Koronavirüs salgını Almanya'da doktor, hemşire ve sağlık çalışanı açığının ne kadar büyük olduğunu, sağlık sistemi için yabancı iş gücünün taşıdığı önemi ve buna duyulan ihtiyacın daha da artacağını gözler önüne seriyor.
Dördüncü Covid-19 dalgası ile sarsılan Almanya'nın sağlık sektöründeki doktor, hemşire ve hasta bakıcı açığı gelecekle ilgili endişeleri artırıyor.
"Mediendienst Integration" adlı sivil toplum kuruluşu tarafından yayımlanan bir rapor, yabancı iş gücünün Alman sağlık sistemi, hastaneler ve bakım evleri için ne kadar büyük önem taşıdığını ortaya koydu.
DW'den Değer Akal'ın haberine göre, Koronavirüs salgını da hastaneler ve bakım evlerinin büyük ölçüde yabancı iş gücüne bağımlı olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Açığı yabancı doktorlar kapatıyor
Rapora göre Almanya'da yabancı doktorların oranı salgın döneminde arttı.
Ülkede her yedi doktordan biri yabancı ülke vatandaşı. Hatta Almanya'nın doğusunda ve batısındaki bazı bölgelerde artık görev yapan doktorların çoğunluğunu yabancı doktorlar.
Bu da yurtdışından gelen doktorların artık Almanya'nın sağlık sisteminde ne kadar önemli bir role sahip olduklarını ortaya koyuyor. Almanya genelinde çalışan doktorların yüzde 14'ünü yabancı doktorlar oluşturuyor. Üstelik bu oran, aslında göçmen kökenlilerin daha az yaşadığı Brandenburg, Thüringen ve Aşağı Saksonya'da daha da yüksek, yüzde 16'ya ulaşıyor.
Doktorlar neden Türkiye’den Almanya'ya göç ediyor?
Doğudaki eyaletlerin çoğunluğunda yabancı doktorların oranı yüzde 15'i geçmiş durumda.
Batıdaki Kuzey Ren Vestfalya'daki bazı bölgelerde ise artık işe yeni alınan doktorların büyük çoğunluğunu yabancıların oluşturduğu belirtiliyor.
"Yabancı doktorlar olmasaydı, Almanya'nın özellikle doğusunda ve yine batısındaki bazı bölgelerde durum çoktan dramatik bir hal almıştı" ifadelerine yer verilen raporda, Almanya'daki yabancı doktorların 5 binin Suriyeli, 4 bin 500'ünün Romanyalı, 2 bin 700'ünün de Yunan olduğu aktarılıyor.
Hemşireler ve bakıcılara ihtiyaç artıyor
Almanya'da çalışan yabancı hemşire ve bakıcı sayısı 200 bini aştı. Bu oran, 2013 yılına kıyasla bu alandaki yabancı iş gücü sayısının üç kat arttığını gösteriyor. Yabancılar, Almanya'da görev yapan toplam hemşire ve bakıcıların yüzde 13,5'ini oluşturuyor.
Almanya'da bu alanda çalışan yabancıların büyük bir bölümünün Polonya, Bosna-Hersek, Türkiye, Hırvatistan ve Romanya'dan geldiklerine dikkat çekilen raporda, AB dışındaki ülkelerden gelenlerin sayısının son yıllarda arttığına işaret ediliyor.
Federal Çalışma Ajansı, bu alanda "çok ciddi bir açık" olduğu bilgisini paylaşırken 2020 yılında yaşlı bakımında yaklaşık 20 bin 700'lük bir iş gücü açığının bulunduğunu, hasta bakımındaki açığın ise 15 bin 500 kişilik bir ihtiyaç bulunduğunu kaydetti.
2030 yılına kadar bu alanda 180 bin kişilik bir istihdam açığının oluşacağına dikkat çekiliyor.
"Yabancı işgücü olmasaydı sağlık sistemimiz işlemezdi"
Kuzey Ren Vestfalya'daki Katolik Hastaneler Birliği Weser-Egge'den Isabell Waschkies, kendilerine bağlı Höxter bölgesindeki dört hastanede işe alınanların yüzde 60'ının yabancı asistan doktorlardan oluştuğunu, özellikle kırsal bölgelerdeki hastanelerin büyük ölçüde yabancı doktorlarla açığı kapatmak zorunda olduğunu kaydetti.
Isabell Waschkies, Almanya'da çalışmak isteyen yabancı doktorların halen pek çok bürokratik zorluklarla karşı karşıya bulunduğunu, iş görüşmesi için vize alma gibi süreçlerin ortalama 6 ay sürdüğüne dikkat çekti.
"Küresel çapta açık artıyor”
Berlin'deki Charite Üniversite Hastanesi'nin Medikal Sosyoloji Enstitüsünden Lisa Peppler ise salgının sağlık sektöründe iş gücü açığını kapatma çabalarını zorlaştırdığına dikkat çekiyor.
Göç araştırmacısı Peppler, sağlık ve hasta bakımı alanında küresel çaptaki işgücü açığının daha da tırmandığına işaret ediyor.
Kritik uyarı
Sağlık alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları, hekim birlikleri, yabancı iş gücü göçünün sağlık sektöründeki açığı ancak bir ölçüde kapatabileceğine dikkat çekiyor.
Ayrıca doktorların, hemşire ve bakıcıların geldikleri ülkelerde nitelikli iş gücü kaybının da dikkate alınması gerektiği, bu ülkelerde sağlık sisteminin çökmesine yol açabilecek gelişmelere yol açılmamasının önem taşıdığı belirtiliyor.