Bu durum gerek Almanya içinde gerekse de dışında tartışmaya yol açarken, uzmanlar, kesin bir yargıya varmak için henüz çok erken olduğu uyarısı yapsa da ilk değerlendirmelere göre bu durumun arkasında birkaç etken yer alıyor.
BBC Türkçe'ni haberine göre Almanya’nın dünyanın en büyük test kapasitesine sahip ülkelerden biri olması sebebiyle çok hızlı bir şekilde fazla sayıda test yapıp yeni vak'a tespit edebildiğine dikkati çekiliyor.
Ayrıca, Almanya’da şu ana kadar vaka tespit edilenlerin önemli bir kısmı da yüksek riskli olarak nitelendirilen yaş grubunun altında yer alıyor ve bu da iyileşme oranının yükselmesine sebep oluyor.
Bununla birlikte, salgının henüz erken aşamalarında olduğu ve ilerleyen zamanlarda tablonun değişebileceği uyarılarını yapanlar da var.
Almanya’nın Koronavirüs ile mücadele çabalarında kilit rol oynayan Robert Koch Enstitüsü’nün Başkanı Prof. Dr. Lothar Wieler her hafta yaklaşık 160 bin örnek üzerinde test yaptıklarını söyledi.
Bu da günde 22 binden fazla test yapıldığı anlamına geliyor. Koronavirüs ile mücadele konusunda örnek gösterilen ülkelerden Güney Kore’de günde yapılan test sayısı 15 bin civarındaydı.
Wieler bu hafta içinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Tüm mesele kapasite. Almanya’nın çok ciddi bir kapasitesi var. Haftada 160 binden fazla kişi üzerinde de test yapabilir durumdayız ve bu sayıyı önümüzdeki dönemde daha da artırabiliriz.” dedi.
Wieler bazı hayvan kliniklerinin Koronavirüs testi yapabilen laboratuvarlara dönüştürüleceğini belirterek, ellerindeki test kiti stoklarının da çok iyi durumda olduğunu vurguladı.
Financial Times (FT) gazetesi, konuyla ilgili yayımladığı makalede, çok fazla sayıda test yapılmasının, hiç ya da az semptom gösteren kişilere de Covid-19 teşhisi konularak, uzun vadede ölüm oranının düşük kalmasında etkili olduğuna dikkat çekti.
TESPİT EDİLEN VAK'ALARIN ÇOĞU GENÇ
Ölüm oranının düşük kalmasında etkili olduğu düşünülen bir diğer etken de tespit edilen vak'aların yaş grubu.
Robert Koch Enstitüsü’nün verilerine göre, Almanya’da tespit edilen vak'aların yüzde 80’ini 60 yaş altı grup oluşturuyor.
Dünya genelinde elde edilen veriler, 60 yaşın üzerinde can kaybı riskinin önemli ölçüde arttığını ve görülen ölümlerin büyük bir kısmının da bu yaşın üstündeki gruplardan geldiğini gösteriyor.
FT’ye konuşan Hanover Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Matthias Stoll, Almanya’daki ilk vakaların genellikle diğer ülkelere kayak yapmak gibi nedenlerle tatile gidenlerde görüldüğünü belirtti.
Stoll, “Bu kişileri de ağırlıklı olarak, kayak ya da başka bir fiziki aktivitede bulunabilecek durumda olan 80 yaş altındakiler oluşturuyor. Bu grupla can kaybı oranı nispeten daha düşük.” dedi.
DURUM HER AN DEĞİŞEBİLİR UYARILARI
Ancak durumun her an değişebileceği yönünde uyarılar da yapılıyor.
Uzmanlar, hem vak'a hem de ölüm oranlarının artabileceği uyarısını yapmayı sürdürüyor.
Almanya da durumun daha da kötüleşmesi olasılığına yönelik tedbirler almaya başlamış durumda. Ülke genelinde yoğun bakım ünitelerinde kapasite ve sağlık çalışanı sayısında artışa gidilirken, hastalıkla mücadelede kritik rol oynayan ekipmanların alımına da hız verildi.
Alman hükümeti geçen hafta içerisinde, 10 bin adet sun'i solunum cihazı siparişi verdi. Halihazırda hastanelerde 25 bin adet sun'i solunum cihazı bulunuyor.
Başkent Berlin, ticaret fuarının düzenlendiği alanı Covid-19 hastalarının tedavi göreceği 1000 yataklı bir hastaneye dönüştürmeyi planlıyor.
"HENÜZ ERKEN SAFHADAYIZ, VAK'A SAYISI ARTACAK"
FT’ye konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Heidelberg Üniversite Hastanesi’nin Viroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hans-Georg Kräusslich, “Almanya’da salgının henüz nispeten erken safhasındayız. Hastalığın tespit edildiği vak'aların önemli bir bölümü bu virüsü son bir ya da iki hafta içerisinde kapmış. Önümüzdeki dönemde vak'a sayısının daha arttığını ve buna bağlı olarak da ölüm oranının da yükseldiğini göreceğiz.” dedi.