Almanya'nın Hessen eyaletine bağlı Hanau kentinde dördü Türkiye kökenli dokuz göçmen genç, tam beş yıl önce, 19 Şubat 2020'de, 43 yaşındaki Tobias R. adlı bir saldırgan tarafından katledildi. Sebep, Alman olmamalarıydı. Irkçı saiklerle işlenen bu cinayetlerin etkisi kentte hâlâ hissediliyor. Kentin farklı noktalarında kurbanların isimlerine, fotoğraflarına rastlanıyor.
"Hanau'da yüz yıllardır farklı kültürlerin bir arada yaşadığı bir ortam vardı. Bu olay, şehrimizin algısını temelden sarstı" diyen Belediye Başkanı Claus Kaminsky, saldırının şehrin huzuruna derin bir darbe vurduğunu söylüyor. Dünyaca ünlü masal yazarları Grimm Kardeşler'in doğduğu kent olan Hanau'nun büyüleyici güzelliği bu saldırının gölgesinde kalsa da acılarını umuda dönüştürmeye çalışan kurban yakınları "Biz hâlâ ayaktayız" diyor.
Saldırıda kaybettiği oğlu Ferhat'ın adına Hanau'da bir eğitim derneği kuran Serpil Temiz Unvar, Almanya genelinde okullarda düzenlediği etkinliklerle gençleri ırkçılık ve faşizmin tehlikelerine karşı uyarıyor. Serpil Temiz Unvar, oğlunu ve diğer kurbanları unutturmamaya kararlı: "Ben durmaya korkuyorum, çünkü durursam unutulacaklar. Ne kadar yorgun olursam olayım durmamam gerekiyor. Mecburiyetim var, görevim var."
Yılda 90'a yakın etkinlik düzenlediğini söyleyen Temiz Unvar, bu etkinliklere binlerce Alman ve göçmen gencin katıldığına dikkat çekiyor: "Ben gençlere güveniyorum. Sorgulayan, duruş sergileyen ve empati kuran bir gençlik geliyor. Hem göçmen hem de Alman gençleri bana umut veriyor."
Aşırı sağ endişesi
Almanya'da 23 Şubat'ta yapılacak genel seçimlere sayılı günler kala aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin oy oranını arttırdığı anketlere yansıyor. Serpil Temiz Unvar, bu durumun kendisini üzdüğünü ancak Almanya'da demokrasiyi destekleyenlerin sayısının desteklemeyenlerden çok daha yüksek olduğuna inandığını vurguluyor. Temiz Unvar'a göre sorun, aşırı sağın yükselmesinden ziyade demokrat kesimlerin dağınıklığı ve ilgisizliği.
DW Türkçe'ye konuşan Serpil Temiz Unvar, "Aslında biz göçmenlerin de bunda payı var" diyor: "Benim oğlum ırkçı bir saldırıda bir Alman tarafından öldürüldü ama hiçbir zaman 'Bütün Almanlar ırkçıdır, katildir' demedim. Son zamanlarda göçmenlerin işlediği cinayetlerden de tüm göçmenleri sorumlu tutamazsınız. Bu düşünceye karşı hepimizin birlik olması lazım. Ama olamıyoruz. Buna karşın sağcılar çok iyi organize olmuşlar. Hedeflerine doğru yürüyorlar. Bunu biz maalesef yapamıyoruz. Birlik olmak gerekiyor. Çünkü biz demokratik düşünenler bu ülkede onlardan ne olursa olsun çok daha fazlayız. Ama bunu göstermemiz lazım."
"Almanya'da doğdu, yetişti ve öldürüldü"
Saldırıda düğün hazırlığı yapan Gökhan Gültekin de hayatını kaybetmişti. Gökhan'ın ağabeyi Çetin Gültekin de kardeşinin ölümünden sonra "Bir daha benzer cinayetler işlenmesin, kimse milliyeti veya inancı nedeniyle öldürülmesin" diyerek harekete geçtiğini söylüyor. Gültekin, Almanca kaleme aldığı, "Almanya'da doğdu, yetişti ve öldürüldü" (Geboren, aufgewachsen und ermordet in Deutschland) adını verdiği bir kitapta kardeşini anlattı.
Irkçı saldırı sonrası ailece yaşadıklarına da değindiği kitabını tanıtmak için onlarca okuma etkinliğine katılan Çetin Gültekin, etkinliklere gelenlerin daha çok Alman olduğunu söylüyor: "Ne yazık ki göçmenler, Türkler, Müslümanlar yok oralarda. Almanlar ağırlıkta. Bizimkiler tek tük katılıyor, katılanlar da ne yazık ki başka dünyalarda. Benim kitap yazarak para kazandığımı, kardeşimin ölümü üzerinden avantaj sağladığımı ileri sürenler bile çıktı. Oysa ben kitapta ırkçı cinayetin açtığı yaraları anlatıyorum. Ama onların derdi o değil. Bu beni çok üzüyor ve doğrusu ümidimi de yitirdim."
