Almanya'nın Saksonya ve Thüringen eyaletlerinde seçmenler bu Pazar günü seçim için sandık başına gidecek.
Euronews'te yer alan habere göre Almanya'nın Saksonya ve Thüringen eyaletlerinde Pazar günü yapılacak bölgesel seçimlerde aşırı sağın olası başarısına karşı uyarılar yapılıyor. Gözler, Almanya için Alternatif'in (AfD) performansına çevrilmiş durumda.
Aşırı sağcı bir parti olan AfD, 9 Haziran'da yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde bir önceki seçimlere göre oylarını 4,9 puan arttırarak yüzde 15,9’a ulaşmıştı.
Geçen hafta Almanya'nın batısındaki Solingen kentinde üç kişinin ölümüne, sekiz kişinin de yaralanmasına yol açan saldırı da dahil olmak üzere bazı aşırılık yanlısı eylemlerin ardından ülkedeki göçmen karşıtı duyarlılığın da arttığı belirtiliyor.
Saksonya geleneksel olarak, Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin (CDU) kalesi olarak görülüyor. Ancak beş yıl önce eyalet, Alman Yeşiller ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile üç partili bir ittifakın yönetimine girmişti.
Bu hafta sonu yapılacak seçimlerde CDU ile AfD arasında başa baş bir mücadelenin yaşanması bekleniyor.
Üstelik bu seçimler AfD'nin şimdiye kadarki en güçlü seçim gösterisi olabilir. Zira partinin Thüringen'deki oy oranı yüzde 30 civarında.
"Kilitlenmiş bir siyasi sistem" riskiSeçmenler sandık başına gitmeye hazırlanırken, azınlık gruplar, AfD'nin potansiyel yükselişine karşı alarm halinde.
Örneğin Amerikan Yahudi Komitesi'nin Berlin ofisi, AfD'nin Yahudi karşıtı ideolojisini ve aşırıcılıkla bağlantılarını anlatan bir broşür yayınladı.
Euronews'e konuşan grubun direktörü Remko Leemhuis, "Belki de eyalet seçimlerinden sonra diğer partilerin AfD olmadan bir koalisyon kurmasının çok zor olacağını göreceğiz" dedi ve ekledi:
"Bu, işleyen bir hükümetin olmadığı, kilitlenmiş bir siyasi sistem anlamına gelebilir."
Bunun yanı sıra AfD'nin politikalarının Avrupa düzeyinde daha geniş sonuçları da olabilir.
Parti geçmişte Almanya'nın Avrupa Birliği'nden çıkıp çıkmaması konusunda bir referandum yapılmasını önermişti. Bu, tüm Avrupa ekosistemini tehdit edebilecek bir hamle olarak yorumlanmıştı.
Bu yılki AB seçimlerinde Almanya'da ikinci parti olan AfD, göç ve mülteciler konusunu ana meselelerinden biri haline getirerek kampanya yürütmüştü.