AKP rejiminin muhaliflere yönelik Avrupa ülkelerinde Diyanet çalışanı imamlar ve konsolosluk çalışanları üzerinden takip ve fişleme yaptığı geçmişte kamuoyuna yansımıştı. Özellikle Balkan ülkelerinde ise “yargısız infaz, zorla kaçırma ve tehdit” yöntemlerine başvurmuştu.

Hükümetin yurt dışındaki muhaliflere yönelik baskıları uluslararası kamuoyunda tepki görürken, Almanya’da Köln Başkonsolosluğu’nda görevli bir kadın memurun evine polis baskını düzenlendi. Türk istihbaratı adına yasa dışı izleme ve raporlama yaptığı belirtilen memurun telefon ve bilgisayarına el konuldu.

Bold'da yer alan habere göre Alman polisinin başlattığı casusluk soruşturması, AKP yandaşı Sabah gazetesini rahatsız etti. Türkiye’nin Köln Başkonsolosluğu’nda çalışan bir kadın memurun evinin ajanlık yaptığı gerekçesiyle basılmasını skandal olarak duyurdu.

Sabah ajanlık soruşturmasını şöyle duyurdu: “Alman polisi, Köln Başkonsolosluğu’nda görevli bir kadın memurun evini bastı. SABAH’ın elde ettiği bilgilere göre, polis kadın memurun evine sabah 06.00 sularında baskın düzenledi. Arama emrini gösteren polis, kadın memurun Türk istihbaratına çalıştığı iddiasıyla arama yapılacağını bildirdi. Kadının cep telefonuna, tabletine, bilgisayarına ve çeşitli belgelere el koyan polis, ardından evden ayrıldı. Polisten veya savcılıktan konuyla ilgili açıklama yapılmadı.”

Yandaş Sabah, Alman polisinin bir skandala daha imza attığını öne sürdü. Hiçbir uluslararası sözleşmeye uymayan AKP rejiminin yaptıklarını unutan Sabah, Alman makamlarına Viyana Sözleşmesi’ni hatırlattı. Ajan şüphesiyle hakkında soruşturma başlatılan kadın memure sahip çıkan Sabah, polisin kadının resmi bir memur olmasına rağmen tüm teamülleri ayaklar altına alarak baskını gerçekleştirdiğini ve “MİT ajanlığı” iftirasının Türkiye karşıtları tarafından sık kullanıldığını öne sürdü.

Öte yandan Türkiye’nin özellikle 15 Temmuz sonrası başlatılan hukuksuz soruşturmalar nedeniyle yurt dışına çıkmak zorunda kalan muhaliflere yönelik yürüttüğü takip ve baskılar Avrupa’da tepki görüyor. MİT’in, özellikle Almanya, Avusturya, Hollanda ve Kosova gibi ülkelerde Hizmet Hareketi gönüllüleri başta olmak üzere, AKP’ye muhalif isimleri takip ettiği, fişlediği ve bazı durumlarda zorla Türkiye’ye kaçırdığı biliniyor.

Avrupa basını ve istihbarat raporlarına göre MİT’in öncelikli hedefleri arasında Kürt siyasetçiler, sol/sosyalist aktivistler, Hizmet Hareketi gönüllüleri, gazeteciler ve AKP karşıtı iş insanları bulunuyor. Avrupa’da yaşayan Türkiye kökenli muhaliflerin sosyal çevreleri, dernek faaliyetleri ve seyahatleri sistematik şekilde izleniyor.

Almanya, Hollanda ve Avusturya gibi ülkelerde imamlar ve konsolosluk çalışanlarının da istihbari faaliyetlerde yer aldığı geçmişte kamuoyuna yansımıştı. 2017 yılında Almanya’da Diyanet’e bağlı imamların, Hizmet Hareketi sempatizanlarını Ankara’ya raporladığı ortaya çıkmış; Alman hükümeti bu faaliyetleri sert biçimde eleştirmişti.

Türkiye’nin bazı balkan ülkelerinde yürüttüğü “zorla kaçırılma” operasyonları da büyük tepki çekmişti. 2018’de Kosova’da 6 öğretmen MİT operasyonuyla gizlice Türkiye’ye getirilmiş, bu olay ülkenin iç siyasetinde krize neden olmuştu. Moldova’da yaşanan benzer bir vakada Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Moldova’yı insan hakları ihlali nedeniyle mahkûm etmişti.

Freedom House’un 2021 tarihli raporunda Türkiye, Çin ve Rusya ile birlikte sınır ötesi baskı uygulayan ülkeler arasında gösterildi. Aynı rapor, Türk istihbaratının Avrupa’da faaliyet gösterdiği ülkelerde “yargısız infaz, zorla kaçırma ve tehdit” yöntemleriyle muhalifleri sindirmeye çalıştığını ortaya koydu.

Birçok Avrupa ülkesi, Türkiye’nin bu faaliyetlerini “egemenlik ihlali” olarak değerlendiriyor. Almanya, Hollanda ve Avusturya, Türk istihbaratıyla ilişkisi olduğu tespit edilen kişileri sınır dışı etti ya da haklarında soruşturma başlattı. Avrupa Parlamentosu ve İnsan Hakları örgütleri ise Ankara’ya “uluslararası hukuka saygı” çağrısında bulunuyor.