İslamiyet her şeyi ile orijinaldir. Hiçbir anlayışın prensiplerine de muhtaç değildir.
ABDULLAH AYMAZ
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Hakikat Çekirdekleri-2’de sosyalistlik hakkında şöyle diyor: “Sosyalistlik düsturları, İslâmiyet’in esaslarını bozamaz. Şu sefih medeniyet, bozuyor. Hem çok pahalı düşüyor. Zira maddiyunluk ve engizisyonluk mayası ile neşvü nemâ bulup gelişen şu hazır medeniyet, pek çok aldatıcı ve teşvik edici vasıtalarla donatılmıştır ve cazibedardır. O sihirbaz, din, namus ve fazilet mukabilinde kendini satıyor. Şa’şaalı bir hayatı gösterip takdim ettiğinden dinden, namustan, faziletten fazla rüşvet alıyor, Sosyalistlik ise; basit, sade bir hayatı takdim ediyor. Ona mukabil, kimseyi dininden, imanından, namusundan büyük bir hisseyi fedâ etmeye mecbur etmediği gibi; kimse de kendinde mecburiyet hissetmez.”
“İnsan, gıdaya ihtiyacı gibi, zevke de bir ihtiyacı var… Nefis ve hevâ cihetinde tatmin edilmezse; ruh ve hidayet zevkini arayacaktır. İki adam birisi seni şaşaalı, câzibedar, eğlenceli bir ziyafete teşriflerle davet eder… Diğeri, sade bir yerde basit bir çorbaya seni çağırır. Birincisine değil cemaat sünnet, belki namazı da terk edersin, gidersin. İkincisine, sünneti de terk etmezsin. Birincisi medeniyet (vahşi kapitalizm) ikincisi sosyalistliktir.”
Üstad Hazretleri 1953 senesinde Vukufsuz Ehl-i Vukua Cevap başlığı altında şöyle diyor: “Hayrete sebep bir taarruzdur ki, kırk küsur sene evvel yazılmış ve tekrar tekrar tab’edilip basılmış bir maddeyi, Urfa Ehl-i Vukufu bütün bütün yanlış mâna vererek hem güya bu sene yazılmış diye bir propaganda nâmı vermişler. O mesele budur: “Eski Harb-i Umûmînin (Birinci Dünya Savaşı’nın) başında ve içinde, o harpte müttefikimiz olan Almanla alâkamızı kırmak ve Batılılaşmak perdesi altında Protestanlığa, yani siyaseti dinsizliğe âlet yapmaya çalışan bazı münafıklar diyordular ki, ‘Alman, Sosyalistlikle gidiyor, bizim dinimize zarar verecek.”
“Ben de o zaman demiştim: ‘Sosyalistlik, İslamiyet’e ilişemez ve dinimize zarar veremez. Hem bizi sosyalistliğe sokamaz. Fakat Batılılaşmak, İngiliz ve Fransız’ın medeniyetinin fena kısmı bizim dinimizi kısmen terketmeye mukabil, zararlı bir medeniyete bizi mecbur edecekler. Onun fenalıkları iyiliklerine galip gelen böyle bir medeniyet. Fakat bizim müttefikimiz olan Alman’ın sosyalistliği dinimize ilişmediği ve bizi sosyalistliğe sevketmediği için tercih ediyorum, diye o zaman demiştim.
“İşte meselenin hakikati bu iken, 40 sene evvel bir mesele yazılmış ve neşredilmiş, kimse ilişmemiş ve mahkemelerde beraet görmüşlerdir. (…) Ben de dedim: Bolşeviklik ayrı, sosyalistlik ayrıdır. Sosyalist Alman nerede? Komünist Rus nerede? Hem bu kadar mânasız, kırk küsur sene evvel bu mesele yazılan bir meseleden dolayı Nur’un üç kahraman talebelerini hapsettiler. “Yine müdde-i umumî (savcı) dedi ki, ‘Ehl-i vukuf bir cümleyi daha mesuliyet vesilesi yapıyor. O da: Sizin M. Kemal’e ‘Kemâl, namaz kılmayan hâindir.’ demenizdir. Hem: Namaz kılanlarla kılmayanlar arasına bir tefrika sokuyor. O halde suçludur.”
“Ben de dedim ‘Yüzlerce Kur’an âyetlerinde Müslümanlar için en büyük hakikat imandan sonra namaz olduğunu tekrar tekrar emrediyor. Hem de o zaman meclis-i mebusunda benim M. Kemal’e bu sözü söylediğim halde, bana ilişmediği ve itiraz etmediği halde, otuz beş sonra böyle vukufsuz, ehl-i vukufun (bilir kişinin) yanlış raporlarıyla Nur’un kahraman fedâilerine ilişmek, bence Rus hesabına bir propagandadır veya Rus hesabına propagandaya âlet olmuşlardır ki, Kur’an’ın hakikatlarıyla Komünist Rus’a cephe alan ve tam mücadele eden dinin fedâilerine ilişiyorlar.” (Said Nursi)
İslamiyet her şeyi ile orijinaldir. Hiçbir anlayışın prensiplerine de muhtaç değildir. Ama bir mukayese yapılınca hangisine daha uzak ve yakın olduğu ortaya çıkar. Senelerce yanlış anlayışlardan dolayı, sağ-sol terimleri Müslümanları yanlışa sevk etti. Kur’an’da defterini sağdan almak veya soldan almak ifadeleriyle, sağcı-solcu terimleri arasında dağlar kadar fark var!