılığını buluyor."

ÇOCUK VE GENÇLERLE BİRLİKTE ANNE-BABALAR DA EĞİTİLMELİ

Pepper'e göre çare medya yetkinliği eğitiminde. İnternetin nefret söylemleri ve psikolojik baskı seline maruz kalmaması için çocuk ve gençler kadar anne-babaların da bu yetkinlik eğitiminden geçmesini isteyen Pepper, "İnsanlar mükemmel bir medya yetkinliği, etik anlayışı ile doğmuyorlar. " diyor. KRV Medya ve İletişim Merkezi Müdürü Jürgen Brautmeier'e göre bu eğitim verilmediği için internetteki diyalog kültürü çok yara aldı.

Sosyal medyadaki kışkırtmalar ve gazetecilere karşı açıktan tehditlerin ileri safhaya taşındığını söyleyen Brautmeier'e göre bu tarz paylaşımları artık hiç kimse ruhsuz bir şekilde içine sindirmemeli.

YABANCI DÜŞMANI YORUMLAR KARŞISINDA ÜRPERİYORUM

Ünlü Youtube fenomeni Rob Zehn, paylaşımlarından sonra konuyla alakalı olmamasına rağmen yabancı düşmanlığı içeren yorumlarla karşılaştığını söylüyor. Zehn şöyle diyor: "Bazen öyle yorumlar yazılıyor ki, şaşırmamak mümkün değil. Bunlar aşırı derecede olunca siliyorum. Çünkü bazı insanların ne kadar yabancı düşmanı olduğunu ve buna rağmen onları beğenenlerin olduğunu gördüğümde ürperti duyuyorum."

1,5 milyon abonesi olan Zehn, bu tür paylaşımlarda bulunanların azınlık olmakla birlikte sayılarının giderek arttığını gözlemliyor. Zehn bu işe ilk başladığında paylaşılan yorumlar sadece olumlu olmuş. Ancak zamanla bu durum değişmiş: 'Başlarda insanlar mütevazı idi. Youtube'un özelliğinden mi, yoksa benim kanalımın büyüdüğünden mi bilmiyorum, nefret söylemleri ile yorum yapanların sayısı hep arttı.

Örneğin Rusya'yla alakalı bir yayınım olmuştu. Biraz eleştireldi. O kadar çok beğenmeyen oldu ki, beğenmeyenlerin arkasında bilinçli olarak videoyu kötülemek isteyen bir grubun olduğunu düşünmeye başladım." CİHAN
11 Şubat 2016 11:34
DİĞER HABERLER