Yüksek enerji fiyatları ve artan borçlanma maliyetleri tüm Avrupa ülkelerini olumsuz etkilerken bölgenin lokomotifi konumundaki Alman ekonomisi de büyüme hattına girmeyi başaramadı.

Alman Federal İstatistik Ofisi Destatis'in açıkladığı verilere göre, Almanya yılın ikinci çeyreğinde sıfır büyüme ile sabit kaldı. Avrupa'nın en büyük ekonomisi bir önceki çeyrekte yüzde 0,1 küçülmüş geçen yılın son çeyreğinde de yüzde 0,4 daralmıştı.

Hafta içerisinde de Uluslararası Para Fonu(IMF) Almanya'nın bu sene dünya genelinde küçülen tek önemli ülke olacağı tahmininde bulunmuştu.

Alman ekonomisini olumsuz etkileyen bir çok faktör olsa da en önemlisi Rus doğal gazına olan aşırı bağımlılığının Ukrayna işgalinden sonra ters tepmesine ve metal, cam, otomotiv ve gübre gibi enerji yoğun sektörlerin maliyetlerinde ciddi artışlar görülmesine yol açması oldu.

Avrupa Merkez Bankası'nın faizleri yükseltmesi de krediye dayalı inşaat gibi sektörler üzerinde baskı oluşturdu.

Öte yandan en büyük ticaret ortağı Çin'den pandemi sonrası beklenen talep artışının yaşanmaması da Almanya'nın ihracata dayalı ekonomisini olumsuz etkiledi.

Başbakan Yardımcısı ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck, ikinci çeyrekteki performansı "tatminden çok uzak" olarak tanımladı.

Ayrıca ülkenin yaşlanan nüfusu, iş dünyasında dijital teknoloji kullanımının geride kalması ve bürokratik süreçlerin uzunluğu da ülkenin önündeki uzun vadeli sorunlar olarak duruyor.

Tüm bu olumsuzluklara rağmen ekonomik durgunluk istihdam piyasasında yaşanmıyor. İşsizlik yüzde 2,9 ile Euro Bölgesi'ndeki yüzde 6,5'lik ortalamanın bir hayli altında ve şirketler kalifiye işçi bulmakta zorlandıklarını ifade ediyor.

Brzeski cuma günü açıklanan verilerin de gelecek aylar için karamsar bir tablo çizdiğini belirtti.

Brzeski "Zayıf satın alma gücü, azalan sanayi siparişleri, on yıllardır görülen en sert parasal sıkılaşma ve ABD ekonomisinde yavaşlama beklentileri ekonomik aktivitenin zayıf kalacağına işaret ediyor," sözlerini kullandı.

Alman ekonomisinin durumu 1990'lı yılların sonlarına doğru yükselen işgücü maliyetleri nedeniyle ülkenin rekabetçi gücünü kaybettiği dönemle benzerlikler gösteriyor. Başbakan Gerhard Schroeder döneminde yapılan bir dizi işgücü reformu sayesinde ekonomi tekrar yükselişe geçerek dünyanın en güçlü ihracatçılarından biri haline gelmişti.

Almanya'nın dış ticaret fazlası 2019 yılında 290 milyar dolarla dünyada ilk sırayı almıştı. Üst üste 6 yıl gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 7'sinin üzerine kalırken geçen yıl yüzde 4,2'ye gerilemişti.