Almanya'da, seçilen okul türü çocuğun geleceğini belirliyor

Almanya'da ilkokul son sınıftaki 10 binlerce öğrenci, öğretmenlerinden 'Okul Tavsiyesi- Schulemfehlung' alıyor, yeni okullarına kayıt yaptıracak. Başta KRV ve Berlin olmak üzere birçok eyalet, çocuğun adeta "işçi mi, doktor mu" olacağı konusunda okul tavsiyelerinin bağlayıcılığını kaldırdı. Karar hakkı velilere bırakıldığı halde Türk ailelerin birçoğu bundan habersiz. Seçilen okul türünün çocuğun geleceğini belirleyeceğine vurgulayan eğitim uzmanları, velilere haklarını kullanmalarını öneriyor.

Almanya'da ilkokul son sınıftaki 10 binlerce öğrenci, önümüzdeki yıl gideceği okul için 'Okul Tavsiyelerini- Schulemfehlung' aldı, yeni okula kayıt yaptıracak. Başta Türk kökenlilerin yoğun yaşadığı Kuzey Ren Vestfalya (KRV) ve Berlin olmak üzere birçok eyalet öğretmenin verdiği 'Okul Tavsiyesi'nin bağlayıcılığını kaldırarak, çocuğun gideceği okulu belirlemede son kararı anne babalara bıraktı. Birçok Türk veli bundan habersiz. Haklarından habersiz ebeveynler çocuğu lise, yani Gymnasium okuyabileceği halde öğretmenin Realschule veya Hauptschule tavsiyesi verdiğinden yakınıyor. Eğitim uzmanları, ilkokul sonrası seçilecek okulun çocuğun tüm geleceğini, hayatını belirleyeceğine dikkat çekerek, notları ve gayretine güveniyorlarsa çocuklarını öncelikle lise, yani Gymnasiumlara, değilse yine lise ve üniversite imkanı sunan Realschule, Gesamschule veya Sekunderschule okullarına yazdırmalarını tavsiye ediyor.

GÖÇMEN ÇOCUKLARI ENGELLİ OKULLARINA GÖNDERİLİYORDU!

600 binin üzerinde göçmen kökenli öğrencinin bulunduğu KRV eyaleti Yeşiller Partisi Milletvekili ve Uyum Komisyonu Başkanı Arif Ünal, SPD-Yeşiller Hükümeti olarak 2010-11 eğitim yılında okul tavsiyesi konusunda yaptıkları düzenlemeyi hatırlattı. Okul Yasası'nda göçmen öğrencilerin önünü açacak düzenlemeleri hatırlatan Ünal, "Daha önceki CDU-FDP hükümeti, öğrencilerin ilkokuldan sonra hangi okula gideceğine karar verme yetkisini Schulemfehlung ile tamamen öğretmenlere bırakmıştı. Göçmen çocuklar yoğunlukla Förderschule denilen, aslında özürlü okullarına veya Hauptschulelere gönderiliyordu. Yani dördüncü sınıftan sonra büyük bir eleme vardı" dedi. Dar gelirli Alman çocuklarının da aynı muameleye maruz kaldığını bildiren Ünal, "Öğretmenler, liseler çok zor, oraya gittiğinde ailesi öğrenciye yardımcı olamayacağı için tekrar Hauptschuleye düşecek, psikolojileri daha da bozulur diye düşünüyordu." diye konuştu.

OKUL SEÇMEDE KARAR YETKİSİNİ AİLELERE VERDİK

Bunu "çocukların geleceğiyle oynamak" diye nitelendiren Ünal, "Bir çocuğun üniversiteye gitmesi için illa anne babasının üniversiteye gitmiş olması gerekmiyor. Düzenleme yaparak okul seçmede tekrar karar yetkisini ailelere verdik. Aile diyorsa ki; çocuğuma inanıyorum, zeki bir çocuk, ben de yardımcı olup okutacağım, öğretmenin tavsiyesine rağmen başka okula gönderebilir. Öğretmenin verdiği Schulemfehlung sadece tavsiye niteliğinde, karar hakkı velilerde" dedi. Ünal ayrıca, Schulbezirk sistemini getirerek Alman akademisyenlerin çocuklarını göçmenlerle birlikte okutmalarını sağladıklarını hatırlattı. Üç okullu eleyici sistemi değiştirmeye çalıştıklarını aktaran Ünal, Sekunderschule okullarını kurduklarını, Sekunderschule ve Gesamschule'lerin Gymnasium'a gidemeyen öğrencilere lise ve üniversite imkanı sunduğunu hatırlattı. Ünal, "Veliler bilmeli ki; seçilen okul türü çocuğun geleceğini belirliyor." dedi