DW Türkçe'ye değerlendirmelerde bulunan Gültekin, Almanya'da aşırı sağın oylarını artırmasının iyiye işaret olmadığını sözlerine ekliyor. Cinayetin meydana geldiği dönemde aşırı sağın oy oranının o dönemdeki istatistiklere göre yüzde 5-6 civarında seyrettiğini belirten Gültekin, "Aradan beş yıl geçti, şimdi oy oranı yüzde 20'nin üzerinde. Canımız yanarken topluma barış mesajları verdik. Boşuna mıydı? Hiç mi etkili olmadı onca etkinlik, onca faaliyet Hanau saldırısını anlatan?" diyor.
İhmaller, eleştiriler
Tobias R. isimli saldırgan cinayetleri işledikten sonra aynı gün ailesiyle birlikte yaşadığı eve giderek kendisini ve annesini vurmuştu. Ve saldırganın intihar etmesi nedeniyle olayla ilgili bir ceza davası görülmedi. Başsavcılık da saldırganın suçu derin ırkçı duygularla işlediğinin tespit edildiğini açıkladı. Cinayetlerin işlenmesinde suç ortağı olup olmadığı ya da engellenip engellenemeyeceği soruları bugün hâlâ tartışılıyor.
Hessen Eyalet Meclisi'nde ırkçı katliama ilişkin bir soruşturma komisyonu kurulmuş, 2023'te açıklanan 600 sayfalık raporda saldırganın kolayca silah ruhsatı alabildiği ve yetkililerin kriz yönetiminde yetersiz kaldığı vurgulanmıştı. Özellikle polis çağrı merkezinin yetersizliği büyük tepki çekmişti. Ayrıca kurbanlardan Vili Viorel Paun'un da defalarca polisi aradığı ancak ulaşamadığı ortaya çıkmıştı.
Dönemin Hessen Eyalet İçişleri Bakanı Peter Beuth'a göre saldırıyı polisin engellemesinin mümkün değildi. Beuth, Hanau Araştırma Komisyonu'nda verdiği ifadede "bugün hata olarak değerlendirilebilecek bazı ayrıntılar olsa da saldırı ile bağlantılı olarak polisin çalışmalarının iyi olarak nitelendirileceğini" söyledi. Failin polis kayıtlarında bulunmaması nedeniyle cinayetlerin engellenemediğini ifade eden Beuth, saldırı düzenleneceğine ve başka kişilerin saldırı planlarından haberdar olduğuna dair hiçbir işaretin bulunmadığını söyledi.
Öte yandan Hessen Eyalet yönetimi benzer cinayetlerin önüne geçmek için bazı yeni uygulamalar başlattı. Silah ruhsatı denetimlerinin sıkılaştırılması, psikolojik sorunu olanların silah edinmesinin önlenmesi ve polis çağrı merkezlerinde acil durum sistemi kurulması gibi adımlar atıldı.
Ferhat Unvar Eğitim İnisiyatifi adlı derneğin başkanlığını yürüten Serpil Temiz Unvar'a göre atılan bu adımlar yetkililerin ihmallerini ortaya çıkarmada yetersiz. Temiz Unvar, eyalet meclisince hazırlanan rapora da tepki gösteriyor: "Raporda yapılan yüzeysel hatalara yer verildi ancak derinlik yoktu. Birtakım bahaneler bulunmuş. Ben kendi adıma söyleyeyim, bekliyordum. Çünkü eğer yapılan hatalar kabul edilseydi bu büyük değişimi de beraberinde getirirdi. Mesela deniliyor ki silah ruhsatı almak zorlaştırıldı. Ama baktığınız zaman hâlâ ırkçılarda silahlanma olduğunu görüyoruz. Yani bunun önüne geçilmedi. Geçilmeye de belki niyetleri de pek yok. Ufak tefek önlemler alındı ama çok yetersiz. Irkçılığı yok edemeyiz ama ırkçıların elinden silahları almak mümkün."
Çetin Gültekin de benzer görüşte. Gültekin, tek amaçlarının adaletin yerine gelmesi ve bir daha benzer olayların yaşanmaması: "Kardeşim geri gelmeyecek biliyorum. Benim derdim, başka canlar yitip gitmesin. Bunun için 5 yıldır inanılmaz mücedele veriyoruz