Küresel ilaç şirketi kısa süre içinde Covid-19 aşısını geliştirmeyi başardı. Ancak aşı tedariği konusunda şirkete yönelik çok sayıda eleştiri var. Peki şirketin kârı toplum sağlığının önüne mi geçiyor?
ABD merkezli küresel ilaç şirketi Pfizer'in CEO'su Albert Bourla, geçen yıl oldukça büyük bir risk aldı ve Covid-19 pandemisine karşı ABD hükümeti öncülüğünde başlatılan kamu-özel ortaklık girişimi Warp Speed Operasyonu'nun aşı çalışmalarına katılmak yerine, Alman şirket BioNTech'e 2 milyar dolar yatırmayı tercih etti. Bourla'nın öngörüleri işe yaramış olacak ki BioNTech, hem ABD hem Avrupa Birliği hem de diğer pek çok ülke tarafından onaylanan ilk koronavirüs aşısı olarak tarihe geçti.
Ancak bu süreç pek de kolay olmadı. Başta Avrupa Birliği'nden (AB) olmak üzere Pfizer'e yönelik çok sayıda eleştiri yapıldı; yapılmaya da devam ediliyor. Şirkete yönelik eleştirilerin başında aşıdan doğabilecek zararlarda sorumluluk kabul etmemesi, aşıyı muhafaza edecek -70 derecelik dolapların çok pahalı ve tedariğinin zor olması geliyor. Ayrıca aşının doz fiyatını pahalı bulanlar da var.
"Aşı fiyaskosu"
Alman basını, bir süredir İsrail, İngiltere ve ABD gibi ülkelerin nüfusunun büyük bir bölümünü aşılamasına karşın Avrupa Birliği'nin aşılama kampanyasında neden başarısız olduğunu sorguluyor. Yapılan yorumlarda AB'nin aşıyı bulan şirketlerle anlaşmada geç kaldığı ve bu sebeple ülkelerin yeterli miktarda aşıyı gerekli sürede temin edemediği yorumu yapılırken, tüm bu yaşananlar "aşı fiyaskosu" olarak adlandırılıyor.
Ancak Avrupa Parlamentosu'nda Hristiyan Demokratlar üyesi ve tıp doktoru olan Peter Liese ise Birliğin bu konuda gecikmesinin arkasında şirketle yapılan pazarlıklardan kaynaklandığını savunarak Pfizer'i suçluyor. Lieser, şirkete tepkisini "Pfizer, Avrupa Komisyonu üzerinde baskı uyguladı. Aslında Pfizer, başlangıçta Avrupa'da kanun olan bir şeyi kabul etmek istemedi: Bir hata yapıldığında, biri zarar gördüğünde, sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini" şeklinde dile getiriyor. Lieser, müzakerelerin tıkandığı dönemde de şirkete "Pfizer yöneticileri, kendi kârlarını insan sağlığının da ötesine koydukları suçlamasını tatmin edici bir şekilde çürütmediler" eleştirisini yapmıştı.
Arjantin örneği
Pfizer'a yönelik eleştiriler sadece Avrupa Birliği ile sınırlı değil. Şirketin aşısının üçüncü faz çalışmalarının yapıldığı Arjantin'de de benzer bir durum yaşandı. Bu ayın başında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Arjantin Sağlık Bakanı Gines Gonzalez Garcia, şirketin kendilerine "çok kötü davrandığını" ifade etti.
Arjantin hükümeti, Pfizer'i aşının olası etkileriyle ilgili sorumluluk almaya ikna edemediklerini belirtiyor. Arjantin Devlet Başkanı Alberto Fernandez de "Aşının sorumlusu devlet değil. Devlet satın alır ve satarlar. Onlara neden tüm hukuki ve cezai sorumluluklardan kurtaracak bir standart sunmamız gerektiğini anlamıyorum" açıklamasını yapmıştı.
Pfizer ise Arjantin ile müzakerelerin "sorumluluk" konusundan dolayı başarısız olmadığını, aksine Arjantin'in son derece düşük bir sıcaklıkta saklanması gereken aşı dolaplarının nakliyesini ödemek istemediğini savundu. Tüm bunların sonucunda Arjantin, BionTech-Pfizer aşısı için Pfizer ile değil, Sputnik V aşısı için Rusya ile anlaştı.