Yaklaşık 3 ay önce tutuklanarak Ağrı Patnos Cezaevi’ne sürgün edilen Furkan Vakfı Kurucusu Alparslan Kuytul, son 1 aydır ağır müebbet hapis cezası verilen hükümlüler gibi tecrit edildiğini ve psikolojik işkenceye maruz bırakıldığını söyledi. Tutuklular tanınan görüntülü telefon hakkının cezaevi yönetimi tarafından kendisine kullandırılmadığını belirten Alparslan Kuytul başka cezaevi nakil istediğini ancak gerçek olmayan bir olay nedeniyle kınama cezası verilerek nakil işleminin de engellendiği kaydetti.
Ağrı Patnos Cezaevi’nde tutuklu bulunan Alparslan Kuytul ile yaptığı telefon görüşmesinin ses kaydını sosyal medyada yayınlayan eşi Semra Kuytul, ‘‘Hapis, sürgün, birçok konuda mahrumiyet! Apaçık zulüm, apaçık işkence. Alparslan Hocam aradı. Sesi hiç iyi gelmiyordu. Ona bu zulmü yapanları Allah kahretsin.’’ dedi.
SEMRA KUYTUL: MEYVE VE SEBZE VERİLMİYOR
Alparslan Kuytul’un başka cezaevine nakil talebinin reddedildiğini ve başka cezaevinden de yanına sevk isteyen tutukluların sevkinin reddedildiğine dikkat çeken Semra Kuytul, ‘‘Tek başına ve ailesinden 1000 km uzakta olan bu insana herkese verilen görüntülü arama hakkı verilmiyor. Yanına sevk isteyen tutuklu arkadaşlarımız Ankara’dan reddediliyor. Meyve yok, sebze yok, mahrumiyet bölgesi gibi istekleri verilmiyor.’’ ifadelerini kullandı.
ALPARSAN KUYTUL TELEFON GÖRÜŞMESİNDE UĞRADIĞI ZULMÜ ANLATTI
Ses kaydında cezaevindeki uğradığı zulmü anlatan Alparslan Kuytul, ağır müebbet verilen hükümlüler gibi tecrit edildiğini ve başka cezaevine nakil talebinin uydurma bir kınama cezasıyla reddedildiğini belirtti.
‘‘SADECE TUTUKLU OLDUĞUM HALDE AĞIR MÜEBBET VERİLMİŞ HÜKÜMLÜ GİBİ MUAMELE EDİLİYOR’’
Cezaevi kantininden istediği şeylerin getirilmemesi sonucu zayıf düştüğünü ve çeşitli hastalıkların baş gösterdiğini anlatan Alparslan Kuytul şöyle konuştu: ‘‘Beni ailemden 1000 kilometre uzağa hem sürgün olarak gönderdiler hem de tek başına bir koğuşa koydular. Şimdiye kadar idare ettim ama son 1 aydır iştahsızlık nedeniyle kilo kaybettim. Sürekli tansiyonum düşüyor. Ağız kuruluğu nedeniyle rahat konuşamıyorum. Cezaevi yönetimine hem sözlü hem de yazılı olarak başvurup durumumu anlattım ama hiç cevap verilmedi.
TEK BAŞIMA BİR KOĞUŞTA BIRAKILMAM PSİKOLOJİK İŞKENCE VE İNSAN HAKKI İHLALİDİR
Ailemden 1000 kilometre uzağa sürgün edilmem aileme zulüm ve insan hakları ihlalidir. Sadece tutuklu olduğum halde ağır müebbet hapis cezasına çarptırılan hükümlü gibi tek başıma bir koğuşta bırakılmam psikolojik işkence ve insan hakkı ihlalidir. Haftada 1 saat olan görüntülü telefon hakkının bana verilmemesi ve ağır müebbet hükümlüler gibi 15 günde bir 10 dakikalık telefon hakkı verilmesi hakkımın gasp edilmesi ve insan hakları ihlalidir. Ben bunların düzeltilmesi için başka bir cezaevine sevkimi talep etmiştim ama yapmadığım gerçek olmayan bir durumu bahane ederek kınama cezası vererek başka cezaevine sevkimi engellediler. Tecrit edilerek ağır müebbet hükümlü gibi muamele edilmesinin bitirilmesi ve haftalık bir saatlik görüntülü telefon hakkımın verilmesi gerekiyor. Çocuklarımın benimle, benim de onlarla konuşmaya ihtiyacım var. Bunlar kimsenin umurunda olmuyor ama bu bir zulümdür, haksızlıktır. Kantinden istediğim şeyler verilmiyor şu yok bu yok diyerek sürekli oyalıyorlar bunun için vitaminsizlik başladı. Bir acı olay içerisindeyiz, Allah yolunda çekilen acı ise bir taraftan acı verse de bir taraftan da lezzet verir. Çok şükür bir taraftan acı çekiyoruz bir taraftan da lezzet alıyoruz. Allah’a güvenen hak yolunda olan kimseden korkmaz, davası hak olan kavgadan kaçmaz. Davamız haktır kimseden de korkumuz yoktur. Allah’ın izniyle bu zulüm elbet bir gün bitecektir. İman karanlık dönemlerde yenilmez bir insan meydana getirir.’’