KARARIN VELİLERE BIRAKILMASI EĞİTİMDE ADALETSİZLİĞİ KALDIRDI

Berlin'deki TÜDESB Okulları Genel Müdürü Muzaffer Toy, öğretmenlerin verdiği 'Okul Tavsiye'lerinin bağlayıcılığının Berlin'de de kaldırıldığını hatırlatarak, bunun eğitimde adalete katkı yaptığını vurguladı. Ailelerin okul ve öğretmenle işbirliğinin önemine dikkat çeken Toy, "Çocuğun gideceği okula sadece öğretmenin karar vermesinin kaldırılması ile adaletsizlik giderilmiş oluyor. Ancak öğrenciyi ilkokul yıllarında en iyi tanıyan kişinin öğretmenler olduğunu da unutmamalı." dedi. Berlin'de geçtiğimiz yıllarda tarihin en düşük doğum oranlarından dolayı 3.3 notla bile Gymnasium'a giden çocuklar olduğunu söyleyen Toy, "Bu anlamda her eyaletin eğitim politikaları değişik ve alınan bu tür kararlar tekrar değişebiliyor. Bazen bir okula 'sadece beş çocuk için Gymnasium tavsiyesi vereceksin' deniyor ve en iyi beşi seçiyorlar" dedi. Güney eyaletlerinde sistemin hala tutucu olduğunu belirten Toy, "Burada okul ve aile iyi niyetle bir araya gelir ve çocuk için en iyisine karar verirlerse sistemin nasıl işlediği çok da önemli olmaz. Ailenin de çocuğun geleceğinde söz sahibi olması yaşanabilecek haksızlıkları önlemede oldukça önemli." açıklamasında bulundu.

SEKUNDERSCHULE'LER GYMNASIM'A GEÇME İMKANI SUNUYOR

KRV Türk Veli Dernekleri Federasyon Başkanı Aysun Aydemir ise okul tavsiyesinin bağlayıcılığının kaldırılmasının velilere büyük bir imkan sunduğuna kaydetti. Aydemir, "Çocuğuna Realschule tavsiyesi verilmiş bir aile, çocuğun notlarına güveniyorsa Gymasium'a da yazdırabilir. Ancak okulun kabul etmesi gerekiyor. Bu da başvurular ve okulun kapasitesiyle direk ilgili" dedi. Aydemir, açıklamasalar da bazı okulların "yabancı kontenjan sınırı" uyguladığını iddia etti. Hauptschule tavsiyesi verilenlere özellikle Sekunderschule ve Gesamschule'yi tavsiye eden Aydemir, "Bizim çocuklar daha sonra, 8-9. sınıfta kendine geliyor, kendini gösteriyor. İyi olan çocuklar Sekunderschule'den Gymasium'a geçebiliyor. Hauptschulelerin imajı çok yıpranmış durumda. Seçilen okulun çocuğun geleceğini belirleyeceğinin altını çizebiliriz. Haklarını aramada veli dernekleri onlara yardımcı olur" diye konuştu.

ÇOCUĞA BIRAKILABİLECEK EN İYİ MİRAS İYİ BİR EĞİTİMDİR

Eğitim Danışma Kurulu Başkanı Mehmet Önel de, ilkokul sonrası seçilen okulun çocuğun geleceğini belirleyeceğinin altını çizdi. Önel, "İlkokul'dan sonra çocuğun gideceği okula artık veli karar veriyor. Çocuğu en iyi tanıyan anne babasıdır. En uygun okula veliler karar vermeli. Çocuğuna güvenenler öncelikle Gymnasiumu tercih etmeli" dedi. Çocuğun kapasitesinin de dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Önel, "Çocuklara destek olmalı. Çocuğa bırakılabilecek en iyi miras iyi bir eğitimdir. Çocuğun geleceğini garanti altına alacak bir eğitim tüm aile ve toplum için faydalı bir birey yapar. Eğitimsiz, yolunu şaşırmış birine çok miras da bıraksanız üç günde yer bitirir." dedi.

GYMNASIUM DIALOG ÇOCUKLARIN YETEĞİNİ ORTAYA ÇIKARMADA İDDİALI

Köln'de Türk kökenli akademisyenlerin kurduğu Gymnaium Dialog & Realschule okulları İdari Müdürü Genç Osman Esen ise, Okul Tavsiye'lerinin bağlayıcılığı olmamakla birlikte, öğrenciyi en iyi tanıyanın öğretmenleri olduğuna dikkat çekti. Esen, "Ancak öğretmenler, bu çocuk yabancı kökenli, maddi durumu müsait değil, Gymnasium'u başaramaz, yıpranır diye, onu korumak için Gymnasium tavsiyesi vermeyebiliyor. Geçen yıl bir çocuğun not ortalaması 2.0, ona Realschule, diğerinin notu 2.5 ama Gymnasium tavsiyesi vermişler. Biz 2.0 notu olan çocuğu Gymnasium'a aldık. Çocuğun ana derslerden en az ikisinin notu 2 ise Gymnasium'a alabiliyoruz" dedi. Kendileri Gymnasium'dan düşen öğrencileri Realschule'de okutarak yine liseye hazırladıklarını aktaran Esen, "Okulumuz öğrencileri ders derstek projeleriyle destekliyor. Biz çocukların yeteneğini ful kapasitede ortaya çıkarmakta iddialıyız. Çünkü küçük gruplarla ekstra ders ve etüt saatleri sunuyoruz. Her çocuğu başarılı kılmaya dönük projelerimiz sayesinde Eyalet Eğitim Bakanlığı okulumuzu 'Geleceğin Okulu' (Zukunftschule) seçti. Mesela Realschule'de iyi başarı sağlayan çocuğu iç bünyede Gymnasium'a alabiliyoruz. 'Çocuğumun hakkı yendi' diyen veli gelsin, çocuk yeterlilik sınavını geçerse tavsiyesi Hauptschule olsa da Realschule'ye alabiliyoruz." ifadelerini kullandı. CİHAN
17 Aralık 2015 11:21
DİĞER HABERLER