Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında, Almanya'da lise diploması ya da mesleki yeterliliği olmayan gençlerin sayısı çok daha fazla. İstatistikler, eğitim başarısı ile etnik köken arasında bağlantı olduğunu gösteriyor.
Almanya'da son yıllarda iş arayan herkes, kolaylıkla iş bulabiliyor. 2023 sonbahar verilerine göre ülkede 1,7 milyondan fazla istihdam açığı var. Yaklaşık 200 meslek dalında iş başvuruları, işgücü açığını karşılayacak düzeyde değil. Özellikle hemşirelere, hasta ve yaşlı bakıcılarına, inşaat ustası ve vasıflı zanaatkârlara, bilişim uzmanlarına, profesyonel şoförlere, öğretmenlere ve anaokulu eğitmenlerine duyulan ihtiyaç had safhada.
Almanya çok geride kaldı
DW Türkçe'nin haberine göre Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi uluslararası kuruluşlar, yıllardır Almanya'da niteliksiz insan sayısını azaltmak için çok az şey yapılmasını eleştiriyor. Gerçi geçmişe kıyasla lise ve üniversite diploması alan gençlerin sayısında az da olsa artış kaydedildi. Ancak buna paralel olarak, istihdam piyasasının talep ettiği asgari gereklilikleri bile karşılamayan eğitimsiz ve vasıfsız gençlerin sayısındaki artış da bir türlü durdurulamıyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) istatistik kurumu Eurostat, her yıl Avrupa ülkelerinde 18-24 yaş arası kaç gencin okulu ya da mesleki eğitimi tamamlayamadığına dair veri topluyor. Almanya'da bu rakam 2013'ten 2020'ye kadar yılda yaklaşık yüzde ondu. 2021'den itibaren artmaya başlayan bu oran, 2022'de yüzde 12,2'ye yükseldi.
Sadece Macaristan, Norveç, İspanya, Romanya ve İzlanda, Almanya'dan daha kötü durumda. Hatta 27 AB ülkesi arasında Almanya, sondan dördüncü sırada.
Göçmen kökenlilerin terk oranı artıyor
Federal Nüfus Araştırma Enstitüsü (BiB) tarafından yapılan araştırmaya göre, son yıllarda Almanya'da okul eğitimini yarıda bırakanların çoğu göçmen kökenli gençler. Yani diploma alan öğrenciler ile etnik kökenleri arasında doğrudan bir bağlantı söz konusu.
Oysa 2013 yılında köken açısından böylesine keskin bir ayrım söz konusu değildi. Ancak 2022'de tablo bariz bir şekilde değişti: Göçmen kökenli olmayan 25 yaşındaki erkeklerin yüzde 3'ü ve kadınların da yüzde 2'si okul diplomasına sahip değildi. Aynı yaştaki yabancı kökenliler arasında ise bu oran erkeklerde yüzde 12, kadınlarda ise yüzde 10 olarak tespit edildi.
Federal Mesleki Eğitim ve Öğretim Enstitüsü (BIBB) tarafından yapılan analizler, bu durumun gençlerin kariyerlerine de etki ettiğini gösteriyor. Örneğin 2021 yılında, yaşları 20 ila 34 arasında değişen kişiler arasında, Almanların yüzde 10'u hiçbir mesleki eğitim almamıştı. Göçmen kökenli olup da Almanya'da doğup büyüyenler arasında ise bu oran 20'ye yaklaşmıştı.
Fırsat eşitsizliği faktörü
Eğitim uzmanları, yıllardır Alman okul sisteminde başarısız öğrenci sayısının artmasını eleştiriyor. Bunun en somut kanıtı ise uluslararası eğitim araştırma Pisa'daki vahim tablo oldu. 15 yaşındaki öğrencilerin matematik, okuma becerileri ve fen bilimlerinde uluslararası düzeyde karşılaştırıldığı Pisa testinde Almanya'daki öğrenciler, şimdiye kadar ölçülen en düşük skorları elde etti.
