Alman Dışişleri, Türkiye'de insan hakları durumunun iyileşmesinde AİHM kararlarının derhal ve eksiksiz şekilde uygulanmasının ölçü olarak alınacağını vurgulayarak Kavala ve Demirtaş dosyalarına işaret etti.
Almanya Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'yla ilgili olarak DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, özellikle medya mensuplarının, muhaliflerin ve sivil toplum temsilcilerinin de aralarında bulunduğu kişi ve gruplara yönelik davalarda, yöneltilen suçlamaların terörle mücadele yasasındakilere dayandırılmasının son yıllarda çok endişe verici boyuta ulaştığına dikkat çekti.
İnsan haklarının iyileşmesinde düşünce özgürlüğü ile hızlı ve adil yargılamanın büyük rol oynadığını vurgulayan Bakanlık, sunulan İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde öngörülen yıllık raporların yerine getirilmesi halinde, planın Türkiye'deki insan haklarının durumunda iyileşme sağlamaya katkıda bulunabileceğini vurguladı, ancak Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri bulunduğuna da dikkat çekti. Alman Dışişleri, bu noktada baz alınacak ölçütün Türkiye'nin hem Avrupa Birliği aday ülkesi hem de Avrupa Konseyi üyesi olması sebebiyle yerine getirmeyi taahhüt ettiği uluslararası standartlar olacağının altını çizdi.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği kararların "derhal ve noksansız" biçimde yerine getirilmesi gerektiğine işaret eden Bakanlık, AİHM kararlarının yerine getirilmesi üzerinden bakıldığında da özellikle Osman Kavala ile Selahattin Demirtaş'ın ivedilikle serbest bırakılması gerektiği uyarısında bulundu.
Almanya'nın halen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Dönem Başkanlığı'nı yürüttüğü, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını izleyen ve halihazırda Macaristan'ın dönem başkanlığında olan Bakanlar Komitesi'nin sorumlu komisyonunun 9-11 Mart tarihlerinde yapacağı oturumda Türkiye'nin AİHM kararlarını uygulama yükümlülüğünü yerine getirmesi için Almanya'nın özellikle çalışacağı bildirildi.
"Erdoğan, eylem planı ile isterse o zevksiz sarayının duvarlarını kaplasın"
Yeşiller partisi Federal Meclis milletvekili Cem Özdemir ise Erdoğan'ın sunduğu İnsan Hakları Eylem Planı'nın "göz boyama" olduğu görüşünde. Eylem Planı'nı DW Türkçe'ye değerlendiren Özdemir, "Erdoğan anlattığı masallarla Almanya Dışişleri Bakanı ve Federal Hükümet'teki pembe gözlüklü kesimi etkileyebilir. Ancak 26 Eylül'de yapılacak seçimlerden sonra Berlin'de kurulacak hükümet için Türkiye ile yakınlaşmada baz alınacak temel ölçü, insan hakları alanında atıldığı söylenen, somut ve kontrolü mümkün ilerlemeler olacaktır" ifadelerini kullandı.
"Erdoğan, propaganda ekibinin hazırladığı eylem planı ile isterse o zevksiz sarayının duvarlarını kaplasın. Ancak gelecekte Berlin'de kimseyi etkileyemeyeceğini bilmeli" ifadelerini kullanan Özdemir, Almanya'da sonbahardaki seçimler sonrası kurulacak yeni hükümetin ABD'deki Biden-Harris yönetimi ve Avrupalı partnerleriyle birlikte Türkiye'deki siyasi tutukluların serbest bırakılması, AİHM kararlarının tamamıyla uygulanması ve Türk hükümetinin komşu ülkelerine yönelik tehdit ve şiddete son vermesini talep etmesi gerektiğini kaydetti.
"Erdoğan'ın planı Türkiye ve uluslararası kamuoyunu yanıltma"
Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Almanya‘dan Sol Partili milletvekili Özlem Alev Demirel de DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, "Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sunduğu İnsan Hakları Eylem Planı Türkiye ve özellikle de uluslararası kamuoyunu yanıltma çabası" olarak nitelendirdi. Demirel, Erdoğan'ın iki yıl önce de benzer vaatlerde bulunduğunu, ancak AP raporlarının ortaya koyduğu gibi şimdiye kadar hiçbir ilerleme kaydedilmediğini, tersine insan hakları ve yargı bağımsızlığı alanlarında durumun kötüleştiğini vurguladı.
Türk hükümetinin planının göz boyama olduğu eleştirisini getiren Demirel, "Bir yandan İnsan Hakları Eylem Planı sunulurken, aynı saatlerde AKP-MHP ittifakı Türkiye parlamentosunun üçüncü büyük gücü olan Halkların Demokratik Partisi'ni (HDP) yasaklamayı ve önde gelen dokuz vekilinin dokunulmazlıklarını kaldıracağını söylüyor. Göz boyama değil ise bunun başka ne açıklaması olabilir ki?" dedi.
"Bakalım Erdoğan'ın sözde reformları AB'yi ve Avrupalı yaptırımcıları memnun edecek mi?" diye devam eden Demirel, sözlerini "Öyle olması halinde de AB'nin jeostratejik ve ekonomik çıkarları öne çıkmış olacak, vatandaşının demokrasi talepli baskısı değil" diye sürdürdü.
Demirel, gerçek bir değişiklik ve ilerme için Türkiye'de atılması gereken en acil beş adım olduğunu belirtti ve bunları "siyasi tutukluların serbest bırakılması, işini veya görevini kaybedenler, örneğin Barış İçin Akademisyenler göreve iade edilmesi, muhalefet partilerine veya düşünce ve basın özgürlüğüne yönelik yaptırımlar derhal durdurulması, örgütlenme ve toplanma hakkının tesis edilmesi, yargı sisteminin demokratik bir yapıya kavuşturulması ve yasaların hazırlanırken farklı düşünenlerin de sürece dahil edilmesi" şeklinde sıraladı.