Performans düşüşü büyük ölçüde, koronavirüs pandemisi sırasında derslerin iptal edilmesine bağlanıyor. Ancak uzmanlara göre başarısızlığın asıl nedeni, yıllardır devam eden fırsat eşitsizliği. Eğitim ve Bilim Sendikası (GEW) Yönetim Kurulu Üyesi Anja Bensinger-Stolze, "Almanya'da eğitim başarısı hâlâ sosyal statüye bağlı" eleştirisinde bulunuyor ve ekliyor:
"Evde iyi bir öğrenme ortamına sahip olmayanlar, eğitimdeki olumsuzluklardan daha fazla etkileniyor. İptal edilen dersler, yetersiz nitelikli personel, rehberlik ve destek eksikliği nedeniyle eğitim fırsatları azalıyor."
Yetersiz Almanca sorunu
Sorunlar anaokulu çağında başlıyor. Almanya'da 3 ila 6 yaş arasındaki her beş çocuktan biri artık evde hiç Almanca konuşmuyor. Hessen, Berlin ve Bremen'de bu oran üçte bire kadar çıkıyor. Bu durum, özellikle göçmen kökenli çocukların kreş ya da anaokuluna gitmesini daha da önemli hale getiriyor. Ancak Alman hükümetinin eğitim raporuna göre, göçmen çocuklarının sadece yüzde 81'i anaokulu ya da kreşe gidiyor.
Bunun temel nedeni, okul öncesi eğitim kurumlarındaki yetersiz kapasite. Şu anda ülke çapında yaklaşık 350 bin kişilik anaokulu ve kreş açığı var. Okul öncesi eğitimden mahrum kalan göçmen kökenli çocuklar, okula başladıklarında yeterince Almanca konuşamadıklarından, eğitim hayatına 1-0 geride başlıyor.
Öğretmen açığı artıyor
Halihazırda ülke çapında yaklaşık 14 bin öğretmen açığı var ve bu açık giderek artıyor. Eğitim ve Bilim Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Bensinger-Stolze, "Öğretmen talebi ile öğretmen arzı arasındaki fark 2035 yılına kadar 56 bine ulaşacak. Ne yazık ki politikacılar, bu gelişmeyi çok uzun süre hafife aldı. Bu nedenle kısa vadede durumu hafifletmek veya iyileştirmek çok zor," diyerek durumun vahametini ortaya koyuyor.
Bu durum, desteğe ihtiyacı olan öğrenciler için de olumsuz bir gelişme. Eğitimini yarıda bırakanların sayısının azaltılması için yürütülen projeler de öğretmen açığı nedeniyle sıkıntıya giriyor. Ancak bazı Almanya'nın bazı eyaletlerinde ise okulda başarısız olabilecek öğrenciler için sekizinci sınıftan itibaren "Verimli Öğrenme" adlı bir proje yürütülüyor.
"Kariyer rehberliğine daha erken başlanmalı"
Bu proje ile şiir yorumlama ve yüksek matematikte zorlananların başka alanlarda pratik yetenek ve becerilere sahip olması öngörülüyor. Haftada üç gün şirketlerde stajyer olarak çalışma imkânının tam da bu durumdaki öğrencilere uygun bir kariyer yolu açabiliceği belirtiliyor.
Federal İş ve İşçi Bulma Kurumu Başkanı Andrea Nahles, kariyer rehberliğinin okullarda beşinci sınıftan itibaren başlatılmasını öneriyor. Geçmiş yıllarda Almanya Çalışma Bakanlığı ve Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanlığı gibi üst düzey siyasi görevlerde de bulunan Nahles, özellikle staj konusunun önemine vurgu yapıyor: "İş yerlerinde düzenli staj, tüm okul türlerinde zorunlu hale getirilmeli. Bu şekilde pratik yeteneklerin keşfedilmesi ve teşvik edilmesi teşvik edilmiş olur."
1 Nisan 2024'ten itibaren, okul eğitimlerini bırakanlar da dahil olmak üzere, tüm gençler için bir "mesleki eğitim garantisi" öngören kanun yürürlüğe girecek. Böylece ikinci bir fırsata kavuşacak olan eğitimsiz ve vasıfsız gençlerin, istihdam piyasasına kazandırılması hedefleniyor.